REFERANDUMDA ‘EVET’ ÇIKARSA TÜRKİYE BÖLÜNÜR
Özerklik planının son etabı için geri sayıma geçildi!
İşte Ankara’yı sarsan senaryo: AKP-BDP-PKK işbirliği, sandıktan çıkacak sonuca göre ‘açılım’ın finaline hazırlanıyor. Bölgeye BM Barış Gücü getirilmesi için düğmeye basıldı.
Bahçeli, defalarca uyarmıştı
MHP Genel Başkanı’nın ’yıkım projesi’dediği açılımda sona gelindi. AKP’nin elini güçlendirmek için BDP’nin ’boykot’ve Kandil’in de ’ateşkes’desteği sağlaması, başkentte ’hazmettirme sürecinin sonuna gelindiği ve özerklik için fiilen düğmeye basılacağı’iddialarını alevlendirdi.
Terör örgütü, BM yolunda!
Sİnsİ planın ayrıntıları, PKK’nın “Güneydoğu’ya BM Gücü” başvurusuyla ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın NATO formülü ardından yaşanan gelişmeyle bölgede BM Barış Gücü’nün görev yapmasının önü açılacak. Bu da ülkenin yakın gelecekte parçalanması anlamı taşıyor.
Bağış’tan ağır hakaretler...
Öte yandan referandumda istediğini alabilmek için her yolu deneyen AKP’nin gerginliği, Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın açıklamalarında hakarete dönüştü: Anayasa paketine hayır diyenin ya aklından bir zoru vardır ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır!
AKP’li Bağış’tan ‘ağır’ hakaret
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, referandumda “evet” oyu verilmesini isterken haddini aşarak, hayır oyu atacak vatandaşları aşağıladı. Milliyet gazetesinin haberine göre, AKP Beşiktaş İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen iftar yemeğine katılan Bağış, yaptığı konuşmada, vatandaşlardan refarandumda “evet” oyu atmalarını istedi. Devlet Bakanı Egemen Bağış, paketin içeriğinin iyi bilinmesi gerektiğini belirterek, “Paketin içeriği okumadan evet demeyin. Ama bu paketin içeriğini okuduktan sonra, ülkeye neler kazandıracağını gördükten sonra buna hayır diyenin ya aklında bir zoru vardır, ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır” dedi.
Hayırcıların tuzu kuruymuş
Pakete kimlerin hayır dediğine bakıldığında neden evet denmesi gerektiğinin anlaşılacağını kaydeden Devlet Bakanı Bağış, hayır diyenlerin tuzu kuru olanlar ve milletten kopmuşlar olduğunu savundu. Bağış, pakete evet diyenlerin de bu millete hizmet edenler olduğunu belirtti. Bağış, sandıktan umudu olmayan muhalefetin umudu mahkeme kapılarında aradığını, bu zihniyetin de ebedi muhalefete mahkum edildiğini kaydetti. Devlet Bakanı Egemen Bağış, ‘Hayır’ oyu vereceklerin aklından zoru olduğunu savundu.
Erdoğan işi ırkçılığa döktü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te düzenlenen mitingte konuştu. Erdoğan, yine muhalefeti hedef alarak, 12 Eylülde AKP, CHP, MHP, BDP, diğer partilerin oylanmayacağını, Anayasa’da yapılan 26 maddelik değişikliğin oylanacağını söyledi. Erdoğan, “Onlar gittikleri her yerde iftira atıyorlar, biz gerçekleri konuşuyoruz. Onlar gittikleri her yerde milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar, biz doğruları anlatıyoruz. Onlar, milletimizden hicap etmiyorlar, utanmıyorlar, hakaretler yağdırıyor, küfürnameler diziyorlar, biz yapıcı bir üslupla, nezih bir üslupla, gönül diliyle konuşuyoruz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: “Tutturmuşlar ’Başbakanın boyu ne kadar?’. Yahu bu sorulur mu Başbakana? Ama çok merak ettin, söyleyeyim; 1,85. Tepe tepe kullan. Peki benim boyuma yetişemezsen halin ne olacak? Ben buradan muhaliflere sesleniyorum; önemli olan boy değil, önemli olan soy, soy...” Erdoğan’ın bu açıklamalarına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan cevap gecikmedi. Kılıçdaroğlu, Sinop’ta düzenlenen mitingte, siyasette bir üslup olduğunu ve bunu hiç bir zaman bozmadığını anlattı.
Gel benim kafatasımı da ölç
Başbakan Erdoğan’ın üslubunu eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Recep Bey önce anamızı ağzına aldı. Sonra babamızı ağzına aldı. Bugün Gaziantep’te benim soyumu sorguluyor” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Ne annemden, ne babamdan, ne soyumdan hiç utanmadım. Hepsiyle onur duydum. Ama Recep Bey’e tavsiyem var: Devlet senin emrinde benim soyumu öğrenmek istiyorsan, İstanbul Müftülüğüne başvurursun. Orada tutulan defterlere bakarsın benim soyumu öğrenirsin. Ama çok merak ediyorsan; eğer sen insanların soyuyla uğraşıyorsan eline bir tane pergel, cetvel al. Gel benim kafatasımı da ölç. Buna da benim itirazım olmaz.”
