Patriği, Silivri’ye kapatabilir misiniz?Başbakan Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile birlikte ilk olimpiyatların yapıldığı “Kalimarmaro’da sembolik Tarihi Olimpiyat Ateşkes anlaşması” imzaladı. Papandreu, “2020 senesinde Türkiye’nin olimpiyat oyunlarına adaylığı söz konusu. Türkiye’nin yanında olacağız” derken Erdoğan da “Bu konuda değerli dostumun Türkiye’yi destekleme kararı ayrıca bizleri mutlu etmiştir. Tabii olimpiyat barıştır. Olimpiyat diyalogdur, uzlaşmadır. Aslında olimpiyat bir ateşkestir” dedi.
Bu arada verilen bilgilerde, antik Yunan döneminde, olimpiyatların yapıldığı zamanlarda “hiçbir savaş ve çatışma olmasın” diye ülkeler arasında ateşkes anlaşması imzalandığı, buna da “olimpiyat ateşkes anlaşması” denildiği iddia edildi.
Dilekler iyidir hoştur da olimpiyatların ateşkes anlaşması olduğu iddiası bana biraz garip geldi. Olimpiyatlardaki sporlara bakınız: Cirit atmak, disk atmak, gülle atmak!
İlk olimpiyatlardaki bütün sporcular aslında iyi birer savaşçıydı!
Olimpiyatlar bugün aynı mantıkla yapılıyor olsaydı; uçaktan sığınak vurmak, Müslümanların camilerini bombalamak, halkın kalabalık olduğu yerlere bomba atmak gibi yarışmalar düzenlenmesi gerekirdi. Sonradan ilave edilen maraton da savaşın zaferle bittiğini 42 kilometre 192 metre koşarak Atina’ya bildiren askerin anısına yapılmaktadır!
Belki bir ateşkes var ama Yunan tarafının kesin zaferi, diğer tarafın mahvedilmesi üzerine kuruludur!
Bu bakımdan Patrikhane’nin Sen Sinod Meclisi üyelerinin Türk vatandaşı olması kuralını delmek için yabancı papazları Türk vatandaşı yapmak,
Patrikhane’nin ekümenik olduğunu kabul etmek, Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmak, Başbakan talimatı ile azınlıklara pozitif ayırımcılık yapmak Yunan tarafının zaferi olur!
Üstelik bütün bunları tasarlayan da Yunanistan değil ABD’dir! Tıpkı, Ermeni açılımını, Kürt açılımını ve Kıbrıs açılımını ABD’nin tasarlaması gibi!Oysa Yargıtay, 27 haziran 2007 tarihinde, “Patrikhane, tamamen Türk hukukuna tabidir. Ayrıcalık tanımak, Anayasa’nın 10 maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturacağından kabul edilemez. Patrikhane’nin ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır” kararına varmıştı. Tayyip Erdoğan, yargının bu kararını nasıl değiştirecek?
Erdoğan, Atatürk’ün “fesat ve hıyanet ocağı” olarak nitelendirdiği Patrikhanenin ekümenik olarak tanınması konusunda, “Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama bazılarını rahatsız edebilir” diyor.Ecdat, Patriklerden birini Patrikhane’nin kapısında astı, buna ne diyecek Tayyip Bey!
Ecdat astı diye kendisi de mi asması gerekiyor!
Ecdadın her yaptığı doğru olsaydı, Türkler Çin Seddi’nden Viyana kapılarına kadar uzanan coğrafyanın sadece merkezinde bağımsız bir devlet olarak yaşamaya çalışmazdı!
Ayrıca ecdat, dünyadaki Ortodoksları, Fener Rum Patrikhanesi üzerinden kontrol etmeye çalışıyordu. Rakibi de Ortodoks Rusya idi. Atatürk ise işgal sırasında ihaneti örgütleyen Patrikhahe’ye karşı Papa Eftim’e Türk Ortodoks Patrikhanesi’ni kurdurmuştu. Şimdi o Patrikhanenin bugünkü sözcüsü Sevgi Erenerol, Fener Patrikhanesi’nin siyasi çabalarına karşı Türkiye’yi savunmak için giriştiği mücadelenin sonunda kendisini Silivri hapishanesinde buldu!
Fener Rum Patriğini de tutuklayıp Silivri’ye kapatabilir misiniz?
YENİÇAĞ
16 Mayıs 2010 Arslan BULUT