REJİM TEHLİKESİ
Politik rejimlerin temelini ‘iktidar’ın ‘niteliği’ belirliyor.
Bu ‘nitelik’, veri ‘kurumsal çerçeve’ içinde ‘seçilmiș’lerin ‘nitelikleri’ olduğu kadar, yönetim sūresince ‘kurumlar’daki nitelik değișimini de içermektedir.
Bu bağlamda ‘otoriter’, ‘totaliter’ ya da ‘liberal’ niteliklerden birinden diğerine doğru bir ‘yönelim’, bir ‘kayıș’ ya da ‘geçiș’ sözkonusu olabilir.
Ne var ki bu ‘kurumsal çerçeve’nin ‘devlet dūzeyi’nde mi, ‘ekonomi dūzeyi’nde mi yoksa ‘toplum dūzeyi’nde mi olduğuna da ayrıca bakmak gerekmektedir.
Çūnkū ‘Devlet’ ve ‘Toplum’, henūz Tūrkçede tam karșılığı olmayan ‘toplumsal formasyon’ kavramının, deyim yerinde ise biri ‘alt’ diğeri ‘ūst’ olmak ūzere iki ‘yapı’sını olușturmaktadırlar.
‘Devlet-ulus’ kavramı da, bu bağlamda, bir ‘būtūn’lūğū dile getirmek için kullanılmaktadır.
Eğer bir ‘sistem’den sözedilecekse, ‘Devlet-ulus’ sistemi, onun politik rejimi, ekonomik yapısı ve toplumsal örgūtlenmesini de içermelidir.
Bu kuramsal veriler ıșığında, Tūrkiye’de bir ‘politik rejim’ değișikliğinden sözedilebilir mi?
Altyapısından bașlanacak olursa, Tūrkiye’de ‘ulusal būtūnlūk’te bir ‘değișiklik’ var mıdır yok mudur?
‘Etnik bölūnme’ mi yoktur, yoksa ‘dinsel/mezhepsel ayrıșma mı’?
Toplumda, futbol taraftarlığı gibi ‘taraf tutma’, bir ‘yığınsallașma’ ve giderek bir ‘kitleselleșme’ var mıdır yok mudur?
Buna paralel olarak, politik dūzeyde bir ‘yanlıș bilinç’lenme..
Bir ‘yozlașma’ ve ‘soysuzlașma’..
Var mıdır yok mudur?
Ekonomik dūzeyde, kentte ‘yoksullașma’ ve köyde ‘mūlksūzleșme’ var mıdır yok mudur?
Eğitim dūzleminde, bu kez dūzlem denilebilir, bilim ve akıldan uzaklașma..
Genel bir dinselcilik ve sahte bir dincilik var mıdır yok mudur?
Eh bu ‘rejim’in değiștirilmesinden ‘korkulacak’ bir yeri kalmıș mıdır?
Parlamentarizmden ‘bașkanık rejimi’ne geçilecekmiș..
Parlamento sanki parlamentarizmin kurallarına göre seçilmiș de..
Parlamenterler sanki ‘parlamenter’ imișler de, ‘parlamenter niteliklerine’ toz konacakmıș.
‘Devlet-Ulus’u yıkmak için geliyoruz diyen ‘parlamenter’ler ‘bașkanlık’ için aday olmamıșlar da, ‘rejim değișiyor’ diye korkmaya bașlamıșız.
Deveye sormușlar, değil mi ama?
Pekiyi ‘çözūm nedir’ denilebilir.
Çözūm ‘radikalizm’dedir, ‘köktencilik’te..
Ne Dr Recep, ne Dr Ekmelleddin ve ne de bir bașkası..
‘Cumhuriyet’imizin ‘kurucu felsefesi’ ve ‘ilkeleri’ni yeniden yașama geçirmektedir.
Yirmibirinci yūzyılda, 1920-30’ların ‘Devlet-ulus’unu, çağın gereklerini de dikkate alarak, çağdaș ‘Ulusal Devlet’e dönūștūrmek..
Kuramsal dūzeyde, hala ‘ulus-devlet’ diyen dūșūnūrlerin, ‘devlet-ulus’ ile ‘ulusal devlet’ arasındaki ayırım ūzerinde yeniden dūșūnmelerini öneririm.
Herhangi bir kitap ya da ‘ansiklopedi’ önerecek değilim.
Kendi ‘kavramsal dūnya’larına bir baksınlar.
Yeniden ‘kavramsallaștırma’yı bir denesinler derim.
Tūrkiye Cumhuriyeti Devleti, 21 yūzyılda yeniden doğacaksa, bu önce, onu kuracak gūçlerin, onu ‘kendi kafaları’ içinde yeniden kurmalarından geçer.
Dr Recep ya da Dr Ekmeleddin bu değișiklikte bir ‘nokta’ bile değildir.
Ha kel Hasan ha Hasan kel!
Kaldı ki Dr Recep’in seçilmesi, sūreci hızlandıran bir ‘rol’ oynayacaktır.
‘Rejim değișikliği’ falan derken, sistemimiz de değișecek; Devlet-ulustan ulusal devlete daha bir hızla geçilecektir.
Habip Hamza Erdem