Türkiye’yi ‘bölme’nin adı ‘barış projesi’ oldu
İktidara geldiği 2002’den bu yana Türkiye’yi parçalamak isteyen odaklara kapılarını açan AKP iktidarının hazırladığı altyapıdan cesaret alan PKK, sözde ateşkesin ardından “özerklik” kapmak için harekete geçti.
Haber :Sümeyra YILMAZ
Terör örgütü PKK’nın “sözde” ateşkes ilanının ardından Ankara’nın gündemine korkunç bir senaryo düştü. “Referandumda ’evet’ çıkarsa Türkiye bölünecek” ifadelerinin dile getirildiği kulislerde, “AKP iktidarının 8 yıldır çıkardığı kanunlarla eyalet sisteminin önününü açtığı ve bölünmenin altyapısını hazırladığı” konuşuluyor. PKK’nın sözde ateşkes ilan etmesiyle ortaya çıkan sinsi plana göre; “akan kanın geçici olarak durmasıyla terörün bittiği görüntüsü verilecek, referandumda evet oyu çıkması sağlanacak. Daha sonra da Türkiye’yi bölme planı devreye sokulacak. Daha şimdiden Güneydoğu’ya BM askeri getirme hesapları yapılan sinsi planın ayrıntıları yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Taraf gazetesi, sözde ateşkesle hedefin ne olduğunu ilan etti. Habere göre, sözde ateşkesin ardından, BM devreye sokulacak. Bölgede BM Barış Gücü’nün görev yapmasının önü açılacak. Bu da ülkenin yakın gelecekte parçalanması anlamı taşıyor.
Teröristle pazarlık olmaz
PKK terör örgütünün ateşkes ilan ettiği yönündeki propagandalar ve bu sürecin ”barış süreci“ne dönüşmesi için siyasi temsilcilerin, devletin bu süreci desteklediği yönündeki yorumlara sert tepkiler geldi. Stratejistler ”barış süreci“ olarak tanımlanan sürecin PKK terör örgütünün taleplerinin yerine getirilmesi yani ülkenin parçalanması olduğunu ifade ederek ”Teröristle barış imzalanmaz, pazarlık yapılmaz“ diye konuştu.
Ateşkes tesadüf değil
TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan, son dönemde ”ateşkes, barış süreci“ ifadeleriyle tartışmaya açılan konuların ülkeyi bölünmeye ve parçalamaya götüren adımlar olduğunu ifade ederek, ”Demokratik özerklik diye ortaya atılan ve aslında Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir sürecin sıradaki adımlarıdır bunlar“ dedi. Oğan, terör örgütünün referandum öncesinde bu ateşkesi ilan etmesinin de tesadüf olmadığının altını çizerek, ”Terörün tırmandığı, şehit sayısının her geçen gün artması insanların üzerinde olumsuz etki bırakıyordu ve Hayır oylarının artmasına sebep oluyordu“ dedi.
Milleti alıştırıyorlar
Ateşkes’in ve ardından yaşananların açıkça PKK terör örgütünün muhatap alındığının ve pazarlık sürecinin somut göstergesi olduğunu söyleyen Stratejist Ali Kulebi de, ”Parçalanma noktasına ağır ağır getiriliyoruz. Alıştırılıyoruz. “Ateşkes ne demektir? Terör örgütü ile barış olur mu? İnsan dehşete düşüyor” ifadesini kullandı. PKK’lı teröristlerin Kandil’deki inlerinden gelerek düzenlediği saldırıların halk arasında yarattığı büyük öfkenin referandumda “hayır”a dönüşeceğinden endişe eden AKP’lilerin “bebek katili”yle anlaşarak “sözde” ateşkesi sağladığı öne sürülüyor.
Öcalan referandumu bekliyor!
Teriristbaşı yine avukatlarının aracılığıyla açıklamalarda bulundu. Abdullah Öcalan, sözde ateşkesle ilgili olarak, “Bana kalsa 35 gün de yeter, referanduma kadar sürmesi kafiydi, yani 13-14 Eylül’e kadar yeterdi” dedi. Teriristbaşı, “Önemli olan bu sürecin iyi değerlendirilmesidir. Bu süreçte tüm kesimler her zamankinden çok çalışmalıdır. Öyle rehavete kapılıp bu sorun zaten zamanla kendiliğinden çözülür diye düşünülürse, bu çok büyük bir hata olur. Çünkü bu süreç hem büyük bir barışın vesilesi olabilir, demokratik çözüm doğurabilir; hem de tam tersi, istemediğimiz, çok büyük ölçüde bir savaş da gelişebilir. Ben gerçekten tedirgin oluyorum. Ergenekonvari savaş lobileri tekrar devreye girebilir” diye konuştu. Öcalan bu süreçte oyalamayı kabul etmeyeceklerini belirtrek, “Referanduma kadar bekleyeceğiz ve hükümetin tavrına bakacağız. Bu eylemsizlik süreci AKP’nin ne kadar samimi olup-olmadığını açığa çıkaracak. Eylemsizliğe karşı ordunun tavrı da belli olacak. Bu sürenin sonuna doğru gelişmeleri izleyip yeni bir değerlendirme yapacağım. Bundan sonra oyalama kabul etmeyeceğiz” dedi.
