Polis Rejimin Güvencesidir: RTE / Zahide UÇAR

Polis Rejimin Güvencesidir: RTE / Zahide UÇAR

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal May 20, 2014 14:59

Polis Rejimin Güvencesidir: RTE

“Polis rejimin güvencesidir” demişti zat-ı külhani. Epey bir tartışıldı bu söz. Polis rejimin güvencesi olur muydu?

Oldu!!.


Ama Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvencesi değildi.

Recebistan Mafya Devletin fedaisi oldu.

Yenidünya savaşının bir adı da ŞİRKETLER SAVAŞIDIR.

Belli bir süre perde arkasından savaş çıkaran kirli şirketlerin kirli sahipleri, artık aleni savaşıyor. Irak buna en güzel örnektir. Irak’ın yeraltı, yerüstü zenginliklerine el koydular.

Şirketler şehir devletçikler kurarak bütün dünyayı yönetmek istiyor. Yugoslavya ilk örnek… Ülkeyi etnik boğazlaşmayla karpuz gibi dilimlere ayırdılar. Yedi parçaya böldüler. Yugoslavya çok güzel bir ülkeydi. Bütün olarak topraklarını koruyabilseydi eğer, Balkanlarda geleceğin iddialı bir devleti olabilirdi. Artık küresel şirketlerin karşısında o küçücük devletlerin diretebilmesi mümkün değildir. Şirketler daima içlerinde olacak, ellerini bu şehir devletçiklerden asla çekmeyecektir.

Türkiye küresel şirketlerin çiftliği yapılacaktı. Bu operasyonların rahat yapılması için milletin ameliyat masasına yatırılması gerekiyordu. Ergenekon tertibi Türk Milletini ameliyat masasına yatırarak teslim alma operasyonuydu. Asıl kumpas Türk Milletine kurulmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti yerine ikame edilen Recebistan Terör rejiminin en önemli figürü; “polis-yargı-medya” üçlüsü oldu. Ordu üst kadrosu “karşıy(MIŞ)” gibi yaparak askerini teslim etti. Recep; Recebistan polislerini askeri derdest etmek için kullanmadan önce, askerlik yapmaktan bir yasayla kurtardı. Polislere de; “askerlikten yırttınız değil mi” dedi. Askeri pusuya düşürmekte kullanacağı adamları askerin eline teslim edecek değildi ya… Bizim kuzu askerler bunu bile anlayamadı.

Muhalefet mi dediniz? Hani, nerde? Var mı öyle bir mevhum? Onlar muhaliflik oynadı. Gaz aldı.

Rolleri;

“Ülkeyi bölen, PKK terörünü bütün ülkeye baskı aracı olarak kullanan, rejimi değiştiren, sistemi çökerten, dini değiştiren, ülkeyi peşkeş çeken, Türk Halkını köleleştiren, soyup-soğana çeviren şahsın meşrulaştırılmasıydı.”

Aksi olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kurumlarına savaş açmış bir zatla, BOP eş başkanıyla(Türkiye dahil 22 ülkenin bölünme projesi) o meclisi paylaşmaz, küresel şirketlerin projesinde görev aldığını kendi ağzından itiraf eden şahsa Başbakan diye hitap etmezlerdi. Muhalefet, genel Kurmay, mütareke basını, ülkenin satışından pay alan sözde işverenler Erdoğan’ın GÖZ BAĞCISIDIR. Erdoğan’ın en büyük yardımcıları bu göz bağcılarıdır.


**** **** **** **** ****

Köle işçilik küresel şirketlerin istediği bir yöntemdir. Vahşi kapitalizm insan etiyle besleniyor. İnsan kanıyla demleniyor.

