Peki, Ya AKP Mossad Adına Casusluk Yapıyorsa, O Zaman Ne Olacak... / Erdal SARIZEYBEK

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Peki, Ya AKP Mossad Adına Casusluk Yapıyorsa, O Zaman Ne Olacak... / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Halaskar » Cmt Ara 24, 2011 10:53

Peki, Ya AKP Mossad Adına Casusluk Yapıyorsa, O Zaman Ne Olacak...

Günümüzde casusluk artık eskisi gibi değil, 1. Dünya Savaşı’nın casusluk sembolü Mata Hari’ler yok artık, onların yerini, bilgi bankaları yoluyla özel ve kurumsal verilere erişme ve bu veri analizlerinden istihbarat oluşturma faaliyetleri aldı.

Kişiler hakkında veri toplama faaliyetlerinin adı Biyografik İstihbarat, özel ya da resmi kurum ve kuruluşlar hakkında veri toplama işlerinin adı da Sanayi Casusluğu, Ekonomik Casusluk, Politik Casusluk gibi adlarla şekillendi. Ve bu casusluk faaliyetleri, casusluğu yapan ülkelere günümüzde siyasi ve ekonomik güç kazandırmaya başladı. Dolayısıyla karşı casusluk faaliyetlerinde, devlet ve devlet kontrolündeki kontrolündeki kişisel ve kurumsal verilerin korunması o denli büyük önem kazandı.

Nedir bu bilgi toplama faaliyetleri ve hangi alanlarda ortaya çıkıyor?

Bilgisayar çağımızda veri toplama ve depolama kolaylığı ve eriştiği alanlar dikkate alındığında; banka kayıtları, akaryakıt istasyon kayıtları ile karayollarındaki radar gözetleyicileri… Telefon ve bilgisayar üzerinden yapılan iletişim, hastane, okul, nüfus, tapu, araç tescil, sigorta, borsa, şirket mali kayıtları, sivil toplum örgütlerinin kayıtları, siyasi partiler… Kısacası bir insanın aile, toplumsal, siyasi ve ticari yaşamını şekillendiren her faaliyet, casusluk için bir veridir, istihbarat için ulaşılması gereken bir hedeftir.

Olayın önemini anlatabilmek için günlük yaşantımıza bir bakınız; bir kimliğimiz var, numarası var, kayıtlı… Araç var, araca aldığımız benzin, aracın sigortası, aracın trafik tescili, aracın karayolundaki seyri, kayıtlı… Evimiz var, tapu kayıtlı, vergi kayıtlı, kredi aldıysak, kayıtlı…

Banka hesabımız ve para hareketlerimiz… Telefon faturamız, görüşme trafiğimiz, hatta konuşmalarımız, kayıtlı… Bilgisayarımız var, IP numaramız, aldığımız ve gönderdiğimiz mailler, internette dolaştığımız siteler, araştırdığımız konular, kayıtlı… Bir bireyin günümüz dünyasında nerdeyse kayıtlı olmayan bir faaliyeti kalmadı artık... Olsun, kayıtlı olsun da bunun güvenliğini kim sağlayacak, hem özel hayatın gizliliği açısından hem de devletin güvenliği açısından?

İşte asıl konumuz da bu noktada başlamaktadır, işin can alıcı noktası da budur...

Kişisel ve kurumsal bilgi bankalarına erişmenin ilk yolu yargıdır; elinizde yargı kararı varsa, mahkeme ve Cumhuriyet Savcılıkları, bu bilgileri depolayanlar bu bilgileri size vermek zorundadır.

İkinci yolu ise devlettir yani hükümet yani hükümete bağlı bakanlıklar… Bakan iseniz eğer, hele ki AKP’nin bir bakanı iseniz, devlet arşivlerinde kayıtlı tüm verilere ulaşabilirsiniz. Özel ve kamu sektöründe ise, görev ve yetkiniz gereği ulaştığınız bilgileri, ajan iseniz eğer, adına çalıştığınız ülkenin istihbarat servislerine ulaştırabilirsiniz ki buna casusluk denir… Tüm bu alanlarda güvenliği sağlaması gereken tek güç devlettir yani devleti yöneten Hükümet, alacağı kararlar, çıkaracağı yasalar…

