Referandum Sonrası: Tartışmalar ve Bir Öneri
Referandumun, bilinen olaylar ve yarattığı sorunlarla birlikte tartışması sürüyor ve kuşkusuz sürecek. İktidar sahipleri, tartışmalara aldırmadan, kolları sıvadı ve uyum yasaları için çalışmaya başladı. Cumhurbaşkanı, AKP’ye başkan olmak için üyelik başvurusu yaptı. Davranıştaki acelecilik, erken seçim olasılığını çağrıştırdı. CHP, sonuç alamayacağını bildiği hukuk başvurularını sürdürürken, parti içi çatışmalar gündeme geldi. Deniz Baykal, kendine göre öneriler yaptı. MHP’yi, kitle desteği olarak Bahçeli değil, adeta muhalifler temsil ediyor ama bu kesimden yeni parti sesleri de çıkıyor. Demokrat kamuoyu örgütsüz. Hukuk ihlaline karşı, birkaç cılız demokratik tepkiden sonra herkes kabuğuna çekilmiş, olacakları bekliyor. Türkiye’de toplumsal muhalefet adeta donmuş, ulusal direnç sessizliğe gömülmüş.
Durum
Referandumda HAYIR cephesini oluşturan, değişik görüş ve kesimden insanlar, hala öfkeli bir üzüntü içinde bulunuyor. Üzüntüyü arttıran ana neden, referandum sonucunun EVET olarak açıklanmasından çok, yasa tanımazlığın resmi tutum haline gelmiş olması. Halk iradesinin güvencesiz hale getirilmesi, gelecekte yaşanacakların habercisi olarak algılanıyor. Dünyanın gözü önünde yaşanan yasa ihlali, insanlarda “bu kurumlarla bu ülkede seçim kazanılması mümkün değildir” duygusu yaratıyor. Bu duyguya kapılanlar, edilgen bir tutum içine giriyor ve tepkilerini tepkisizlik haline getiriyor. Toplumsal muhalefetten koparak hızla içine kapanıyor.
Bu duygudan mümkün olan en kısa sürede kurtulunmalıdır. Toplumsal mücadelede, her sorun kendi çözümünü içinde taşır. Hiçbir koşul çaresizlik yaratamaz. İçine düşülen durumun çaresi vardır ve bu çare, bugünden başlatılacak çalışmanın içinde saklıdır.
Siyasi Değil, Ulusal
Türkiye bugün, rejim değişikliğini içeren bir sorunla karşı karşıyadır. Bu sorun, siyasi değil ulusaldır. Grup ve parti gözetmeden ulusun tümünü ilgilendirmektedir. Bu nedenle çözüm, partilerüstü bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Partileri de içeren partilerüstü bir anlayışı.
HAYIR çalışmaları, çok değişik kesimlerin katılımıyla gerçekleşen ve kendiliğinden oluşan demokratik bir cephe hareketidir. Partili ve partisizlerin oluşturduğu ve çok değişik düşünceden insanların katıldığı bir girişimdir. Hiçbir parti, yüzde 49 (kuşkusuz daha fazla) adına düşünce geliştirmemeli, onun adına hareket etmeğe kalkışmamalıdır.
Referandum çalışmalarında, ülkenin her yöresinde, kendiliğinden harekete geçen demokratik atılım, düzenli ve bilinçli bir çalışmayla birleştirilmeli, kişi ve gruplar birbiriyle buluşturulmalıdır. Meşru ve yasal olan bu buluşma, halka bilgi götürmeyi temel alarak, sabırlı ve özverili bir çalışma ortaya koymalıdır. Ön uygulamaları, referandum öncesinde başlatılan ve umulanın ötesinde başarı sağlayan bu çalışma, ara vermeden sürdürülmelidir.
Halka Ulaşmak
Halka ulaşmanın yol ve yöntemi denenmiş, birçok şey öğrenilmiştir. Yıllarca yanına gidilmeyen halkla tanışılmıştır. Bu uğraşın yarattığı ve yaratacağı büyük güç görülmüştür.
Kitle içinde yapılan çalışmalarda; halk, bilgi getirene ilgi ve sevgi göstermiştir. Her görüşten insanımız, çıkar gözetmeden kendisine dostlukla gelen herkese; değer vermiş, onu dinlemiş, soru sorup görüşünü açıklamıştır. Halk bilgi açlığı içindedir. Bilgiden yoksun bırakılmış, gerçekleri göremez hale getirilmiştir. Ülkenin, halka bilgi götürecek aydınlara ihtiyacı vardır.
