Pentagon'un 4 taktiği
ABD, Esad’ı devirme olasılığının ortadan kalktığını çoktan gördü ve kabullendi. Hesabını, Esad’sız Suriye’ye göre değil, Esad’lı Suriye’ye göre yapıyor.
Hesabı da özetle şu: Rusya’yı “federal Suriye”ye razı/mecbur ederek Fırat’ın doğusunda “özerk PYD devletçiği” oluşturmak.
ABD bunun için şu taktikleri uyguluyor:
ABD’nin ‘Kuzey Suriye’ planı
1. Pentagon PYD’nin askeri birimi YPG’yi silahlandırıyor, donatıyor, eğitiyor ve toplamda 80 bin kişilik “düzenli bir ordu” oluşturmaya çalışıyor.
2. Pentagon, Fırat’ın doğusunda çok sayıda üs kurarak, bölgeyi “dış güçlere” karşı korumaya çalışıyor.
3. ABD, Suriye ordusunu Fırat’ın doğusuna girmekten uzak tutacak siyasi ve askeri hamleler yapıyor. Washington, bu amaçla Ankara-Şam karşıtlığından (özellikle İdlib’de ve teröristlere destek düzleminde) azami yararlanmaya çalışıyor.
4. ABD, Türkiye’ye 180 km. uzunluğunda ve 15 km. (pazarlığa göre ileride 30 km.) derinliğinde tampon bölge havucu vererek, Türkiye’yi tamponun altındaki “PYD için güvenli bölge”yi kabule zorluyor.
Tehdit ne, kaynağı kim?
Türkiye açısından Suriye’de istenmeyen durum ne? Suriye’nin bölünmesi ve Fırat’ın doğusunda ABD’nin nüfuzu altında bir Kürt bölgesi kurulması…
Peki, bu tehdidin önündeki engeller ne? Türkiye ya ABD’ye rağmen (ve Suriye’nin de onayıyla) bölgeye girer ve PYD otoritesini ortadan kaldırarak bölgeyi Şam yönetimine teslim eder ya da Suriye ordusunun bu bölgeye yapacağı askeri operasyona fiili destek vererek ABD ve PYD otoritesini ortadan kaldırmasına yardım eder…
Ancak Türkiye bunu yapmıyor. Tersine AKP hükümeti Esad karşıtlığını sürdürüyor ve ABD’yle işbirliği yaparak “müttefikini” Fırat’ın doğusunda bir PYD devletçiği kurmaktan vazgeçireceğini sanıyor.
Oysa Türkiye işbirliği yapsa da, ABD Fırat’ın doğusunda bir özerk yapı kurmaktan vazgeçmez. Zira bu, ana hedefinin bir parçası.
Nedir o ana hedef? Basra’dan Doğu Akdeniz’e uzanan bir Amerikan Koridoru kurmak. Irak’ın kuzeyinde inşa ettiği ilk parçaya, Suriye’nin kuzeydoğusunda (Fırat’ın doğusunda) bir parça eklemek ve zamanla bunu Fırat’ın batısına taşıyarak Doğu Akdeniz’e ulaştırmak…
Güvenli bölgenin anlamı
Peki, Ankara bunu görmüyor mu? Ya da Ankara’da birileri ABD’nin bu planından yararlanarak Suriye’nin kuzeyinde toprak kazanımı mı elde edebilmeyi hesaplıyor?
Bakınız, ABD oyununu kapalı değil, gayet açık oynuyor ve her şeyi tüm çıplaklığıyla dile getiriyor. Yani Ankara’nın gözden kaçırabileceği bir gizlilik yok.
Şu iki açıklama bile her şeyi anlamak için yeterli:
1. ABD IŞİD ile Mücadele Görev Gücü Direktörü Chris Maier, Pentagon’da düzenlenen brifingde şöyle diyor: “Amacımız hem Türkiye’nin güvenlik kaygılarını çözmek hem de (ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu) DSG’nin güvenliğini sağlamak.”
ABD’yle yapılan “güvenli bölge” mutabakatının fiilen ne anlama geldiği daha açık nasıl ifade edilebilir? Pentagon açık açık Türkiye’yle varılan mutabakatın esas hedefinin YPG’nin güvenliğini sağlamak olduğunu belirtiyor!
2. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, DSG’nin hâkimiyetindeki bölgeye kimseyi sokmayacaklarını ilan ederek şunu söylüyor: “Esad’a bağlı güçler ya da uluslararası destek güçlerinin Suriye’nin kuzeyine girmeye çalıştıkları sırada onlara engel olduk. Bu girişimleri engellemek için gereken bütün adımları attık ve atmaya da devam edeceğiz.”
Kaldı ki Trump da açık açık,“Bunu (Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine askeri harekâtını) yapamazsınız dedim. Ve Erdoğan yapmadı. O yüzden bir ilişkimiz var” demişti!
AKP’nin ABD’yle ortak üs kurma hedefi!
Hal böyleyken bakın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ne diyor: “Bizim amacımız sınır hattı boyunca 30-40 kilometrelik güvenli bir bölge oluşturmak. Fırat’ın doğusuna devriye üsleri kuracağız. Bunlar Türkiye ile ABD’nin ortak üsleri olacak. Daimi olmasını istiyoruz. İhtiyaca göre sayıları belirlenecek. Devriye yaparken, arazi şartlarına göre sayı tespit edilecek. İdlib’dekiler gözlem noktası ama Fırat’ın doğusundakiler üs bölgesi olacak.”
Heyhat! Hedefe bakınız: Suriye topraklarında, ABD’yle ortak üs kurmak!
Bu durumda AKP, ABD ile Suriye’yi bölmeye çalışmış olmuyor mu? O bölünmeden de Türkiye’yi bölmeye çalışacak bir tramplen çıkmayacak mı?
Heyhat ki heyhat! Ankara’yı AKP’den kurtarmak, bölgeyi ateşten ve Türkiye’yi bölünmeden kurtarmaktır son tahlilde…
Mehmet Ali GÜLLER, 23 Eylül 2019