Yasa dışı yollarla kişisel verilere ulaşmanın daima bir riski vardır, gün gelir ortaya çıkar… Hele ki bir siyasi parti hükümet yetkisini kullanarak bunu yapıyorsa eğer, çok risklidir; ortaya çıkarsa eğer, bu siyasi partinin sonu dahi olabilir, dolayısıyla herkes bu riske giremez. Bu casusluk işinde en güvenli yol yol yargı yoludur, bu yolla elde edilen veriler için kimse size bir şey diyemez, soramaz, çünkü yetkiniz vardır… Sizin casusluk amacınıza alet olan yargı mensupları da en fazla “görevi ihmal “ suçundan yargılanır ve pek az ceza ile kurtulur… Yargı içindeki bir karşı istihbarat ajanı iseniz eğer, zaten pek de önemli değildir bu, ajanlık yaptığınız ülke bu durumu fazlasıyla telafi eder…

Yargı yoluyla casusluk nedir? Şimdi düşüncelerimizi anlatalım…

Diyelim ki AKP hükümeti, İsrail ile gizli bir anlaşma yaptı ve bu anlaşma gereği Türkiye’deki Atatürkçü Düşünce Sistemi’ne sahip insanların, yani gelecekte ülke yönetimine geçmesi olası Atatürkçü aydınların Biyografik İstihbaratı’nı yaparak elde edilen bilgileri MOSSAD’a vermeyi taahhüt etti, Kurtuluş savaşımızda örnekleri çoktur, ne olacak? Yani AKP, Hükümet yetkilerini kullanarak İsrail adına casusluk yapmaya başlarsa…

Diyelim ki bu AKP hükümeti, İsrail adına casusluk yapmanın gereği olarak, önce devlete ait, devletin tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait bilgileri, tarihsel arşiv bilgileri ve belgeleri, maden rezervleri, su rezervleri, tarım ve hayvancılık verileri gibi, tüm verileri İsrail Gizli Servisi MOSSAD’a vermeye başladı, ne olacak? Yani, AKP, devletin sırlarını MOSSAD gizli servisi kanalıyla İsrail’e vermeye başlarsa…

Diyelim ki bu AKP Siyaseti, Atatürkçü Düşünce Sistemi’ni benimsemiş aydınlarımızın, bürokratlarımızın, yetişmiş genç beyinlerimizin, gelecekte ülke yönetimine gelmesi olası bağımsızlık ve özgürlük yanlısı, dolayısıyla ABD-AB-İsrail yandaşı olmayan insanlarımızın tüm özel yaşamına ait tüm bilgileri topladı… Ve İsrail’e, dolayısıyla ABD’nin CIA gizli servisine, hatta İngiliz MI5 örgütüne vermeye başladı, bu durumda ne olacak? Yani AKP, özel insanlarımıza ait özel bilgileri, aile, banka, şirket gibi, ABD- CIA’ya vermeye başlarsa…

Diyelim ki dokuz yıldır ülkemizi ve devletimizi yöneten bu Erdoğan Siyaseti, bu toprağın alın teriyle kazanmış ve kazandıklarını da bu toprağın özgürlüğü ve bağımsızlığı yolunda harcamaya karar vermiş Atatürkçü iş adamlarımıza, sanayicilerimize, yatırımcılarımıza… Atatürk ilke ve devrimleri ışığında yürüyen ve çalışan belediyelerimize ve buralarda özveriyle çalışan insanlarımıza ait tüm bilgileri İngiliz MI5 gizli örgütüne vermeye başladı, bu durumda bizim ülkemizde ne olacak? Yani bu AKP, gelecekte olası işgalcilere karşı direniş göstermesi beklenen tüm iş adamları, sermaye ve belediyelere karşı istihbarat toplayıp bu bilgileri yabancı istihbarat örgütlerine verirse…

Diyelim ki bu AKP, İsrail MOSSAD, ABD- CIA ve İngiltere MI5 gizli servis örgütlerinden aldığı teknik yardımla, hatta gizli örgütlerin önceden sızdırdığı köstebeklerin de yardımıyla, vazifesi Türk Yurdu ve Cumhuriyeti’ni korumak olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı casusluk faaliyetlerine girişti… Bu faaliyetler sonucu elde ettiği gizli bilgileri, yardım aldığı istihbarat örgütlerine sızdırdı, Kozmik Oda gibi, bu durumda ne olacak? Yani hükümet olan bu AKP, hükümet olmanın verdiği güç ve otoriteyi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı casusluk olarak kullanmaya başlarsa…

Yine diyelim ki kendi hükümetimiz olan AKP, MOSSAD’la yaptığı olası gizli anlaşmaya uygun olarak, bin yıl önce savaşıp yendiğimiz Bizanslılarla da ittifak kurup “Bizans’ın Çocukları’nı”… Yüz yıl önce İzmir’de savaştığımız, Ege’de, Gazze’de, Doğu Anadolu’da savaştığımız Rum, Ermeni ve Yahudi çocuklarını seçip seçip Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en kritik noktalarında görevlendirmeye başladı… Hatta bunlardan bakan, milletvekili yapmaya başladı… Hatta bunlardan MİT Başkanı, Ordu Başkanı, TOBB Başkanı, Baro Başkanı yapmaya başladı…

