Yargısız infazların ilk kurbanı Kemal BeyTehcir sırasındaki Ermeni kayıplarından sorumlu tutulan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, işgal güçleriyle yerli işbirlikçilerinin baskısı sonucu Beyazıt Meydanında asılmıştı.
Tarihler 30 Ekim 1918i gösterdiğinde, Osmanlı Devletinin kaderi de galip devletlerin insafına terk ediliyor, Sultan Vahdettin ve onun hükümeti olan Damat Feritin teslimiyetçi politikası ile bin yıllık Türk yurdu işgal edilmeye başlanıyordu. Damat Ferit hükümeti ülkenin kurtuluşunu, işgal güçlerinin tüm tahriklerine karşı sukûnetle karşılık verilmesinde görüyordu. Mustafa Kemal Paşa ve bazı ordu müfettişlerinin pasifize edilmesine yönelik talimatlar veren hükümet, Harp Canileri olarak niteledikleri eski İttihat ve Terakki ileri gelenleri hakkında da yargılama sürecini başlatıyordu.
Divân-ı Harb kuruluyor8 Ocak 1919 tarihinde hususi Divân-ı Harbler oluşturuldu. Bir süre sonra Hükümet 27 İttihat ve Terakki liderini tevkif ettirdi. İstanbulda İngilizlerin baskısıyla, Ermeni tehciri suçluları aranmaya başlandı. Damat Feritin kurdurduğu; mütareke döneminin en önemli mahkemesi olarak bilinen Nemrut Mustafa Paşa Divân-ı Harbi; Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşayı gıyablarında idama mahkûm etti. Tamamen siyasi bir mahkeme olan bu divanın üyeleri ve başkanı Damat Ferit hükümetine yakın isimlerden oluşmuştu. Nemrut Mustafa Divanı, Ermeni tehcirinin intikamını almak isteyen işgalci devletlerin istek ve arzularına göre oluşturulmuştur. Hatta, İngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Webb, davaların geciktiğini Damat Ferite iletmiş, Damat Ferit de Şimdi güvendiğim yeni bir mahkeme kurdurdum cevabını vermişti.
Vatansever avı başlıyorİstanbulun işgal edildiği Damat Ferit hükümetinin işbaşında bulunduğu bir ortamda, İngilizlerin baskısıyla uygulanan kurban arama siyaseti sonucunda, Türk yöneticiler hakkında iki kez soruşturma açıldı. İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbulda Ermenileri göç ettirmeye zorlama suçu bahane edilerek vatanseverler her yerde aranmaya başlandı. Yargılamalar Ermeni intikam hareketine dönüşmüştü.
Ermeniler bayram ettiDaha sonra Atatürk ve silah arkadaşları hakkında da idam kararı verecek olan Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi; Ermeni yalancı şahitlerin delaletiyle Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Dr. Mehmet Reşit Bey hakkında idam kararı verir. Kemal Bey peşin hükümlü Nemrut Mustafa Paşa başkanlığındaki mahkeme tarafından 8 Kasım 1919da idama mahkûm edilir. Bu, savaş suçlusu aleyhine verilen ilk idam cezasıdır. Kemal Bey, 10 Nisan 1919 akşamı alaca karanlığında Beyazıt Meydanına getirilir. Ve burada Ermenilerin sevinç çığlıkları arasında idam edilir.
İşgal döneminde oluşturan ön yargılı Nemrut Mustafa Paşa Divanı tarafından Beyazıt Meydanında idam edilen Kaymakam Kemal Beye, Ulu Önder Atatürk sahip çıkmıştı. Mustafa Kemalin önerisiyle Meclisten geçen bir yasayla Kemal Bey, milli şehit olarak tarihe geçmişti.
