PKK'nın Eylemsizlik Kararı, Bir AKP Tuzağıdır!

Emekli Jandarma Albay - Yazar

PKK'nın Eylemsizlik Kararı, Bir AKP Tuzağıdır!

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Eyl 26, 2010 17:27

PKK'nın Eylemsizlik ve Geri Çekilme Kararı, Bir AKP Tuzağıdır!

Şu soruyu sorabilirsiniz:

Türkiye’nin Doğu’sundaki siyasi gelişmeler Kürt devleti için zaten bir zemin hazırlamıştır, o halde ABD ya da Erdoğan siyaseti PKK’dan vazgeçemez mi?

Hem geçmez, hem geçemez.

Vazgeçmezler, çünkü PKK ile işleri bitmedi henüz, sırada İran var, Suriye var.

Olası bir İran savaşında PKK’yı kullanacaklar.

Öte yandan, “Büyük Kürdistan” parçalarını birleştirmek için, zamanı geldiğinde İran ve Suriye’ye karşı PKK’yı kullanacaklar, bu yüzden vazgeçmezler.

Vazgeçemezler, çünkü PKK’yı öylesi bir kurumsal yapıya ulaştırdılar ki, yok etmek için harekete geçtiklerinde, PKK’nın da karşı atakları ortaya çıkacak, bundan çekiniyorlar.

PKK’nın karşı atağı nedir?

PKK, AB ülkelerinde yaygın bir siyasi cepheye sahiptir.

Türkiye’de ise, Habur olayı ile halkla bütünleşmiş ve halkın temsilcisi konumuna gelmiştir. Irak kuzeyinde Barzani içinde silahlı unsurlar yerleştirmiştir. Barzani bölgesinde, bugün peşmerge olup geçmişte PKK olan binlerce insan vardır.

Dolayısıyla, olası bir ABD harekâtında PKK’nın karşı koz olarak kullanabileceği üç önemli alan ortaya çıkmaktadır;

birincisi, Avrupa ve Türkiye’de ağır toplumsal olaylar çıkarmak. Türkiye’de çıksın, biz alışık can vermeye, bu yüzden küresel güçler bizim kayıplarımızı umursamayacaktır, şimdiye kadar umursamadıkları gibi.

Ama ya Avrupa?

AB ülkelerinde çıkacak ve günlük yaşamı felç edecek toplumsal olaylar, AB siyasetini rahatsız eder ve oradaki insanlar bizim çektiklerimize katlanamaz. Bu demektir ki AB siyaseti, PKK’ya karşı bir harekata destek vermeyecektir.

Öte yandan, Irak kuzeyindeki PKK’ya yönelik bir ABD harekatında ise, PKK-Barzani çatışması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkar.

Bu da, küresel siyasetin Kürt devleti projesini sekteye uğratacağı için ABD, böyle bir harekatı asla yapmayacaktır.

Sonuç olarak, PKK sorunu bizi terk etmeyecektir. Barzani peşmergesi ölmesin ya da Avrupalı insanlar rahatsız olmasın ya da küresel projeler sekteye uğramasın için, Mehmetçik ve bizler, Erdoğan siyaseti tarafından terör ateşine atılmaktayız.

Bu tablo içerisinde, PKK ile sözde uzlaşma zeminin aranması ya da BDP ile barış görüşmeleri gibi konular, bize kurulmuş olan tuzağın bir başka yönüdür. Amaç; bu tür arayışlarla kamuoyunu oyalamak ve yapılması düşünülen anayasal değişikliklere zemin hazırlamaktır.

Bu zemin, referandum sonrasında hemen hazırlanmaya başlamıştır. Erdoğan siyaseti, PKK’nın siyasi kolu BDP ile görüşmelere başlamış ve PKK örgütü de sözde eylemsizlik kararı almıştır.

Bugün Eylül 2010’dur. Kış gelmektedir.

Yurt içinde PKK üyeleri, yurt dışındaki kamplarına gitmek için yola çıkmıştır bile. Kısacası örgütün kış uykusuna geçme zamanıdır.

Dolayısıyla adına eylemsizlik diyerek, sözde uzlaşma arayışlarına geçmek, örgüt için bir siyasi taktiktir. Bu taktik aynı zamanda Erdoğan siyaseti için de geçerlidir, çünkü referandumdan güçlü çıkmış ve anayasal değişikleri yapmak için de bir zemin kazanmıştır.

2011 yılı ilk döneminden itibaren, örgüt kış eğitimini yaparak gelecek yaza eylem için hazırlanırken, Erdoğan siyaseti de anayasal düzenlemelerle bir Kürt devletine yasal temel oluşturmaya çalışacaktır.

Önümüzdeki yaz aynı zamanda genel seçim yazıdır. AKP zihniyeti, teröre son vereceğini kamuoyuna anlatarak oy toplamaya çalışacaktır. Hatta bu düzenlemelerle ülkeye barış geleceği iddiasında bulunarak güven kazanmaya gayret edecektir.