Tavır almalıyız
Öcalan şunları söyledi: “Anayasa değişikliğiyle ilgili bu düzenlemeler AKP’nin kendi hegemonyasını kurabilme ihtimalinin önünü açıyor. Bunu görüp bu tuzağa da düşmemek gerekiyor. Halkımız da son güne kadar tartışsın, gözlem yapsın. Buna göre kendi kararlarını versin, eğilimlerini olgunlaştırsın. Biz biliyoruz ki, ’evet’ diyen taraf islamcı milliyetçi kesimdir. Ama karşılarındakiler de ulusalcı milliyetçilerdir. Ama biz bu demokratik gelişmelere göre demokratik bir tavır almalıyız.”
Başbakan NATO’dan yardım istemişti
Başbakan Erdoğan, Haziran’da G-20 zirvesi için gittiği Kanada’dan NATO’ya çağrıda bulunmuştu. Erdoğan, “Bağdat’ın Irak’ın kuzeyinde görevini yerine getirmesi lazım veya yerel yönetimin görevini yerine getirmesi lazım. Bizler de NATO ülkesi olarak aynı zamanda Afganistan’daki birlikteliğimiz neyse bu birlikteliklerimizi de farklı yerlerde de kararlılıkla sürdürmemiz lazım. Hele hele bu bölgede dayanışmamız çok daha farklı bir önem ifade ediyor ve üçlü mekanizma bütün bunlara dayalı olarak atılmış adımlardır. Bunun gereğini de arkadaşlarımız şu anda çalışıyor, yerine getireceğiz” diye konuşmuştu.
İmralı’dan PKK’yı çok daha iyi yönetiyor
AKP hükümetinin sınır tanımaz politikaları ülkede derin yaralar açmaya devam ederken, bölücübaşına gösterilen müsamaha şehit yakınlarının canını acıtıyor. Açılım adı altında AB’nin emirlerini yerine getirmek üzere rotası olmayan bir gemiye binen hükümetin son icraatı büyük tepki çekti. CHP’li Arıtman, bölücübaşının sözde ateşkes emrini iletmek üzere avukatlarına gemi tahsis edildiğini söylerken, CHP’li İnce ise Öcalan’ın terör örgütünü Kandil’den daha çok iyi yönettiğinin altını çizdi.
Teslim olmalılar
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce bölücübaşı Öcalan’ın hapishaneden terör örgütünü Kandil’den daha iyi yönettiğinin altını çizerek, hükümetin kararlılık sergileyemediğini söyledi. İnce şunları söyledi: “Öcalan, Kandil’de olsa herhalde PKK’yı bu kadar rahat yönetemezdi. Terör örgütünü muhatap alarak onunla görüşmek devletin işi olmamalı. PKK’nın silah bırakıp derhal teslim olması lazım. Her konuda olduğu gibi terörle mücadele konusunda hükümet ne yazık ki bir kararlılık sergileyemedi. Kararlı olmadıkları gibi ne yaptıklarını da bilmiyorlar.”
Avukatlara gemi tahsisatı
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman da bölücübaşının sözde ateşkes talimatının kamuoyuna duyurulması için elinden gelen gayreti gösteren ve avukatlarına gemi tahsis eden AKP hükümetine büyük tepki gösterdi. “Bunlar Türk milletini derinden yaralamaktadır. Tekne arızalanıyor. Avukatlar gidemiyor. Onun üzerine hükümet motor kiralayıp avukatları İmralı’ya taşıyor. Geminin ücretini kim ödüyor? PKK ile hükümet birlikte hareket etmektedir. PKK ile mücadele etmiş Türk subayı Levent Ersöz’ün video konferansla ifadesi alınıyor ve 15 bin TL tahakkuk ettiriliyor. Bu çifte standart milletin yüreklerini sızlatmaktadır.”
Beyin kusmuğu
Halkın devlete ve hukuka güveninin kaybolduğunun altını çizen Arıtman, Türk milletinin artık bölücübaşının beyin kusmuklarını dinlemek istemediğini söyleyerek“AKP, PKK ile işbirliği içinde bu ülkenin bölünmesine ve parçalanmasına çalışmaktadır” şeklinde konuştu.
YENİÇAĞ, 16 Ağustos 2010