PARLAMENTARİZMİN P’Sİ

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

PARLAMENTARİZMİN P’Sİ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cmt Nis 01, 2017 16:21

PARLAMENTARİZMİN P’Sİ
Önce bir anekdot anlatayım :
Bir arkadaşımın televizyon kumandasını onarıma götürdüğünü gördüm.
-Hayrola bozulmuş mu?
-Hayır gençlerden biri kırmış?
- ?
- Çocuk televizyon izlemek istemiş; bir kanalda Dr Recep konuşuyormuş, kanalı değiştirmek istemiş yine Dr Recep, üçüncü kanalda yine o, dört beş altı derken, hep aynı; bu olsa olsa demiş kendi kendine, telekomand bozuk da ondandır, kanal değiştirmiyor, tutup yere çalmış sonuçta telekomandı.
**
Dün 31 Mart idi, 31 Mart bir şey anımsatıyor mu halkımıza acaba?
Her ne kadar 31 Mart 1325, Miladî takvimde 13 Nisan’a karşılık geliyorsa da, o ‘Gerici Ayaklanma’ (1909), tarihte ‘31 Mart Vak’ası’ olarak anılır.
Günümüz ‘Boynukalın’larının dedelerinin yaptığı.
Hep söylerim ama bir türlü adını öğrenemedim: ‘Ergenekon Davaları’ndan bir subay, “Bu dava, diyordu, Sakarya’da düşmanı meydanda koyup evlerine kaçanlar ile, Sakarya’da şehit olanların torunlarının davasıdır”.
O komutanın adını öğrenip, kendisiyle tanışmak isterdim.
Gerçekten de, bu ‘uygarlık davası’, kuşaktan kuşağa, çocuktan toruna, torundan toruna sürüp gidiyor.
Uluorta ‘Tarih, tarihten ders çıkarmak, tarih bilinci’ gibi sözler edilmekte, ama bir türlü bu ‘tarih bilinci’ nasıl bir şeydir diye üzerinde durulmamakta.
31 Mart Karşı-Devrimi
1908 Genç-Türk Devrimi henüz dokuzuncu ayını doldurmamıştır ki, Batı basınında bolca kanıtı bulunduğu üzere, bizzat II. Abdulhamit’in el-altından desteklediği bir ‘Karşı-Devrim’ başlatılmıştı.
Karşı-Devrim, Dr Recep’in yeniden yapılacağını söylerek ateşlediği ‘Gezi Olayları’nın nedenlerinden olan ‘Taşkışla’da başladı.
‘Dindar ve kindar tarih bilinci’ denilecek olursa, işte budur..
‘Adana Olayları’ mı dersiniz ‘Van Olayları’ mı, tümü o iki haftalık ‘Karşı-Devrim’ döneminde oldu.
‘Ermeni Olayları’ mı dersiniz, ‘Rus Olayları’ mı yine o iki hafta içinde..
Abdülhamit’in ‘Hal’ledilmesi mi dersininiz Said-i Nursi mi yine o günlere bakmak gerekir.
İskilipli Atıf mı dersiniz, ‘Nörşinli Abdullah’ mı, dönüp o günlere bakmak gerekiyor.
Ancak yine İttihat ve Terakki mi dersiniz, ‘Devrim’ mi, dönüp yine o günlere bakmak gerekiyor.
‘Hareket Ordusu’ mu dersiniz, Kolağası Mustafa Kemal mi?
Mahmut Şevket Paşa mı dersiniz, “Yüzyıllarca şühedanın kanı pahasına kazanılan muşrutiyetimizi mahvedüp, yerine istibdadı ikame etmek üzere, İstanbul’da, o köhne Bizans’ın burcunda ikamet eden baykuş” mu dersiniz, dönüp tarihimize bakmak gerekiyor (1).
Fransa’da La Lanterne gazetesi, o ‘gerici ayaklanma’da, o ‘Karşı-Devrim’ günlerde Genç-Türkleri katleden ‘cesur (!) boynukalınların’, “parlamentarizm zehrini keşfettiklerini” söyleyerek dalga geçiyordu (2).
Tarih aynı tarih, İstanbul aynı İstanbul bir bakıma..
Dolmabahçe aynı Çırağan aynı.
Sepet-Saray, o sarayların duvarlarına tünemiş ‘Baykuş’lar aynı sanki.
‘Parlamento düşmanlığı’ hiç değişmemiş.
Sakın Ürkütmeyelim
Şurada halkoylamsına iki hafta mı ne kaldı?
31 Mart Karşı Devrimi kesinlikle anlatılmayacaktır.
Şu halkoylaması sırasında ‘Baykuş’ları ürkütmeyelim denilecektir.
