Hınçaklar Talat Paşaya suikast hazırlığındaErmeni Hınçak örgütünün Köstence kongresinde, tüm dünyada ses getirecek bir eylem kararı alındı: Talat Paşa İstanbulda katledilecekti
Genelkurmay Başkanlığının derlediği
Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri adlı bilimsel çalışmanın 3. cildinde Ermenilerin kurduğu Hınçak örgütünün Köstence kongresinde Yeni siyasi ve iktisadi şartlar elde edilene kadar örgüt savaşına hız verilmesinin uygun olacağı yönünde bir karar alındığı belirtiliyor. Bu kararın ardından, Hınçak örgütü tüm dünya kamuoyunda ses getirecek bir eylemin gerçekleştirilmesi için harekete geçecekti.
Planları suya düştü1914 yılı Ekiminde gerçekleştirilmesi planlanan bu terör eylemine ilişkin olarak yapılan operasyon sonucunda ele geçirilenlerin ifadeleri, soruşturma süreci ve yargılanmalarına dair belgeler Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı çalışmada yer alıyor. 1914 yılının Ekim ayında İstanbulda önce İçişleri Bakanı Talat Beye sonra da diğer önde gelen yetkililere suikast planlanır ve eylem hazırlığına girişilir. Eylemciler Rusya ve Mısırdan suikast için İstanbula gelir ancak eylemi gerçekleştiremeden yakalanır. Eylemle ilgili uzak yakın örgüt üyelerinin ifadeleri çok ilginç bilgiler içerir. Eylemin tetikçilerinden Armanak kod adlı Ardaş şunları söylüyor:
Suikastçı kaçamadıMısırdayken bana İstanbulda Talat Beyi vuracaksın dediler. İstanbula geldikten sonra, epey dolaştım, emir bekledim. Harekete geçmeye cesaret edemedim. Karamaz da İstanbula geldi, onunla konuştuk. Sebebi nedir bilmiyorum, işi biraz erteledi. Sonunda, Karamaz yakalandı. O, yakalanınca, biz de kaçacaktık. Silahları, Abrahamla Atinadan aldık. Talat Bey, milletin işlerini bozuyormuş. Hınçakyanların İtilâf ve Hürriyetçilerle birleştiklerini, Şerif Paşanın, Sabah Gülyana bu iş için 3 bin lira verdiğini Mısırdayken duydum.
Meşruiyet fena azdırdıErmeni çetelerin eylemlere nasıl yönlendirildikleri ele geçirilen belgelerde açık ifadelerle yer alırken, Hınçakyan örgütünün tüm şubelerinin Parise bağlı olduğu da dile getiriliyor. Örgütün ileri gelen liderlerinden biri de belgelere geçen ifadesinde bunu doğrularken, kendilerini Meşruiyetin azdırdığını şöyle itiraf ediyor? Ermenilerin Meşrutiyetten önceki durumunu söz konusu etmeyeceğim. Meşrutiyette Ermeniler silah bıraktı. Meşrutiyet, en fazla Ermenilere yaradı. Çünkü ekonomik olarak ilerleme sağladılar.
Ganimet sevdasıBu sözler, Hınçak örgütünün ileri gelenlerinden birisinin ifade tutanaklarına geçti. Bir örgüt yöneticisinin bizzat ortaya koyduğu bu tablo Ermenilerin ekonomik anlamda güçlenirken, silahları bırakmış olmanın pişmanlığını yaşadığını gözler önüne seriyordu. Bunlar, savaştaki Osmanlı Devletini arkadan vurmak ve ganimetten pay almak isteyen Ermeni ileri gelenler ve aydınların ifadeleri. Elbette bu düşünceleri emir telakki eden Ermeni çeteleri de boş durmayacaktı. Onlar da İstanbuldan gelen talimatları hayata geçirmekte bir an bile tereddüt etmediler. Yıllarca bir arada yaşadıkları Türk halkını katletmek için silahlanıp yollara düştü.
Tetikçi cesaret edemediErmeniler, sansasyon yaratmak için Talat Paşaya İstanbulda suikast düzenlemek istedi. Ancak, seçtikleri tetikçi korkak çıkınca, kirli emellerine ulaşamamış suikastçılar yakalanmıştı.
