PKK ile varılan “özerklik anlaşması”
AKP’li Ömer Çelik, Oslo’da PKK ile mutabakata varıldığını reddedemiyor, sadece “imzalı belge gösterin” diyebiliyor. İmza gerçekten yok ama tutanaklar, “koordinatör ülke temsilcisi”nin elindedir.
Aslında o kadar çok imzalı belge var ki...
AKP, daha kurulmadan 2001 yılında, ABD’den gönderilen gizli bir belgeyi program haline getirmişti. Bu gizli belgede, Tayyip Erdoğan’a, “Mr. Erdoğan, Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır” deniliyordu.
AKP iktidarı, küresel egemenlere verdiği bu sözü tutmak mecburiyetinde bırakıldı. Çözüm süreci sonunda, Kandil’deki teröristler, İmralı’daki teröristbaşı ve HDP, aleni olarak “özerklik” “öz yönetim”, hatta “kanton” demeye başladı. Üstelik PKK, Cizre, Silvan, Lice ve Sur gibi ilçelerde özerkliği fiilen icra etmeye, kaymakam atamaya, Güneydoğu’daki şehirleri HDP’li belediyeler eliyle yönetmeye, cadde ve sokak isimlerini değiştirmeye başladı bile.
Zaten AKP de CIA’nın Türkiye politikalarının mimarı Graham Fuller’in kitabının da adı olan “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” sloganını kullanıyordu. Yeni Türkiye, etnik unsurların ayrıştığı bir federal cumhuriyetti.
* * *
Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı iken, “ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 2 sayfalık, 9 maddelik bir plân üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var” itirafında bulunmuştu.
Gizli anlaşma olduğu iddiasıyla basında defalarca yayınlanan ve hiçbir zaman tekzip edilmeyen maddelere göre “Güneydoğu belediyelerine özerklik verilecek ve federasyona geçilecekti. Kıbrıs’ta Denktaş devre dışı bırakılacaktı. Ermenistan’a yönelik kısıtlamalar kaldırılacaktı.”
Bir de Dubai Anlaşması var.
Anlaşma, Amerikan Hazine Bakanlığı İnternet sitesinde yayınlanmıştı.
Türkiye’ye 8.5 milyar dolarlık kredi verilmesi karşılığında, anlaşmanın iki şartı olduğu belirtiliyor ve o zaman “Güçlü Ekonomi Programı” denilen Kemal Derviş politikalarına devam edilmesi ve Türkiye’nin Irak’a yönelik askeri bir operasyonda bulunmaması şart koşuluyordu.
* * *
Oslo’da ise koordinatör ülke temsilcisi, “Abdullah Öcalan tarafından üretilen fikirler parlamentoda yasa çıkarılacağı zaman dikkate alınacaktır” diyordu.
Afet Güneş, “Önderliğin yol haritası elimde. Maddeleri de belli. Haydi buyurun müzakere edelim. Ordunun şu an yaptığı planlı bir operasyonu yoktur” diyordu.
Nitekim süreç içinde ordunun eli kolu bağlandı.
Hakan Fidan, Oslo’da PKK sözcülerine, özetle, “Ben kendisine (Erdoğan’a) tüm çıplaklığıyla anlattım. İmralı’daki çözüm iradesini, olaya iyi niyetle yaklaşımını, Sayın Öcalan’ın yıllar içerisinde oluşturduğu düşünsel evrimi, ulaştığı sonuçları, bölgeye yönelik, ülkeye yönelik vizyonunun yüzde doksan doksan beş oranında kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım” diyordu.
O vizyonun ne olduğu da Fidan’ın konuşmasında vardı!
Fidan, Yerel yönetimlerle ilgili reformların Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından iki defa geri çevrildiğini ama Türkiye’nin gideceği yerin bu olduğunu söylüyordu.
* * *
Dolmabahçe mutabakatı denilen ve AKP’li bakanların onayladığı belgeyi yazan da Abdullah Öcalan idi... Belgede AB’nin Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na atıfla yerelde “Demokratik Özerklik” adı altında özyönetim modellerinin geliştirilmesi isteniyor, PKK’nın meşrulaştırılması, “eşit vatandaşlık” ve “ortak vatan”ın kabulüyle egemenliğin paylaşılması öne sürülüyordu.
Yine “Türklük üzerine şekillenmiş Anayasa’daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi” hedefleniyordu.
Sahi, “AKP sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” diyen kimdi?
Belgesi yokmuş! AKP’nin her icraatı belge değil mi?
Arslan BULUT, 26 Ekim 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr