Rabıta ve CIA
Doğu Türkistan Vakfı tarafından düzenlenen 1. Milletlerarası Türkistan Kültür ve Tarih Semineri İstanbul'da başladı.
Konuşmacılar arasında bir de tanıdık ad var: Paul Henze.
Henze, yıllarca Ankara'da CIA İstasyon Şefi olarak çalışmıştır. Adıyla sanıyla bir CIA görevlisidir Henze...
ClA görevlisi Henze, konferansa Society For Central Asians Studies adlı bir kuruluş adına katılıyor.
Paul Henze, Radio Free Europe adlı yayın kuruluşunda da çalışmış. Başkan Carter döneminde Zibigniew Brzezinski'nin Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi olaruk görev yapmış...
Henze'nin aynı konularda Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Asya-Afrika Araştırmalar Grubu yayınlarından çıkmış çeşitli incelemeleri de var: .
— Marx'in Ruslar ve Müslümanlar Hakkında Yazdıklarından Seçmeler...
— Kafkaslar'da Ateş ve Kılıç, 19. Yüzyılda Kuzey Kafkasya Dağ Köylerinin Direnişi...
Aynı üniversiteye bağlı araştırma grubu yayınlarında incelemeleri yayımlanan Prof. Alexandre Benningsen de İstanbul'daki toplantının konuşmacıları arasında yer alıyor.
Paul Henze'yi Türk kamuoyu Papa suikastı olayı nedeniyle yaptığı yayınlarla tanıyor.
Toplantıya kısa adı Rabıta olarak bilinen Rabıtat-Ül Âlem-ÜI İslam adlı İslamcı örgüt Genel Sekreter Yardımcısı Muhammet Nasır El Abudi de katılıyor.
Abudi'nin konusu, Doğu Türkistan'ın İslâm tarihindeki rolüne kısa bir bakış...
.
Rabıta örgütünce yayımlanan, A World Guide to Organizations of islamic Activites adlı kitapta, İstanbul'daki şu kuruluşlar Rabıta örgütüne bağlı kuruluşlar olarak sıralanıyor:
— Doğu Türkistan Göçmenler Derneği...
— Millî Türk Talebe Birliği...
— The Institute of islamic Studies - Üniversite of İstanbul...
İslâmî konularda İslamcı kuruluşlar ile bilim adamlarının araştırma yapmaları, bu amaçla seminerler düzenlemeleri doğaldır. Toplantıyı düzenleyenler, hiç kuşkusuz iyiniyetlerle konuyu «bilimsel açılardan» ele almayı amaçlıyorlar.
Bu yüzden, kimse bu tür bilimsel toplantılara karşı çıkamaz. bir yüzü böyledir, ya öteki yüzü?
Madalyonun öteki yüzünde çokuluslu siyaset ve çokuluslu stratejiler görünmektedir.
Bu siyaset, Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman azınlığın yavaş yavaş çoğunluğa dönüşmesi karşısında ABD'nin izlediği yeni stratejilerden kaynaklanıyor.
ABD açıkça, Sovyetler'i yıksa yıksa bu azınlıklar yıkar görüşü ile yeni taktikler ve stratejiler izliyor.
Paul Henze'nin ClA'dan aldığı yeni ve uzun erimli görevi, herhalde budur.
Türkiye, iki süper devlet arasındaki çıkar çatışmasından uzak durmalıdır.
Türkiye'nin Sovyetler Birliği'nde yaşayan Müslüman ve Türk azınlıkların kışkırtılması ve Sovyetler Birliği yönetiminin böylece zayıflatılması ve yıkması gibi bir düşüncesi ve plânı olamaz.
Olamaz, çünkü dış siyasetimizin yönü Atatürk tarafından çizilmiştir:
— Yurtta barış, dünyada barış...
Böyle olmasına böyledir, ama islamcı ve Amerikancı akınlar, anti-Sovyet ve anti-komünist düşünce ve duyguları kışkırtarak yanlış izlenimler yaratabilirler.
İslamcı ve Amerikancı akımların bugün için birleştikleri iki adres vardır. Bu adreslerden biri Rabıta, öteki de ClA'dır.
Rabıta ve CIA bu gibi konularda iç içe, yan yana ve omuz omuzadır.
Rabıta, halifeliğini Suudi Kralı'nın yapacağı bir İslâm Enternasyonalizmi peşindedir. CIA ise Sovyetler Birliğindeki Müslüman azınlığı kışkırtma stratejisi uygulamaktadır.
Seminerler... Toplantılar... Bunlara bir diyeceğimiz yok. Her konu böyle toplantılarda açıkça tartışılmalıdır. Bir tek koşulla: Yabancıların Türkiye'yi ipotek edici plânlarına dikkat ederek...
Türkiye, bir İslamcı devlet değildir; lâiktir, lâik kalmalıdır. Ve lâik kalacaktır. Amerikancı bütün etkilere karşın Türkiye, kendi bağımsız siyasetini kendisi çizecek ve bu siyaseti yine kendisi uygulayacaktır.
Müslümanlığı, bir anti-komünist ideoloji olarak Türkiye'nin komşularına karşı kullanmak, hem İslâm dinine saygısızlıktır hem de lâik Türkiye Cumhuriyeti'ni sonu gelmez bir serüvene itmek demektir.
Henze ve Henzeler'e dikkat!
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 8 Nisan 1988