PKK yerine PYD mi?
Türk kamuoyu içeride belediye başkan adaylarını tartışadursun;
Dışarıda Türkiye'nin başına büyük bir çorap örme hazırlığı var.
İlk adım -beklendiği gibi- ABD'den geldi. Washington yönetiminin PKK terör örgütünün üç elebaşının yakalanması için ödül koymasına pek sevindik ama hemen arkası geldi;
ABD, Suriye'de Fırat'ın doğusunda kalan bölgedeki PYD-YPG kontrolü zarar görmesin diye, Türkiye sınırına “güvenlik noktaları” kurma kararı aldı.
Bu güvenlik noktaları- Türk basınına yansıyanın aksine- Türk-Amerikan işbirliği değil, sadece Amerikan askerleri görev yapacağı alanlar olacak. Böylece ABD, o pek sevdiği PYD-YPG ile Türk ordusu arasına adeta “etten duvar” kuracak.
FRANSA DA OYUNA GİRMEYE ÇALIŞIYOR
ABD dışında, Fırat'ın doğusundaki PKK terör örgütü uzantısının başka “destekçileri” de yok değil;
1900'lü yıllarda Suriye'nin “hamisi” konumundaki Fransa, aradan geçen zamanda kaybettiği bölgeye yeniden girmek konusunda çok kararlı.
Fransızlar, Suriye'ye giriş yolunun ise ABD'ye “iliştirilmiş” şekilde, PYD-YPG üzerinden olacağına inanıyorlar.
Paris'te bir haftalık ziyaret sırasında bizzat sohbet etme imkanı bulduğumuz Fransız politikacılar, her fırsatta PKK'yı terör örgütü olarak anmaktan hiç çekinmediler.
Ancak iş PYD-YPG'ye gelince birden bire değişti; Fransız askerlerinin de Fırat'ın doğusunda -henüz küçük ölçekte de olsa- PYD-YPG ile işbirliği içinde olduklarını saklamadılar.
Fransa Dışişleri'nde de aynı hava hakim. O kadar ki, Fransız diplomatlar yakında PKK terör örgütüne yönelik Fransa'da yeni operasyonlar olabileceğinin işaretini verirken, PYD-YPG konusunda ise daha “sessiz durma” yolunu seçtiler.
Özellikle Suriye ile yakından ilgilenen Fransız bir senatörün çok ilginç tespitleri de oldu.
Mesela; ABD'nin Suriye'de artık sadece üç köye kadar düşmüş olan IŞİD varlığını “bilerek ve isteyerek sonlandırmayacağı” tespitini yaptı Senatör. “ABD hükümeti, kongreden Suriye'de operasyon iznini IŞİD'le mücadele için aldı” dedi ve ekledi;
“Eğer IŞİD'in elinden o son 3 köy de alınırsa, Amerikan askerlerinin Suriye'de olmak için bir nedenleri olmayacak. Bu nedenle o köylere hiç operasyon yapılmıyor…”
Kısacası; gerek ABD'de, gerekse Fransa'da – bu ikiliye son dönemdeki söylemlerine bakarak İngiltere'yi de eklemek pek ala mümkün- PKK'yı bitirip, yerine PYD-YPG'yi koyma eğilimi giderek artıyor.
Politikacıların söylemlerine bir de Batı basınında yer alan PYD-YPG militanlarına düzülen övgüler de eklenince, tablo net ortaya çıkıyor.
Rusya'ya bakıldığında ise ilk göze çarpan, Moskova'da hâlâ faaliyette olan PYD bürosu. Yani Ruslar'ın da PYD-YPG'yi terörist olarak görmedikleri ortada.
Türkiye'nin bugünlerde en çok dikkat etmesi gereken unsur, PYD-YPG'nin “ılımlı Kürtler, Suriye yerel unsurları” gibi isimlerle barış sürecine davet edilme durumu…
Bugün “terörist” dediklerimiz, çok kısa bir gelecek içinde karşımıza “meşru muhattap” gibi çıkarılmaya kalkılıyor /kalkılacak. Hazır olun…
İDLİB'DE NELER OLUYOR?