İhanet için en uygun zamanı kolladılar4ÜNCÜ Ordu Komutanlığına gönderilen 5 Mart 1915 tarihli bir yazıda Düşman gemisine firar ederken Adana Dörtyolda yakalanan Agopun ifadesinde, Türkiyede rahat olmadıklarını, bölgelerinde askerin kuvvetinin ve toplarının bulunmadığını, küçük bir kuvvet gelirse kendilerine silahlı olarak katılacaklarını ve Türkleri katledeceklerini, düşman gemilerine bildirmek üzere gönderildiği anlaşılmaktadır deniliyor.
Faaliyetler yoğunlaştıBelgeler, Ermeni çetecilerinin Osmanlının darda kalacağı bir anı kollayarak çok önceden isyan planları yaptığını ortaya koyarken, Hınçakyan Komitesi Kilis Şubesi Başkanı Agop Basmaciyanın 9 Ocak 1913 tarihlinde sözde Ermeni müfrezesine gönderdiği yazıda, Türkiyenin içine düştüğü bugünkü olağanüstü karışık durumdan istifade ederek, faaliyetlerimizi hızlandırmalıyız sözleri dikkati çekiyor.
Çocukları da eğittilerBir başka belgede Ermeniler, Türk ordusu ilerleyemeyecek duruma gelirse, çeteler ordu gerisinde faaliyete geçecek yönünde karar alıyordu. Sivas olayı sonrası mahkemeye çıkarılan Ermenilerin ifadelerine ilişkin diğer belgede ise Taşnak şubelerine, 13 yaşına kadar olan erkeklerin komiteye üye olarak kaydedilip silahlandırılmalarının emir ve tebliğ olunduğunu belirtiliyor.
Kızını boğmaya zorladılarErmeni vahşetininin boyutları insanın kanını donduruyor. Genelkurmay Başkanlığı arşivindeki 1915 tarihli belgeler, Ermeni çetelerin, Van ve çevresinde masum Türklere yaptıkları vahşete tanıklık etmesi açısından önemli bir kaynak vazifesi görüyor. İşte bu belgelerden biri, Özalp Kaymakamı Kemalin imzasını taşıyan 4 Mart 1915 tarihli bir yazı. Belgede, Ermenilerin Vanın Özalp ilçesindeki Sarıköyde yaptıkları katliamda 41 erkeğin süngü ve kurşunla, bazılarının da dövülerek, karnı yarılarak ve kesilerek öldürüldüğü belirtiliyor. Kayıtta, köydeki İsonun kızı Güllünün göğsünün kesildiği, İbonun eşi Silonun kızı Sülninin karnı yarılarak çocuğunun çıkarıldığı ve tandıra atıldığı ve çok sayıda kadına tecavüz edildiği bildiriliyor.
Uzuvları kesildiBelgede, ayrıca Özalp ilçesinin Tepedam köyünde Ermenilerin erkeklerin büyük bölümünü süngü ile katlettikleri, kadınlara ise tecavüz ederek öldürdükleri kaydediliyor. Özalp Kaymakamı Kemalin bölgede yaptığı incelemeleri sonucu hazırladığı 15 Mart 1915 tarihli bir başka belgede ise Sarayın Yamanyurt köyünde Mihanın eşi Fatonun üç çocuğu ile boğazlandığı, Belecekte Hanım Hatunun Antranik adlı çete reisi tarafından tecavüz edildikten sonra beraberinde götürüldüğü, Keçikayası köyünde Hacı Molla Saitin kendi kızını eliyle boğazlaması için zorlandığı ve her teklifte uzuvlarından biri kesilerek şehit edildiği bildiriliyor.
Korkunç vahşetBir başka belgede ise Özalpin Boyaldı köyünde yaşanan insanlık dışı vahşete işaret ediliyor. Söz konusu belgede, Nezu Hatunun tandırda yakılan iki torununun etini babasına ve annesine yedirmek üzere zorlandığı, bunu yapmak istememeleri üzerine öldürüldükleri, Nezu Hatunun ise gördükleri karşısında aklını kaybettiği bildiriliyor. Belgelerde ayrıca Saray ve Esedboyu camilerinin ahıra dönüştürüldüğü, bir çok medrese öğrencilerinin Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandığı kaydediliyor.
YARIN: Soykırımı iftirasının avukatı İngiliz yarbay