Çetelere eğitimi Ermeni papazlar veriyorduABDli misyonerlerin açtığı okullarda görev yapan papazlar, beyinlerini yıkadığı Ermeni çocukları komitacı olarak yetiştiriyordu
Osmanlıya başkaldıran Ermeni çeteler, papazlar tarafından kışkırtılmıştı. Ermenilerin Vandan sonra en çok önem verdikleri bölge Bitlis ve çevresiydi. Teşkilat, tertibat ve lider bakımından en becerikli adamlarını, piskoposlarını buraya tayin ettiren Ermeniler, Meşrutiyetin ilânından önce ve sonra patrikhanenin bölgeye gönderdiği en seçkin ve gözde papazlar ve piskoposlar ile bir arada çalışma imkanı buldu. 26 Ekim 1895 tarihinde, Bitliste yaşayan Ermeniler, başta papazlar olmak üzere, Diyarbakır, Erzurum ve Van komitecileri tarafından isyan ve ihtilale kışkırtıldı. Devlet arşivlerinde Saadettin Paşa ve İbrahim Cemal Efendinin hazırladığı raporlar, Bitlisteki isyan hareketinde, Amerikan Kolejinin tahrik ve teşviğine dikkat çekiyor.
Düşman nesiller yetiştiBitlisten ABDde yerleşen Ermenilerin açtığı Bitlis Koleji, Amerikalı bir misyonerin idaresindeydi. Kolejde yatılı okuyan Ermeni çocuklarının beyinleri, Osmanlı aleyhine isyan ve ihtilal düşünceleriyle yıkanıyor, Ermenilerin bağımsızlık hayali üzerinden Türk milletine düşman nesiller yetiştiriliyordu. Misyoner George ile papazlar, Ermenilerin ileri gelenlerine, onlar da Ermeni halkına Hınçak Komitesinin programını telkin ederek ayaklanma düşüncesini zihinlere yerleştirdikten sonra fedai kaydına başlamışlardı. Bundan sonra her taraftan fedailer Bitlise akın etti. Hatta bazı devlet memuru Ermeniler, görevlerinden istifa ederek Bitlise gitti.
Cumada kilise çanıBitlis olaylarının patlak verdiği tarih, cuma gününe denk geliyordu. Camilerde hutbe dinleyen Müslümanlar, Protestan Kolejindeki kilise çanının çalındığını duydu. İlk çan sesinde, Ermeni ileri gelenlerinden bazılarının ortalıktan kaybolması dikkat çekti. Çan, ikinci kez çalındığında Bitlisteki tüm Ermeniler dükkanlarını kapatarak bazı yerlerde yangınlar çıkarmaya başladılar. Silahlanan Ermeniler, camiye doğru ilerliyorlardı. Müslüman Türk kadınları, bu durumu camideki erkeklere bildirmek için çocuklarını gönderdi.
Kilise çanı üçüncü kez çaldığında Müslümanlar, hutbenin bitmesini beklemeden dışarıya fırladı. Ermenileri kapı önünde silahlı ve hücuma hazır gördüler ve çatışma başladı. Ayaklanma iki saat sürdü. Devletin memurları ve askerler asayişi sağladıklarında, 38 Müslüman Türkün katledildiği, 135 kişinin de yaralandığı ortaya çıktı. Olaylar kısa zamanda çevre ilçelere de yayıldı.
Talimatları Rusyadan alıyordu!Osmanlı döneminin Ermeni paşalarından Nubar Paşa, Rusyadan talimat aldığını gizlemiyordu. Türk milleti; Birinci Dünya Savaşında yedi ayrı cephede, küresel ve emperyalist devletlere karşı savaşmak zorunda kalmıştı. Savaşın en çetin cephelerinden birisi de Kafkas Cephesi olarak bilinen Doğu Cephesi ydi. Rusya, Türkiyeyi küçültmek için,
Bulgaristan ve Anadoluda kurmak istediği Ermenistan sayesinde Türkiyeyi çember içine almak ve Rusya için tehdit olabilecek Türk birliğinin önüne geçmek istiyordu. Planı öğrenen Ermeniler, o tarihe kadar Kafkasyada kendilerine sayısız zulüm uygulayan Ruslara karşı ani bir sempati geliştirmeye başladı. Bir kez daha fırsat önlerine çıkmıştı. Anadolunun çeşitli bölgelerinde kurulan Ermeni cemiyetleri; Hınçaklar, Taşnaksutyun ve Ramgavar gibi birlikler, Ermeni Patrikliği ile birleştiler ve Nubar Paşanın başkanlığı altında bir heyet kurdular. Nubar Paşa, İstanbulda Rus Hükümeti ve elçiliğinden doğrudan talimat aldığını gizleme gereği bile duymuyordu.