Ülkenin geleceğinden kaygı duyan herkes, bulunduğu bölgede, yüz yüze görüşerek halka gitmelidir. Halkla kurulacak ilişkilerin, ulusun esenliği için yeni ufuklar ve düşünülmeyen olanaklar yaratacağı görülecektir. Referandumda HAYIR çalışması yapan gönüllüler ordusundan, geleceğin halk öncüleri çıkmaktadır. Öncüler, çalıştıkça yetkinleşecek, yetkinleştikçe daha geniş kitlelere ulaşacaktır. Ülkeyi kurtuluşa götürecek yolu, hiçbir zaman gelmeyecek olan bir kurtarıcı değil, öncülerin harekete geçireceği halkın kendi gücü açacaktır.
Birşeyler Yapmak
Yurtseverler, ülkenin içinde bulunduğu durumu ve geleceği görmüştür. Tarih onlara, altından kalkmaları gereken bir sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluk, bilince çıkarılarak yüklenilmelidir. Herkesin, doğal olarak kişisel sorunları vardır. Bu sorunlardan, elverdiği oranda sıyrılarak gelecek için birşeyler yapılması gerekir. Bunun en kolay yolu, çevresindeki insanlarla ilişki kurmak, onlarla dost olmaktır. Bu herkesin yapabileceği güç olmayan bir iştir. Ancak, ulusal birlik açısından kazanımı yüksektir. Halka bilgi götürmek, onunla kalıcı bağlar kurmak, yaşamın parçası haline getirilebilinir. Bunun, insana erinç veren ve zor olmayan bir iş olduğu HAYIR çalışmalarında denenerek görüldü.
Yılgınlığa, kabuğuna çekilmeye izin verilmemelidir. Yaşam, içinde barındırdığı ve bize sunduğu açık ya da örtülü olanaklarla sonsuz bir süreç. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Durağanlık, teslimiyet ve pes etmek; yaşamın kurallarına ters. En olumsuz koşulun bile bir çıkış yolu vardır.
Cumhurbaşkanı Seçmek
İki yıl sonra (erken seçim yapılmazsa) tek egemen hale gelecek olan cumhurbaşkanı seçimi yapılacaktır. Türkiye’de HAYIR oyu veren yurtseverler olarak, halkın çoğunluğunun desteğini aldığımızı gördük. Toparlayıcı, dürüst, liyakat sahibi millici bir aday çıkarılabilinir. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak; EVET’çilerin peşine düştüğü güç tersine çevrilebilir. Bu güç, Cumhuriyet ilkelerine dönmek yani tam bağısızlık ve ulusal egemenliği yeniden elde etmek için kullanılabilinir.
Referandumda HAYIR oyu veren kesimi temsil edecek bir Cumhurbaşkanı adayı olacaksa, bu aday kesinlikle partili olmamalıdır. Partilerin tümünün, halk gözündeki saygınlıklarının azaldığını gördük. Kitle çalışmalarımızda, herhangi bir partiden olmadığımızı söylediğimizde bize ilgi ve sevgi gösterdiler. Buna ek olarak, hiçbir partinin gücü yüzde elliye ulaşmak için yeterli değildir. Bunu başarmak için, partilerin de onayını alan ve HAYIR’cı cephenin destekleyeceği partilerüstü bir ortak adayın çıkarılması gerekir. Bu davranış, “partili cumhurbaşkanına” şiddetle kaşı çıkan HAYIR’cıların tutarlılığını gösterecektir.
CHP başta olmak üzere, MHP muhalifleri, Saadet Partisi ve başka partiler; demokratik örgütler, yurtsever gruplar ve rejim değişikliğini istemeyenler; referandumda yüzde 50’yi aşmayı başarmıştır. Bu başarı, cumhurbaşkanı seçiminde de gösterilebilinir. Yaşanan yasa ihlali, yalnızca HAYIR’cı kesimi değil toplumun büyük bölümünü rahatsız etmiştir. Bu nedenle muhafazakar kesimden de oy alabilecek bir aday, yüzde 50’yi aşacaktır. Dürüstlüğü, milliliği ve yıpranmamışlığıyla, Cumhuriyet’e ve demokrasiye sahip çıkan, güvenilir bir kişi bulunup aday gösterilmelidir.
Karamsarlık umuda, üzüntü kararlılığa, edilgenlik etkenliğe dönüştürerek; çalışmaya bugünden başlanmalıdır. Yurtseverleri bir araya getirecek bu çalışma, gelecekteki gönençli günlerin hazırlayıcısı olacaktır. Güçlerin birleştirilerek birliğin sağlanması ve alınmış olan halk desteğinin genişletilmesi, seçim hilelerini ve yasa tanımazlığı önleyecektir.
Ülkenin, aydınlarına gerçek anlamda ihtiyacı vardır ve aydınlar artık sessiz değildir. Doğru yolu bularak halka ulaşmayı öğrenmişlerdir. Çalışmanın verdiği özgüvene kavuşmuşlar ve gerçekleri halka anlatmaya başlamışlardır. Haklıdırlar, bu nedenle kazanacaklardır.
Metin AYDOĞAN, 9 Mayıs 2017