Bir adım daha ileri gidip “Ne Mutlu Türk’üm” diyenlerin çocuklarını ise devlet kademelerinden uzaklaştırmaya, sürgüne göndermeye başladı, ne olacak? Yani bu AKP, Türk Devleti’ni Rum Devleti ya da Yahudi Devleti ya da Rum Devleti yapmaya başlarsa…

Ve yine bu AKP, bu Erdoğan siyaseti, tüm bu olası yaptıkları suç olan bu faaliyetlerini, tüm yaptıkları “anayasal suç” olan ve “vatana ihanet” suçu olan bu faaliyetlerini, tüm bu yaptıkları “casusluk” olan bu faaliyetlerini gizlemek amacıyla, Türk yargısı içine önceden MOSSAD tarafından yetiştirilmiş köstebeklerini sızdırırsa…

Ve yine adı AKP olan bu siyaset, Türk yargısı içine CIA tarafından yetiştirilmiş ajanlarını savcı, hâkim görüntüsü altında sızdırıp da, bu sızdırdığı bu ajanlar vasıtasıyla, “ihbar” deyip, “gizli tanık” deyip, “önceden düzülmüş belge” deyip cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir soruşturma başlatırsa…

Ve yine bu siyaset, bu soruşturma eliyle, yargı yetkisi kullanıp, başta saydığımız Atatürkçü aydın, iş adamı, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin tüm bilgi bankalarına ulaşırsa, buralardaki tüm özel bilgileri bu yabancı servislere verirse…

Ve nihayetinde bu AKP Hükümeti ya da Erdoğan Siyaseti, yine yabancı gizli servislerden ve ülkelerden aldığı güçle ve bu güçle topladığı kişisel, ailevi, şirketsel, tüm ama tüm verileri bir yandan “dalga dalga operasyon” ve “seri seri baskın” diyerek yargısal bir operasyona dönüştürürse… Öte yandan yabancı örgütler eliyle bu bilgileri tehdit, baskı, şantaj amaçlı kullanırsa…

Ve final olarak, hem devlet hem de özel alanda, yabancı istihbarat örgütleriyle koordineli olarak topladığı bilgileri, soykırım gibi, toprak talebi gibi, tazminat gibi, özerlik gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığı ve bekası için tehdit olan unsurlarla birlikte Türkiye’ye karşı kullanırsa…

Ve halkımız da bu tehdit ve tehlikelerin farkına varmaz ise ne olacak?

Açık açık soruyorum size, bizim ülkemizde ne olacak?

Şimdi diyeceksiniz ki AKP Hükümeti yani bizim hükümetimiz “ABD-AB-İsrail’in gizli servis örgütleriyle yaptığı böyle bir anlaşma” yaptı mı? Belgesi var mı?

Soracaksınız şimdi bize, “hayırdır, nereden çıktı şimdi bu”, ya da “bizim ülkemizde böyle şeyler var mı” diye…

Biz gördüğümüzü ve düşündüğümüzü yazdık, karar sizin…

Biz kararımızı baştan verdik, işbirlikçi ajanlara karşı mücadele edeceğiz, gücümüzün yettiğince, elimizden geldiğince, son nefesimize kadar…

Peki ya siz; adalet, siyaset, ordu, sivil toplum güçleri ve “Ne Mutlu Türk’üm” diyenler, ya siz?

Şeyh Edebalı Osman Gazi’ye vasiyetinde diyor ki:

“İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölür...”

Şeyh Edebalı Osman Gazi’ye vasiyetinde şöyle diyor:

“Ey Oğul! Haklı olduğunda mücadeleden korkma!

Erdal Sarızeybek

NOT:

Bu özdeyişin sahibi Şeyh Edebalı’dır, Osman Gazi’nin kayınbabasıdır. Osman Gazi ise Ertuğrul Gazi’nin oğludur. Babası oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan Süleyman Şah’tır. Türbesi Suriye sınırlarındaki Caber Kalesi’ndedir. Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi’ye vasiyeti de şudur:

Bak oğul!

Sözümüz Edebalı için değil, Senceğiz içindir. Bu dediklerimi vasiyetim say...

Ertuğrul Gazi


Erdal SARIZEYBEK, 22 Aralık 2011
erdalsarizeybek@gmail.com
Kullanıcı küçük betizi
Halaskar
Üye
Üye
 
İletiler: 51
Kayıt: Çrş Ara 14, 2011 14:29

Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x