Batı el birliğiyle Suriye'nin batısındaki teröristleri “meşrulaştırmaya” uğraşırken, Suriye'nin doğusunda da işler karışık.
Yine Fransa'da gerek bürokratlardan, gerekse siyasetçilerden en çok duyduğumuz cümle, “Türkiye'nin Rusya'yla yapılan İdlib anlaşmasını sonuna kadar destekliyoruz ama işler pek öyle iyi de gitmiyor…”
AKP hükümeti, Rusya ve Esad rejiminin 3 milyondan fazla kişinin yaşadığı İdlib'e hiç de insani olmayacağı aşikar operasyonunu engellemek için Putin'le bir uzlaşmaya varmıştı. Uzlaşma, İdlib'deki cihatçıların Türkiye eliyle silahsızlandırılmasını, ağır silahların cihatçılardan alınıp, Rus ve Esad güçlerine saldırı olmasını engelleyecek bir tampon bölge oluşturulmasını öngörüyordu.
Ankara'dan gelen açıklamalar, bir “uygulama takvimi” de içeren uzlaşmanın iyi gittiği yönünde.
Ancak ne Amerikalılar ne de Fransızlar uzlaşmanın, alanda yürümediği söylemeye başlamış durumdalar. Üstelik anlaşmanın doğrudan muhattabı Rusya'dan gelen işaretler de pek iç açıcı değil.
RUSLAR'A -BEDAVAYA- VERİLEN ENERJİ KOZLARI
Türkiye'deki AKP hükümetinin elinde, Ruslar'ı Esad'la beraber kadın-çocuk demeden öldürmesini engellemek için küçük bazı kozlar -Türk akımındaki Türk toprak ve karasularının kullanılmasına ilişkin izinler gibi- vardı. Ancak bu kozlar da pek düşünmeden elden çıkarıldı.
Türkiye'nin en önemli kozlarından biri, Putin'in ABD ile global enerji pazarında çok önemsediği Türk akımı idi. Türk akımı konusunda Türkiye'den alacağı kara ve deniz suları için izinler de Rusya için kilit önemdeydi. Putin bu izinleri, AKP hükümetinin kendini en zayıf bulduğu anlarda alıverdi. (Deniz suları için izinler Afrin operasyonu öncesi, kara kısmı için izin ise 24 Haziran seçimi öncesinde Putin'e adeta hediye edildi.)
Nitekim Putin'in geçen hafta başında yaptığı Türk akımının inşasının bitirilmesine ilişkin törene katılmak üzere yaptığı Türkiye ziyareti sembol gibiydi;
Hem Türkiye'nin, 2019'dan itibaren artık Rusya'ya enerji konusunda çok daha bağımlı, çok daha muhtaç olmasının; hem de AKP'nin artık Moskova'ya karşı elinde hiç koz kalmamasının da sembolü…
İDLİB İÇİN SON UYARI…
Nitekim diplomatik kulislere yansıyanlara göre Ruslar, Türkiye'ye İdlib konusundaki “son uyarıyı” da Putin'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yüzyüze görüşmesinden sadece 24 saat sonra verdiler; MİT Müsteşarı Hakan Fidan geçen hafta Soçi'de, Rusya Savunma Bakanı Şoygu ve Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov ile görüştü.
Rus basınından gelen bilgiler, görüşmede Türk tarafına özellikle İdlib'de -el Nusra'nın yeni isimlisi- Tahrir El Şam'ın silah bırakmayı reddettiği, anlaşmada var olan M4 ve M5 karayollarının cihatçı militanlardan temizlenmediğinin iletildiğini içeriyor.
Kısacası Ruslar, Esad'la birlikte -geciktirdikleri- İdlib operasyonu için hazırlıklara başlamış görünüyorlar.
Ve ne yazık ki Türkiye'nin elinde, Moskova'nın önüne koyacak pek fazla da koz kalmamış durumda.
Suriye, gözü yerel seçimden başka bir şey görmeyen Türkiye için giderek daha fazla bataklık haline geliyor…
Zeynep GÜRCANLI, 26 Kasım 2018
zgurcanli@sozcu.com.tr