Kazım Karabekirin Ermeni vahşetini belgeleyen telgrafıGenelkurmay Başkanlığının internet sitesinde de yer alan Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri kitabında, Ermeni çetelerin mezalimi belgelerle tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. Genelkurmay tarafından bilim dünyasına hediye edilen bu eserde, Ermeni yalanları çürütülürken, o dönemde yaşanan olaylar objektif bir dille anlatılıyor. Belgelerde, vahşetin ulaştığı korkutucu boyut, herkesin yüreğini ürpertiyor.
3 ncü Ordu Kumandanlığına
Ermeni eşkıyâsı Erzincan ve civârındaki irtikâb eyledikleri mezâlime ve yirminci asr-ı medeniyye ile kabil-i telîf olmayan envâ-i hûn-hârlıklarına Aşkaleden Erzurum istikâmetine tard olundukları vakit daha eşnaını yaparak Ekbertosun mezâlimine rahmet okutmuşlardır. Merdiven köyünde kırk beş Aşkalede on yedi Tilkitepesinin iki kilometre cenûbunda harîtada ismi yazılı olmayan Cinis köyünde altı yüz küsûr zükûr ve inâs nüfûsun on üçü müstesnâ olmak üzre mütebâkîsi ihrâk edilmek ve süngülenmek ve hamile kadınları karınları yarılarak çocukları kucaklarına verilmek sûretiyle şehîd edilmiş olduğunu arz eylerim.
2/2/34
1 nci Kafkas Kolordusu Kumandanı
Mîr-alây Kâzım Karabekir Sasondaki kanlı isyanı işte böyle itiraf ettiler1897 yılında, bazı Ermeni komiteleri, Sason ve Muş bölgesine gelerek yerleşmeye başlamışlardı. Bu tarihten 1905 yılına kadar devam eden Ermeni katliamları, bölgede çok kan dökmüş ve isyanlar güçlükle bastırılmıştı. Sason isyanı süresince yaşanan çatışmalar, bizzat Ermeniler tarafından kaleme alınan Antranikin Savaşları adlı eserde şöyle anlatılıyordu: 1904 Nisanında Ermeni isyanları, çarpışmaları, Sason tepelerinden ve Muş Ovasından Vana kadar yayıldı. Konsoloslar aracılık ederek Antranikin (Ermeni lider) uzlaşmasını teklif etti. Taşnaksutyun Bürosu ve Muş Merkez Komitesi temsilcileriyle birlikte kumandanlar toplanıp Antraniki Genel Komutan seçtiler. Düşmandan (Türklerden) 800-1000 kişi öldürüldü. Fedailer 53 tüfek ve 500 mermi ele geçirdiler. Savaş 12 saat sürdü. 16 Nisanda hükümet askerleri İshanzor yolunu tutmuşlardı. Savaş başlayınca Dalorikte bulunan Sempad yetişti. O gün düşmandan (Türklerden) 5 kişi öldürüldü. Apagama ve Gomerde, düşmanlardan (Türklerden) bir çok ölü ve yaralı yere serildi.
Sultan Abdülhamidi öldüreceklerdiTarihler 21 Temmuz 1905i gösterdiğinde, İstanbuldaki Ermeniler bir başka planı hayata geçirmeye çalışacaklardı. Kendi taleplerinin ve bağımsız Ermenistan Devletinin önünde önemli bir engel olarak gördükleri ve bu nedenle de Kızıl Sultan lakabını taktıkları Osmanlı Padişahı Abdülhamid öldürülmeliydi. Taşnaksutyun komitesinden Hristofor Mikaeliyan adlı bir Ermeni, Mikaeliyanın kızı Robina ve bir de Rus Ermenisi, özel olarak yaptırılan bir aracın içine 20 kiloya yakın saatli bomba yerleştirerek Yıldızdaki Hamidiye Camiinin kapısına pusu kurdu. Bomba, Padişah Abdülhamid Hanın Cuma namazından çıkacağı saate ayarlandı. Padişah namazını kıldıktan sonra Şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile sohbete dalınca, bombanın saati dolduğunda tehlikeden uzaktaydı. Ortalık bir anda savaş alanına döndü. 26 kişi öldü, 58 kişi yaralandı.
YARIN:Sarıkamışta askeri sırtından vurdular