Piçlerin yaktığı kız öldü
17 yaşındaki Serap’ın katilleri, sadece o sokağa salınan azgın p****ler değildir..
Bu cinayetin vebali, o serserileri teşvik edenlerin tümü üzerindedir...
İmralı’daki tescilli cani başta olmak üzere, tüm şürekası...
Kendilerini Apo fedaisi ilan eden, aşiret ağaları ile kademe atlayıp, Apo’nun hassasına girmiş, dokunulmazlık payesine ulaşmış öteki yanaşmalar...
DTP kreması...
Genç kızın kanı tümünün üzerindedir...
Sadece Serap’ın değil...
Şu son Diyarbakır olayında kurşunlanıp ölen zavallının da katili onlardır.. Onun kafasının içini boşaltıp sokağa salanlar sorumludur o ölümden de...
Ve tabii bu olayın 25 yıldır aldığı canların tümünden de bu çete, PKK denilen caniler topluluğu sorumludur...
Uç noktada bunlar sorumludur da...
Bu cinnetin asıl cellatları da, ABD-AB koridorlarında ve dahildeki derin dehlizlerdedir!..
25 yıl boyunca bu çeteyi besleyip büyütenler, yok olmasına izin vermeyenlerin marifetidir bugün yaşananlar...
90’ların başında askerin elinden Baba Bush’un Körfez istilası çekip aldı çeteyi, 95 sonuna gelindiğinde Çiller canlarına okumuştu, “Susurluk” dümeniyle 28 Şubat askerleri imdadına yetişti Apo’nun, 99’da da hukukun kararına karşı, Ecevit, Bahçeli, Mesut iktidarı imdadına yetişti..
Sonrası malum...
İmralı’daki karargahında çetesini yönlendirdi eşkıya başı ve AB’li efendilerinin açtığı yolda ilerleyerek yerleştiği Kandil’de, CIA tarafından yeniden devreye sokuldu...
Serap’ın ve tüm bu yoldaki ölümlerin cellatlarını sıralıyoruz...
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada, uluslararası para gücünün kurduğu oyunların kurbanlarıdır söz konusu ölümler... Bu çete, bu kirli oyunun bir maşasıdır.. Maşayı tutan ellerin kartviziti ise çeşitlidir...
25 yıl öncesinden bu yana, bu çetenin neden bitirilemediği ve birkaç kere bitirilme noktasına getirilmişken, Türkiye’nin içinden müdahalelerle kurtarılması ilginçtir... Büyük oyunun ittifaklarını görebilmek açısındandır ilginçlik... Ne olup bittiğini kavramanın önemli ipuçlarından birisi de şudur..
Apo, Suriye’den çıkarılıp, kendisi için daha güvenli bir alana yönlendirilmiş ve İmralı’ya iskan edilmiştir!.. Kimlerin eliyle ve
neden?..
Stratejist Sedat Laçiner, ciddi hatalardan bahsederek, şöyle bir değerlendirme yapıyor, “Açılım süreci terör örgütü ve yandaşlarınca kendi lehlerine sonuna kadar istismar ediliyor. Süreç DTP’yi Kürtlerin tek temsilcisi imiş gibi gösterdi. DTP de kendisine adeta bahşedilen bu unvanı ’asıl temsilci ben değilim, İmralı’ diyerek Öcalan’a verdi.. Böylece İmralı’daki mahkûm Kürtlerin temsilciymiş gibi gösterilmeye çalışıldı.. Oysa ki daha başından itibaren kırmızı çizgiler, ulusal hassasiyetler çok iyi bir şekilde çizilmeliydi. Bu çizgiler tüm topluma ilan edilmeli, DTP’nin Kürtlerin değil birtakım Kürtçülerin temsilcisi olduğunun altı çizilmeliydi. Ayrıca PKK-DTP bağlantısı bu haliyle sürdüğü sürece DTP’nin meşru bir temsilci olamayacağının da altı çizilmeliydi” diyor.. Laçiner’in devamındaki şu değerlendirme çok daha ilginç, “DTP’yi özgürleştirme operasyonu olarak KCK operasyonları iyi bir araçtı. Böylece örgütün DTP ve diğer sivil yapılar içindeki eli kırılmış olacaktı. Fakat garip bir şekilde Demokratik Açılım’a en çok katkı sağlayan KCK operasyonları hız kesti, belki de tamamen durduruldu.”
Bu operasyonlar durdu da ne oldu...
Sokaklar “taş atan p****lerle” doldu!.. Nasıl oldu?!!
Behic KILiC
YENICAG 08-12-2009