REJİMİN ADI
“Yeni rejimin adını merak ediyorum.
Hani ‘İkinci Cumhuriyet’ olsa, 1960’ta da denenmiști mi ne, tutmamıștı.
Dahası sahte cumhuriyetçilerin ‘İkinci Cumhuriyet’ deyimleri var, onunla karıștırılabilir.(*)
Üçüncü desek, bu kez dördüncü ve beșinciler kuyruğa girer.
Doğrusu bu yeni ad için kafa yormuyor değilim.
Siz Alaca Karanlık’çıların yaptıklarına bir ad aradığımı mı sandınız.
Hayır hayır, bunlar gidici. Uygulamaları da ‘Ilımlı İslam fașizmi’dir, tarihe böyle geçecek.
Bundan zerre kadar kușkum yok.
Bakınız ‘eski Bașbakan’, ‘eski bilmem ne’ gibi adlar da kalmayacak.
Bunların yaptıkları ne varsa kendileri ile birlikte yıkılıp gidecek.
Șu ağustos sıcağında yapılan toplantılara, yazılan yazı, edilen sözlere bakınız.
Bir havanda su dövmek ki benzeri yok.
Dünya benzersiz bir bunalım içinde içinde kıvranırken, Türkiye bir borç batağında debelenmekte.
İșçi, köylü, memur; kısası tüm emekçiler sözcüğün tam anlamıyla ‘yașam mücadelesi’ vermekte; yarınlarını düșünmekteler.
Hiçbir güvenceleri yok.
Okumaları yok ki, yazmaları da ola. İșleri güçleri, televizyonlardaki ‘bayan sunuculara’ bakmak.
Bu güzel kızlar da, nereden almıșlar o bilgiyi o deneyimi bilemem.
Masalarına konuk ettikleri ‘yorumcu’larla bir bilgi yarıșması içindeler.
Gerçi ‘yorumcu’ların bilgileri de ‘o güzel kızlar’ınkinden fazla değil ki.
‘Yönetici’lerin çoğu zaten ‘İmamdan dönme’ hatipler.
Bir dilleri var ki, yakında kesilecek.
Siz bunların, Tanrı için, bir gün sendikacıyı, köylüyü, ișçiyi, memuru televizyona çıkardıklarını gördünüz mü? Ben görmedim.
Siz bunların, Tanrı için, suç ișleyen bir memuru, rüsvet alan bir yöneticiyi, yasayı uygulamayan bir savcıyı, yasayı yanlıș uygulayan bir yargıcı, yasadıșı örgütlerle oynașan bir politikacıyı, bir ‘milletvekili’, bir ‘bakan’, bir ‘bașbakan’ ya da bir ‘cumhurbașkanı’nı televizyona çıkardıklarını gördünüz mü? Ben görmedim.
Televizyon ekranları bunlarla dolu demeyin sakın.
Bunlar ‘sabık’, yani ‘eski’.
Bunların en önde gelenleri T.C. Anayasa’sına muhalefet’ten, anayasayı ‘cebren ve hile’ ile ve ‘desise’ ile ortadan kaldırmakla suçlanıp, Anayasa Mahkemsince ‘mahkûm’ edilmișlerdir.
Bunlar mahkûm.
Bir de ‘mahkûm’ olmaları için gün sayan ‘Doğulu Milletvekilleri’ var.
Bu ekonomik bunalım ortamında, Doğudaki köylülerimize destek verelim, iș ve güç ortamı hazırlayım dediklerini duydunuz mu siz? Ben duymadım.
Ya ne istiyorlarmıș?
Kürtçe türkü söylemek bize yetmiyor, ki söyleyip söymediklerini de bilmiyorum doğrusu; bize yeni bir ‘Nüfus Cüzdanı’ gerek diyorlar.
Barzani dayımız ve Talabani amcamızla cüzdanlarımız aynı olsun!
Ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerince yașam boyu hapse mahkûm olmuș ‘sayın mahkûm’ serbest bırakılsın istiyorlarmıș.
İște tüm bu sanık ve mahkûmlar gündemimize oturmuș bulunmaktalar.
Ve Türkiye Cumhuriyeti yuttașları da, televizyonlardaki ‘güzel kızlar’ ile onların ‘satılık yorumcuları’nı büyülenmiș (hipnotize olmuș) bir biçimde izlemekteler.
Ben de yakında gelecek olan rejimin ‘adı ne olsun’ diye düșünüp duruyorum.
Ha geldi ha gelecek. Ah güzel bir ad bulabilsem..
Çünkü bunlar için güzel bir anti-demokratik rejimimiz olacak!
Özde demokratik... Bütüncül, yani totaliter tam bir demokrasi.”
Ağustos 2009’da yazmıșım bunları.
Oysa onlar da ‘Bașkanlık Rejimi’ kuracağız diye habire çırpınmaktalar.
Hani bir Osman Can’ları vardı ‘ileri-geri’ konușan.
Șimdi de İdris ‘Bal’ları yeni bir ‘rapor’ mu sunmuș ne?
‘Bal-Can rejimi’ kuracaklar demek ki, patlıcan rejimi de denilebilir.
Onların yerleștirmeye çalıștıkları rejimin adı belli oldu demektir.
Bense Türkiye halkının kuracağı yeni ‘rejimin adı’nı merak ediyorum hala..
Habip Hamza Erdem
(*) Türkiye’de ‘Sosyalistlerin Meclisi’ de ‘İkinci Cumhuriyet Düzeni’ diye bir kitap hazırlamakta imiș.