PKK’nın umudu kimmiş?
Abdullah Öcalan ile irtibatı yüzünden mahkum edilen, milletvekilliği düşürülen, sonra AB baskısıyla yeniden yargılanıp beraat eden ve milletvekili seçilen Leyla Zana, Hürriyet’e yaptığı açıklamada “Bu işi isterse en güçlü durdurur. O güçlü kimdir, şimdiki hükümettir. O hükümetin başı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirseydim giderdim, burada olmazdım. Şimdi hepimizin yapması gereken, hepimizin Başbakanın sorunu çözmesinde yanında olduğumuzu ona hissettirmemiz, onu teşvik etmemizdir” dedi.
Kimmiş Tayyip Erdoğan’ın yanında olan; şimdi anlaşıldı mı?
***
Zana, “Kürt kimliğinin Anayasal güvenceye alınması”nı ve ana dilde eğitim isteğini de tekrarladı.
Zana, PKK’nın çözümünü de hatırlattı:
“1999’dan itibaren strateji değiştiyse, Bağımsız Birleşik Kürdistan yerini, haklı talepleri elde ederek tamamen birlikte yaşama stratejisine bıraktıysa ve amaç yerel yönetimin güçlenmesi, demokratikleşme ise bu gençlerin ölmesini artık hiçbir vicdan kabul edemez.”
Aslında bu talep PKK’nın talebidir. Fakat Zana, gerçek taleplerinden hiç vazgeçmediklerini, Türkiye’de Türk egemenliğine karşı olduklarını “Hürriyet, logosunu artık değiştirmeli ve ‘Türkiye Türklerindir’ yerine ’Türkiye Türkiyelilerindir’deme büyüklüğünü göstermeli!” sözleriyle açık ediyor.
Burada “Türkiyelilik” talebini ısrarla gündeme getiren kişinin Tayyip Erdoğan olduğunu hatırlatmaya bilmiyorum gerek var mı?
***
Kandil’deki Murat Karayılan’ın, Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel’e yaptığı açıklamalar da aynı çizgide. Karayılan, “Başkan Apo ilk kez bir Kürt lider olarak Türk- Kürt birlikteliğinin teorisini ortaya atmıştır. Yani bunu taktik olarak değil, bunu teorileştirmiş. Bunun üzerine kitaplar yazmış. Niye birlikte olmalıyız olgusu üzerine, yani bunu ideolojik bir duruşa dönüştürmüştür” diyor.
Karayılan bir terör örgütünün başında, insan öldürmeye devam ederken bu durumda bile Abdullah Öcalan’ı “Başkan” diye Türk kamuoyuna sunmaya çalışıyor. Zaten, yeni açılım politikalarının ilk hedefi de budur! “Akil adamlar”dan Mandela, Abdullah Öcalan’ın serbest kalmasını sağlamak için bir komisyon kurulmasını da önermişti.
“Türk-Kürt birlikteliği” teorisi ise ayrıştırma formülüdür. Milletin içinden bir grubu ayrı bir siyasi kimlikle, ayrı bir eğitim diliyle ve özerk bir yönetimle ayıracaksınız, sonra da ayrılmış, iki millet haline gelmiş, halkları, ortak bir zeminde, yani federasyon çatısı altında birleştireceksiniz! Söyledikleri budur.
***
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik ise Leyla Zana’nın açıklamalarını “sağduyulu bir tavır” olarak değerlendirdi.
CHP’nin terör sorununa yaklaşımının önemli olduğunu söyleyen Çelik, çözüm görüşmelerinden ırkçı çevrelerin rahatsız olduğunu öne sürdü. Yani Çelik, etnik ırkçılık yapan PKK sözcülerinin yaklaşımını “sağduyulu” olarak nitelendirirken, buna karşı milletin etnik ayrıştırmaya tabi tutulmasına karşı çıkanlara “ırkçı” diyor. Böylece etnik ırkçıları koruyor..
Son notum MHP’nin tutumu ile ilgili.. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, AKP ve CHP’nin “akil adamlar” gibi konularda buluşmasını değerlendirirken “MHP olarak ihanet koalisyonuna ortak olmayacağız. Bölücü terörün siyasi uzantılarıyla, bir anlamda bölücü terörün kendisiyle aynı masada oturmayacağız” dedi.
Çok güzel de “Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, ‘Yeni Anayasa’yı, yani yeni rejimi tartışırken kiminle bir arada oturuyorsunuz?” sorusu ortada kalmıyor mu?
Arslan BULUT, 15 Haziran 2012