Referandumda Sandığa Gidecek Olanlara Duyurudur!
Demokratik bir ülkedeyiz, kimseye “evet” ya da “hayır” diyeceksiniz şeklinde bir nasihatimiz olamaz, herkesin aklı var, fikri var. Yine de karar vermeden önce sesimi işitirseniz, belki çocuklarımıza faydası olur, bize değil.
Açılım süreci ile Erdoğan Siyaseti, ülkemizi kardeş kavgasının eşiğine getirmiştir, çıkan olayları görüyorsunuz, bu süreç nereye kadar gider?
Habur olayı ile Erdoğan Siyaseti, teröristle halkı buluşturmuştur, terörist halkın temsilcisi konumuna gelmiş ve bir halk hareketine hazırlanmaktadır, hepsini görüyorsunuz haberlerde, bu iş nereye kadar gider?
Vatanımızın bölünmez bütünlüğü ile çocuklarımızın geleceği fiilen tehlikeye düşmüştür, görmüyor musunuz, içiniz rahat mı, buna nereye kadar seyirci kalacaksınız?
Sandığa Anayasa değişikleri için gitmeyin, çünkü vatan olmaz ise Anayasa da olmaz!
Sandığa Anayasa değişikliğini oylamak için gitmeyin, çünkü bir ve bütün millet olmaz ise vatan olmaz, millet ve vatan söz konusu ise Anayasa nedir ki?
Her zaman Anayasa yaparız, hem de en iyisinden, yeter ki birliğimiz korunsun!
Bence, şu siyasi partilerimizi bir kenara bırakıp, vatan için gidelim sandığa ve bu kötü gidişatı durduralım.
Nasıl durduracağız?
Bizi kardeş kavgasına sürükleyen bu süreci durdurabilmek için, bu siyaseti değiştirmek şarttır. Bu siyaseti değiştirmek için de, erken genel seçime gitmemiz şarttır. Bu referandum da, sandıktan çıkacak “Hayır” oyu, erken seçime yol açacak ve halkımız, bu siyaseti değiştirmek için bir fırsat yakalamış olacaktır. Referandumda erken seçim kapısını aralamaz isek ne olur?
Ne olacağını görmek istiyorsanız, yeniden televizyon karşısına geçip, Hakkari, Yüksekova, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi Doğu ve Güneydoğu’da çıkan olaylara bir bakın.
Teröristlerin ölüsü için, PKK’nın yaptığına ve halkımıza yaptırdığına bir bakın, geleceği göreceksiniz.
Buna “dur” demek elimizde, yeter ki sandığa siyasi partiler için değil, vatanımızın birliği ve bütünlüğü için gidelim ve onun için oy kullanalım.
Başbuğ ne dedi; sözün bittiği yerdeyiz!
10 Temmuz 2010 / Erdal SARIZEYBEK