Diğer tarafta eylem hazırlığını tamamlayan PKK örgütü, baharla birlikte ara sıra eylem yaparak bir yandan varlığını sürdürecek, öte yandan “barış isteniyorsa eğer anayasal düzenleme” yapılmasının şart olduğunu söyleyerek Erdoğan siyasetine güç kazandıracaktır.

İşte iç siyaset yönünden Kurt Kapanı budur. Türkiye, örgüt ve siyaset sarmalına alınacaktır.

İçine çekildiğimiz tuzağın dış siyaset yönü ise, ABD ve AB’nin, “Türkiye iyi yolda yürüyor” diyerek Erdoğan siyasetine verdiği desteğin sürdürülmesiyle şekillenecektir.

Bu da Kurt Kapanı’nın dış sarmalıdır.

Peki, iç ve dış siyaset, karşımıza nasıl bir anayasa çıkaracaktır?

Öncelik, Anayasa’nın 66 ncı maddesinde yazılı olan “Türk” kimliğinin kaldırılmasına verilecektir. Buna ait çalışmalar da başlamış durumdadır. Bakın Yeniçağ’dan Fatih Erboz’un yazısına;

“TBMM’de zaman zaman yaşanan birçok kavgada ismi ön planda olan AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, hükümetin “PKK açılımı” politikasının bir sonucu anayasanın değiştirileceğini belirterek, “Demokratikleşmek için Türklük tanımının anayasadan çıkması gerektiğini” dile getirmişti.

Açılım çerçevesinde, dağlardaki Türklükle ilgili yazıların kaldırılması, öğrencilerin “Andımızı” okumaması gibi taleplerle birlikte, 66. maddedeki Türklük tanımının da değiştirilmesi talebi dile getirilmişti. 3

01. maddedeki değişikliğin ardından alevlenen tartışmalar sırasında AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, “Anayasayı değiştireceğiz, vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız.

Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ’Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyecek. Bu sorunu çözer” demişti.

BDP ise anayasanın başlangıç bölümüyle birlikte 66. maddenin de değiştirilmesini talep etmişti. ABD’de yayımlanan raporlarla Türklüğe karşı girişilen altyapı hazırlığı ortaya çıkmıştı.”

Ardından Kürt-Laz-Çerkez gibi çok etnik farklılıkları ifade eden “genel bir kimlik” arayışına geçilecektir.

Bakınız adı TRT olan TRT’ye; “TRT Kürt” açtılar, yetmedi, “TRT Arap” açtılar yetmedi, şimdi de “TRT Türk” açtılar.

Ne demektir bu; “Türk ülküsü” etnik bir kimliğe dönüştürülebilir mi?

Projenin bir parçası işte bu; kimliksiz toplum, kimliksiz birey!

Burada yaratılmak istenen “genel kimlik”, aslında kimliksiz bir toplum ve bireyi ifade etmek için kullanılacaktır.

Bunun üzerine çok din, çok dil, çok bayrak, çok toprak gibi tek olan devleti ve tek milleti parçalamak ve Doğu’da ayrı bir devlet ve millet yaratabilmek için, aklınıza gelen her “çok” u ekleyebilirsiniz.

Peki, bunu da yapsalar, Türkiye aradığı huzur ve güvenliğe kavuşacak mıdır? Hayır.

Çünkü küresel siyasetin adı PKK olan örgütü, nihai hedefe ulaşılıncaya kadar ortadan kaldırılmayacak, bir tehdit unsuru olarak yanı başımızda yaşatılacaktır, ta ki bu örgüt, kurulması planlanan Kürt yönetiminin başına geçinceye ve teröristlerin de bu yeni oluşumun güvenlik gücü oluncaya kadar.

Hatırlarsınız, Erdoğan siyaseti “Özel Ordu” diyerek böylesi bir çalışma da başlatmıştı ancak Türk Ordusu ve kamuoyunun tepkileri üzerine geri çekilmişti ve bu konuyu gündemden şimdilik kaydıyla düşürmüştü.

Peki, ne olacak, biz ne yapacağız?

Not: Henüz baskıya girmemiş kitabımızdan bir alıntı, taraf gazetesi bir bomba iddia atmış, pkk ırak'a çekiliyormuş, cevap olsun için yeri geldi yazdım...
Erdal SARIZEYBEK - 26 Eylül 2010
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: PKK'nın Eylemsizlik Kararı, Bir AKP Tuzağıdır!

İletigönderen byk07 » Pzt Eyl 27, 2010 20:10

kitabınızın adı ne peki?
ona göre sıraya girip beklemeli kitapçılarda ;)
paylaşımınız için çok teşekkürler..
Kullanıcı küçük betizi
byk07
Üye
Üye
 
İletiler: 3
Kayıt: Pzr Eyl 26, 2010 16:17


Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x