RECEP-TION
Resepsiyon Fransızca bir sözcük, ‘reception’ biçiminde yazılıyor.
Diplomatik dilde ‘kabul töreni’ demek.
Recep-Sinon olarak yazılsa, Recep-Yoksa, O olmazsa olmaz gibi bir șey olur.
Recep-Siyon denilse, siyonizmi çağrıștıracağı için, șimdilik ‘une minute’.
Toplanılan yer anlamında Recep-Tacle denilebilir ama bu kez Recep’in takla attığı yer ya da Recep’e takla attıralan yer anlamı çıkarılabilir.
O nedenle ‘resepsiyon’ olarak kalmasında bir sakınca yok.
Ne var ki, Recep-Tacle ‘çiçeklik’ anlamına da geliyor.
Gül’lük demek de olası.
Gül’ün takla attığı yer ya da Gül’e takla attırılacak yer de denilebilir.
Hani șöyle balkondan güllerin salkım salkım sokağa salındıkları gibi bir șey.
Gülün salkımı mı olurmuș demeyin, balkon olur da salkım olmaz mı?
Hatta ‘davet’ olursa, salon bile olabilir.
Genel Kurmay Bașkanlığı kabul salonu örneğin.
Nedense ‘Tilkinin dönüp dolașacağı yer kürkçü dükkanıdır’ sözünü anımsadım.
Gül’ün Genel Kurmay Bașkanlığı’na ‘davet’ edileceği günü bekler dururdum.
Bugün olmazsa yarın, ama kesinkes.
Ve tilki, kürkçü dükkanına kürk seçmek için gitmez, değil mi ama?
Ya yolunu șașırmıștır, ya da ayağı alıșsın diye gözyumulmuștur.
Ancak her koșulda ‘kürkçü dükkanı’na gidilecektir.
Türk askerinin ABD’lilerin kafasına bir gün çuval geçireceği de bilinmektedir.
ABD’li dedim de, rahmetli Erbakan Hoca’nın partilerinden birinde Gül için, ‘bu partimizin ABD’deki temsilcisi mi ABD’nin partimiz içindeki temsilcisi midir?’ diye sorulduğu geldi usuma.
Bugün Erbakancı partilerde yeralmadığına göre, ABD’lilerin adamı olduğuna yorulabilir.
Yorumdan da öte ABD ile yaptığı sözleșme var ortada, hala yalanlanmamıș.
Türk subayının da bir gün kesinlikle ABD’lilerin bașına çuval, ya da az daha küçüğü olan torba geçirmek zorunluluğu vardır.
ABD’li bulunmazsa en yakın temsilcisinin bașına geçirilse de olur.
Ancak, bizim Genel Kurmay’a gel de bașına çuval geçireyim denilmez ki.
Ne yazık ki Hazreti Necdet Pașa, kușkusuz Necdet Pașa hazretleri anlamında, Otuz Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla, ‘ne olursan ol gel’ demiș ve ABD temsilcisinin bașına çuval geçirmek yerine ‘bașkomutanlık tacı’nı geçirmiștir.
Ve kendi boynuna bir torba...
Türk askerinin bașındaki böylece torbalı çuval olmuștur.
O recep-sinon’a Ișık pașa ve istifa eden diğer kuvvet komutanı pașlar katılmıș olsa idiler; ‘Necdet Pașa Necdet Pașa, biz ayrılırken geride kalanlara bir emir vererek ayrılmıștık’ diye soracaklardı kușkusuz.
Hazreti Necdet Pașa o nedenle akșamki recep-sinonları iptal ettirmiștir.
Komutan ağabeylerinden utanmıștır.
Ama milletten utanmıș olabileceği söylenemez.
Kendilerini tanımam, kimsenin de iyi tanıdığını sanmıyorum.
Ama bu Necdet Pașa hazretlerini daha ilk günden Türk Ordusunun Özelleștirilme aracı olarak gördüm.
Hazreti Necdet Pașa’nın benim bu ‘önyargı’mı kırmasını beklerim.
Türk milletine ‘Türk subayı’ olduğunu kanıtlamasını yani.
Görünen o ki, ABD’liler Genel Kurmay’ı dinlemekle kalmamıș, fethetmișlerdir.
Habip Hamza Erdem