Türk tarımının bitirilmesiyle köylü şehirlere sürüldü. Aç kalmamak için yamyam şirketlere ucuz, köle işçi oldular. Zaten istenen buydu. Hem ucuz köle işçi yaratmak, hem de kendi patronu kendisi olan köylüyü yok ederek önemli bir direnç ayağını kırmak. Çünkü Kurtuluş Savaşı’nın en önemli ayağı Türk köylüsüydü. Direncin en sağlam ayağıydı. O nedenle yerli tohum yasaklandı. Ekmesi-dikmesi, yani üretmesi yasaklandı. Para tapınaklarına sürüldü. Ucuz işçi yapıldı. Manisa/Soma mezar kömür madeninde şehit olanların çoğu, üretmesi şeytani yöntemle yasaklanan köy çocuklarıdır.

İşçilerin tarih boyunca elde ettiği kazanımlar tek tek geri alınmaya başlandı. Sendikacılık bitirildi. Temizlik şirketleriyle işe başladılar. Tazminatsız, asgari ücrete mahkum köle işçilik icat ettiler. İslam dininin reddettiği bir sistem kuruldu. İslam dinine göre, bu köle sistemine baş kaldırmak gerekiyor. Hz. Muhammed tam da bu kölelik sistemine, sömürü sistemine başkaldırmıştır.

AKP ve şürekası tüccardır. Tıpkı Amerika’yı kuran, kullanan şirketler gibi Türkiye’nin başına çöreklenmişlerdir. Hiç gitmemek üzere gelmişlerdir.

Tüccarlar bürokrasiden, memurdan, vergi vermekten nefret eder. Vergiden kaçmak için kırk takla atar. Türkiye küresel şirketlerle AK soyguncu şirketlerin çiftliği oldu.

Recebistan Mafya Devleti kuruldu. Sistem tam da mafya sistemidir. Recebin rejimini koruyan ise ne yazık ki polis teşkilatıdır!!. Tomasıyla, jopuyla, kimyasal içeren gazıyla, mermisiyle, tomasıyla…


**** **** **** **** ****

Gelelim Manisa/Soma’da ki maden katliamına;

Madenin sahibi AKP döneminde ortaya çıkmış sonradan görme bir sömürgendir... Kömür maden şirketini Ortaçağ mantığı ile çalıştıran yamyam bir taşeron... Afrika’da küresel maden şirketleri bu yöntemle çalışıyor.

Gelelim zurnanın zırt dediği yere;

2012 yılında çıkarılan bir genelge ile satılan, kiralanan bütün madenlerin onayı Erdoğan’a bağlandı. Erdoğan için Ankara bürokrasisi ve AKP’liler;

“Patron yüzdesini almadan hiçbir şey satmaz” diyordu….

Satılan devasa kurumlardan bazılarının gizli ortağı olduğu iddia edildi.

Bu iddiaları göz önüne alarak olanları inceleyelim:

Erdoğan Manisa/Soma’ya bir koruma ordusuyla girdi. Buna fedai ordusu da diyebiliriz. Fedaileri yaralı halka şiddet uyguladı.

Erdoğan’ı karşılayanların arasında maden şirketi sahibi de vardı. Erdoğan elini sıktı.

Bir zamanlar “Köle İzaura” adlı bir dizi vardı. Afrika’dan yakalanan zenci kölelerin çalıştırıldığı bir çiftliği konu alıyordu. Çiftlikte elinde kırbaçla dolaşan ve köleleri kırbaçlayan, öldüren Baron Leoncio diye bir figür vardı... Erdoğan’ın Soma’daki sergilediği hal bana aynen Leoncio karakterini hatırlattı.

Leoncio şirketi savundu. Kader dedi, kırbacını şaklattı. Sözlerinde bile şiddet vardı. Olmayan şey merhametti. Vicdandı.

Köle olarak gördükleri tarafından yuhalanınca egosu kaldıramadı.

**** **** **** **** **** ****

Madene girişi engellemeye çalıştılar. Neden? Neyi sakladılar? Delillere müdahale edildi mi? Bilmiyoruz. Aslında kayıplarımızı bile bilmiyoruz. Taner Yıldız şehitlerimizin sayısını eşya gibi adet olarak verdi. Dükkan kapatır gibi de; “üçyüzle bu olayı kapatırız diye düşünüyorum” dedi.