Atatürkün önerisiyle milli şehit ilan edildiBoğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, millî vicdanda unutulmadı. TBMM, 14 Ekim 1922de çıkardığı özel bir kanunla, kendisini milli şehit olarak kabul etti
Vatansever Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, mahkemedeki savunmasında, Siz kurban seçmekle değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa her halde bütün bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak değildir diyordu. Ancak, önyargılı kurulan bu mahkeme, vatansever Kemal Bey hakkında idam kararı vermekte tereddüt etmiyodu. Millet ve memleket uğrunda şehid olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, idamından önce son sözü sorulduğunda halka hitaben şunları söylemişti:
Çocuklarım milletime emanetBen bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum. Allah şahidimdir ki ben kimsenin öldürülmesi için emir vermedim.. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet. Üç çocuğumu milletime emanet ediyorum. Allah vatanıma ve milletime zeval vermesin.
Kemal Beyin idamı Türk milletini derinden yaralamıştı. Anadolu da kendi istiklali için çalışan bir milletin ilk kurbanı olan büyük vatansever Kemal Beyin uğradığı haksızlık milli mücadeleyi de etkilemişti.
Kahramanlara sahip çıktıkTehcir iddiaları ile hazırlanan düzmece mahkemelere cevap, devletin kurucusu Atatürk ve silah arkadaşlarından gelmişti. Anadoluda bağımsızlık ve istiklal savaşı veren Kemal Bey gibi vatansever bürokratların idam kararı, Mustafa Kemal Atatürk ve TBMM tarafından tanınmaz.
Mülki amirlerin sembolüİdam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Cumhuriyetin Meclisinde Milli Şehit ilan edilir, ailelerine ömür boyu şeref aylığı bağlanır. TBMMnin 14 Ekim 1922de çıkardığı özel bir kanunla, Kemal Bey ilk Milli Şehit ilan edilir ve zor şartlarda görev yapan yerel mülki amirlerin sembolü ve kahramanı olur. Kararın ardından Karamürsel Aşar Memur-u Sabıkı Arif Bey Atatürkü makamında ziyaret eder. Orada vatanın babası iltifatlarıyla karşılanır. Atatürk, milli şehit Kemal Beyin çocuklarını evlat edinmek istediğini söyler. Arif Bey ise, Onlar bana oğlumun vediasıdır. Müsaade edin, bende kalsınlar der. Atatürk de bu isteği kırmaz. Ancak, nafakalarının karşılanması talimatını verir.
Bir grup vatansever, 10 Nisan 2006da, Kemal Bey anısına Beyazıt Meydanına bir anıt dikmişti. Ancak, milli şehide bu vefa çok görülmüş, anıt sökülmüştü.
Telgrafların hepsi sahte çıktıİftiracılar, bugüne kadar soykırımı ispat edecek bir tek belge bile sunamadıkları için, tezlerini kuvvetlendirmenin yolunu Talat Paşaya atfedilen sahte telgraflarda buldu. Ancak bu telgraflar üzerinde yapılan bilimsel incelemelerde, telgraflar üzerinde Osmanlı bürokrasisinin mutad işlem kayıtlarının bulunmadığı, telgrafın gönderildiği iddia edilen valinin o tarihte o vilâyette valilik yapmadığı, her Osmanlı belgesinin en üstünde yer alan besmeleye farklı şekilde yer verildiği ve en önemlisi de Talat Paşanın imzasının sahte olduğu ortaya çıktı. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlunun yaptığı araştırmalar ve Talat Paşanın resmi belgelerle kaleme aldığı anıları, Paşanın Ermenilerin can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla verdiği üstün gayreti ortaya koyması açısından çarpıcıdır. Prof. Halaçoğlu, Talat Paşaya atfedilen telgrafların sahte belgeler olduğunu kanıtlayan birkaç akademisyenden biridir. Şinasi Orel ve Süreyya Yuca tarafından bu belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda belgelerin alındığı söylenen Naim Bey isimli şahsın Halep İskan Dairesinde hiçbir zaman çalışmadığı, belgelerin otantik ve kullanılan kağıtların Osmanlı Devletinin yazışmalarda kullandığı kağıt türünde olmadıkları, orijinal nüshalarının Başbakanlık Arşivindeki İçişleri Bakanlığı belgeleri arasında bulunmadığı gibi çok sayıda somut delillere rastlanmıştır.
YARIN: İşgalciler Ermenilere devlet kurduracaktı