‘Evet’ diyen de bizden ‘Hayır’ diyen de..
Hayırcılar öyle diyorlar ama ‘Evetçiler’ hayırcılara terörist demeye devam ediyorlar.
‘Kötü söz sahibinindir’ denilip geçilsin mi acaba?
Suyu bulandırmak istemem ama, Robespierre, ilk ‘Büyük terörist’lerimizdendir diyeceğim.
Cumhuriyet ve Parlamento’ya, yani ‘Meclis’e ‘en kutsal değeri’ yükleyen de o..
Mustafa Kemal’e de ‘Saray’ hep ‘Terörist’ dedi.
Önce Resneli Niyazi o sarayların duvarlarına tünemiş baykuşları ürkütüp, ‘Parlamento’nun açılmasına önderlik etti.
31 Mart Karşı-Devrimi’nin bastırılması üzerine de, 22 Nisan’da Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan üyeleri Ayastefanos’taki Yat Kulübü’nde toplanarak “Millî Meclis” adı altında birleştiler.
Fransız basını da Meclis’ten ‘Chambre’ yerine artık ‘Assemblé National’ diye sözediyordu (3).
Kuşkusuz 23 Nisan 1920’de açılan ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’, ne o ‘Millî Meclis’in devamı idi ve ne de 1789 Fransız Devrimi’nin yapıldığı ‘Assemblé National’a benziyordu.
Dünya ‘Parlamento tarihi’nde bir ‘İlk’ idi.
‘Devrim’in karargâhı oldu.
İstanbul’daki ‘Millî Meclis’in de karşısında idi Sarayların da karşısında.
Sarayların surlarına tünemiş baykuşları ürkütmemeyi de geçirmedi aklından.
Türkiye’de bir ‘İstanbul Hükûmeti’ bir de ‘Ankara Hükûmeti’ yoktur dedi.
Türkiye’de, bir tek Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır ve Saray’lara karşıdır.
Eğer bir gün Türkiye Büyük Millet Meclis’i, herhangi bir ‘Saray’ın tasalluduna girecek olursa, size hakkımı helâl etmem demiş de olabilir.
Kesinlikle öyle demiştir.
Benim bildiğim ‘Terörist Mustafa Kemal’ kesinlikle öyle demiştir.
Eğer taröristlik ‘Saray’ın bana yüklemek istediği bir ‘suçlama’ ise, öpüp başıma koyarım ben de.
‘Saray’lara yağdanlık olmaktansa onların korkulu rüyası olmayı yeğlerim.
Saray’ın çatısına tünemiş ‘Baykuş’, gagasıyla fare tutmayı sürdürüp dursun.
O gagadan bir tek ‘temiz söz’ çıkacağını bekleyenlere de acımıyor değilim.
Bu ülkeye zerre kadar yararı olacağını sananlara da..
Mahmut Şevket Paşa’nın da ruhu şad olsun diyorum.
“Yüzyıllarca şühedanın kanı pahasına kazanılan muşrutiyetimizi mahvedüp, yerine istibdadı ikame etmek” isteyen ‘baykuş’un gagasını kapatan o oldu.
Habip Hamza Erdem
(1) https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q ... A-3TPHj5AQ
(2) Fransa’da yașayan bir Türk’ün așağıdaki sözlerini yazan La Lanterne gazetesi :« Ces braves gens, dit-il — (il s'agit des soldats qui viennent de massacrer une centaine de Jeunes-Turcs) —..ont su promptement déceler les poisons du parlementarisme !» La Lanterne, 18 Nisan 1909
(3) 17 Aralık 1908’den itibaren çalıșmalarına bașlayan Meclis-i Mebusan ile Meclis-i Ayan, varlıklarını korumalarına karșın, ‘birlikte’ karar alma sürecine gireceklerdir. O anlamda da ‘Millî Meclis’ çatısı altında, Ayan Meclisinde iki eski Sadrazam üye ile otuz yeni üyenin katılımıyla oluşan ve bir anlamda ‘Senato’ görevi yapan bir grup olacaktır. ’Senatör’ sayısı 1909’da 44, 1910'da 48, 1911’de 58, 1914’te 48 olarak kalmıştır. Habip Hamza Erdem, Fransız Basınında Genç-Türk Devrimi, Kaynak yayınları, Istanbul, 2016
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x