Ben böyle ruhsuzluk görmedim. Ne biri bir acılı aileye sarıldı. Ne bir damla gözyaşı döktü. Karşımızda insan değil, sanki AK robotlar vardı.

Neden?

**** **** **** **** ****

Maden Alp Gürkan’a kiralanmış. Ne kadar kömür çıkarılırsa çıkarılsın, devletin alması garanti edilmiş. Kar hırsıyla kömür çıkarılırken insan eti yenilmiş. Yamyam bir siyasetin olağan yamyam şirketleri… Prim yöntemiyle “eli kırbaçlı” taşeron ekip başlarının kontrolünde bir sistem kurulmuş. Bunların işçiyi tokatladığı bile söyleniyor.

Ne kadar kömür, o kadar pirim(!)… “Yüksek maaş ve üretim kadar pirim” diyerek işçinin etiyle-kanıyla beslenen yönetici tipleri ortaya çıkarılmış.
Bu sistemi şu anda bankalar, Türk Telekom dahil bütün özel kuruluşlar uyguluyor.

Erdoğan insan eti yiyerek gökdelenler diken şahsın şirketini neden överek savundu? Erdoğan bugüne kadar menfaati olmayan hiç kimseye, hiçbir kuruluşa sahip çıkmamıştır. O zaman Erdoğan Şirketin gizli kar ortağı olabilir mi?

Bakanları es geçin. Onlar Recebistan Mafya Devletinin görev adamlarıdır. Kırbaçlı Leoncia Recep’in önünde bahşiş bekler gibi dizildiklerini gördükten sonra hükümsüz hale gelmişlerdir.


Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında istifa etmeye zorlanan Erdoğan Bayraktar;

“Başbakan ne dediyse onu yaptım” demesine rağmen, vekillikten istifası önlendi. İkna edildi? Neden?

Zahit Akman’ı hatırlayın. Keriz feneri Yolsuzluğunda baş figür olarak savcılık tarafından suçlanmasına rağmen, RTÜK’da görev yapmaya devam etmişti. Hapse girdiğinde bakanlar ziyaret için sıraya girmişti.

Neden?

Sakın suç ortakları birbirini korumak zorunda olduğu için olmasın? Feda edersek konuşur, bizi ele verir diye korkudan olmasın?…

**** **** **** **** ****

Polis Recebistan Mafya Devletinin rejim bekçisi olmuştur. Diğer kurumlar da seyrederek mafya sistemine ortak olmuştur.

Hiçbir zalimin hükmü ilelebet olarak devam etmez. Edemez!!. Hiçbir mafya devlet varlığını uzun süre sürdüremez!.

Recebistan Mafya Devleti de yıkılmaya mahkumdur!!.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise baki kalacaktır!!.

Bütün ülkeyi kırklamak, yaraları temizleyip sarmak, iyileştirmek, gasp edilen mallarımızı geri almak, el konulan akarlarımıza el koymak şatıyla…

NOT: AK Çetenin elemanları Manisa/Soma’da maden şehitlerimizi ziyaret eden ailelere;

“Kaza kaderdir, isyan etmeyin” diye yazan kağıtlar dağıtmış. Doğrusu dedelerinin torunları dedelerinin hakkını tam veriyor. Bunların dedeleri de din adamı kisvesiyle Yunan İşgal ordusunu kutsamıştı. Bunların dedeleri tarafından yazılıp, İngiliz uçaklarından atılan fetvalarda;

“Yunan Ordusunu padişah efendimiz çağırmıştır. Karşı gelmeyin. Hain Mustafa Kemal’in ordusuna karşı savaşın” diye yazıyordu.

Bu fetvacı dedeler Kuvva-i Milliye askerlerine ekmek verdirtmedi. Dedelerini yendik. Köklerini kurutmadık. Torunları dedelerinin ihanetine kaldığı yerden devam ediyor. Bu demektir ki;

Torunları da yeneceğiz!!.. Bu ülkeyi de kırklayacağız. Bu kirden başka türlü arınmak imkansızdır.


Zahide UÇAR, 20 Mayıs 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x