‘PARİS’İN AHLAKSIZLIĞI’
‘Paris’in ahlâksızlığı’ sözü bana ait değil, Orta-Doğu uzamanı eski büyükelçi Michel Raimbaud’a ait.
Bu ‘ahlâksızlık’ın kökeninde ise, Fransa’nın kendi değerlerinden uzaklaşması değil, ama yöneticilerinin ABD’nin ‘dümen suyu’na girmeleri yatıyor.
Türkiye’deki kimi çokbilmişler hemen ‘emperyalizm’ diyeceklerdir.
Ancak, Michel Raimbaud, “François Mitterand’ın, ABD’nin Fransa’ya karşı sürekli bir savaş yönettiğini ama Fransızların bunu bilmediklerini” de ekliyor.
“İnsafsız bir savaş”..
“Her an ve her alanda”...
Peki ABD’nin Fransa’ya karşı yürüttüğü “insafsız”, “her an ve her alan”daki bu “ahlâksız” savaşını Fransızlar niye bilmiyorlar?
“Medya” yüzünden.
Öyle ki, “sağcı ya da solcu ‘intellektüel’ler de bu ‘medya’nın kuyruğuna takılmışlar.”
“Böylesi bir birliktelik tarihin hiçbir döneminde olmamıştı” diye devam ediyor büyükelçi Raimbaud.
Sayın büyükelçi Fransa’dan değil de sanki Türkiye’den sözediyormuş gibi geldi bana.
Nitekim o da, bu durumun salt Fransa’ya özgü olmadığını, başta ABD olmak üzere, İngiltere ve İsrail dahil tüm Batı ülkelerinde, “néoconservatisme”in Devlet’lerin temeline girdiğini ve orada “şube”lerinin olduğunu söylüyor.
İster istemez, ben de Türkiye’de bu ‘şube’nin nerede olduğunu ve ‘baş’ını kimin çektiğini merak ediyorum.
Bir ‘öngörüde’ bulunacak değilim, çünkü zaten biliyorum.
Ama anlatamıyorum.
Yine de bir ‘ölçüt’ verebilirim.
Doğuda, Batı’da, güney ve kuzeyde olsun, yani dünyanın herhangi bir bölgesinde, hangi ‘Devlet’, “Suriye Devlet Başkanı Esad kimyasal silah kullanmıştır” diyorsa, işte o Devlet yöneticileri bu ‘şube’nin ‘eleman’ıdırlar.
Hangi ‘gazeteci’, televizyona çıkan ya da çıkmayan, hangi ‘uzman’, ‘profesör’, ‘alim’, ‘asker’, ‘memur’, ‘diplomat” veya ‘politikacı’ varsa, o, bu ‘şube’nin resmî ya da gönüllü ‘eleman’ıdır.
Peki bu ‘yalan ve dolan’ nereye kadar sürecek diyorsanız, Üçüncü Dünya Savaşı bitene kadar diyelim.
Bu ‘savaş’ta saflar nasıl belirlenecek peki?
Bugünkü haliyle, yine Raimbaud’a göre, bir yanda ABD ve ‘yandaş’ları var: İngiltere, Fransa, Almanya,Türkiye, İsrail, Suudî Arabistan ve Katar”.
Varsayalım ki, Almanya bugünkü saldırıya ‘çekimser’ kalmış olsun.
Ve Türkiye, açıktan ‘ses çıkarmamış’ olsun.
Yani, “Allah ABD’li askerlerin yardımcısı olsun” dememiş olsun...
Ve yine, olur mu canım, Türkiye, Rusya ve İran’la Astana’da-mastana da ‘zirve’lere katılmıyor mu denilecek olsun.
‘Tilkinin dönüp dolanacağı yer kürkçü dükkânıdır’ diyelim.
Şu hafta sonu yazısını bir anekdotla bitireyim o zaman.
Yaklaşık bir yıldır, bir tilki yirmiden fazla civciv ve tavuğumu yedi.
Öyle ki, Anadolu asıllı çoban köpeğime rağmen..
Fransa’da yasak olmasına karşın, bir-iki hafta öncesinde tek atışta indirdim haini.
Derisini de bir arkadaşım yüzerek götürdü.
Eh başka çare kalmamıştı.
Çünkü doğacak yeni civcivlerim var.
Yeni nesli ‘insafsız’ tilkiye bırakacak değildim.
İsterse tüm hayvanseverler karşı çıksın.
Ben doğacak onlarca civcivimi daha çok severim, anladınız mı ‘sayın hayvansever’ler...
Habip Hamza Erdem