Prangayı kırmak için...
Eğer Türklük sizi heyecanlandırmıyorsa, Türk yaratılmayı iftihar vesilesi olarak kabûl etmiyorsanız, Türklüğün zaferiyle gururlanıp, mağlubiyetleriyle kahrolmuyorsanız ve Türklük sizin için bir imtiyaz, bir üstünlük, bir ayrıcalık değilse allâme-i cihan olsanız bile Türkiye’yi yönetemezsiniz!
Konu mankeni misali orda - burda dolaşmanız için gerekmeyebilir ama, Türkiye’yi yönetebilmeniz için Türklüğü yüceltmek gibi bir iddia sahibi olmanız şart, elzem ve zaruridir!
Ama “muhtaç olduğunuz kudretin damarlarınızdaki asil kanda mevcut olduğuna” inanmanız ve iliğinizde, kemiğinizde hâttâ bütün hücrelerinizde Türklüğü hissetmeniz şartıyla, sadece Kasımpaşalı bir garip Recep olsanız bile Türkiye’yi kudretli bir devlet hâline getirebilirsiniz.
Fakaaat, Türklük yüreğinizi titretmiyorsa, Türklüğün bugünkü perişanlığından hüzünlenmiyor, atımızın özengisini öptürerek ödüllendirdiğimiz ehl-i sahibin Türkiye’ye talimat vermeye yeltenmesi kanınıza dokunmuyorsa ve biran evvel dünyanın bütün devlet başkanlarını Türk Başkenti’nin memurları hâline getirmek gibi kararlı bir aceleniz yoksa bırakın milletin kaderini değiştirmeyi, onun -bunun ağız kokusuna katlanmaktan bile kurtulamaz.
Ayaklarımıza dolanan prangayı ikiyüz yıldan beri kıramayışımızın sebebi, Türklüğü bir imtiyaz olarak kabûl etmeyen veya esasen Türk Irkının evlâdı olmayanların başımıza tebelleş olmasıdır!
Çünkü Türklük zaman gibidir, kendisi varolmadan hiçbir kudretin meydana gelmesine izin vermez!
Recep Tayyip’in eski bir danışmanı vardı.
Geçenlerde bir gazeteye ifşaatta bulunan bu kürtçü danışman “Biz eskiden Taliban gibi düşünüyorduk” demez mi?
Adama ne cevap verdiler biliyor musunuz?
Sanki suçmuş, günahmış gibi, sanki vatana ihaneti veya Peygambere hakareti ifade ediyormuş gibi sütunlarında üstüne çullandılar adamın ve dediler ki:
-Sen yakında 10. Yıl Marşını bile okursun!
İşte bizim asıl felâketimiz, 10. Yıl Mârşı’nı dinleyince tüyleri diken diken olan devşirme çocuklarının iktidar oluşudur.
Necdet SEVİNÇ, Yeniçağ, 20 Mayıs 2005