Sadece Kemalist Düşüncenin Kalemşörüyüm!
Sevgili Gençler;
Hakkımda büyük bir özenle yazılmış ancak gerçeğe dayanmayan benim “SORGULAMA” olarak nitelendirdiğim, suçlamalarla dolu yazınızı gülümseyerek okudum.
Evet, gülümseyerek okudum… Beni kızdıramadınız. Bir kez daha yineliyorum, beni kızdırmayı başaramadınız, sadece ve sadece gülümsettiniz.
Gülümsedim çünkü bana ideolojik duruşunuz yanlış diyemediniz. Tam bağımsızlık anlayışı, anti-emperyalist duruşu ve Atatürk’ün “ALTI İLKE”sini savunmayı beceremiyorsun hiç diyemediniz. Çocukluğunuzdan kalma bir alışkanlıkla elinize kalemi alıp, kulaktan dolma bilgilerle, bana cevap verdiğinizi zannettiniz. Belki de bu yazıyı gönderdikten sonra, iyi bir iş yaptığını zanneden çocuk kalmış tarafınızla, tıpkı “Büyüklerim bilir” diyen Hakan Şükür‘ün biat anlayışı ile, büyüklerinizden “AFERİN” beklediniz.
Keşke size “DİKTE” ettirildiğine emin olduğum bu yazıdaki bilgilerin gerçekliğini araştırıp öyle yazsaydınız. Hattâ bana sorsaydınız, emin olun hiç yalana sapmadan olayları size aktarırdım.
Sevgili gençler, şunu çok iyi bilmeniz gerekir. Benim savaşım kişilerle ilgili değildir. Ben ADD ile ilgili yazıları yaklaşık iki senedir yazmaktayım. Şimdi sorularınıza tek, tek cevap vereyim.
“İlk Kurşun Gazetesi Yazarı Figen Özen’e Soruyoruz ve İlk Kurşun Gazetesi’ni Bu Yazıyı Yayınlamaya Davet Ediyoruz.
1- Köşesinde ADD hakkında yazılar kaleme alan, İlk Kurşun Gazetesi Yazarı Figen Özen’e soruyoruz, öncelikle Atatürkçü Düşünce Derneği üyeliğinden neden istifa ettiniz? Antalya Şubemizde sürmekte olan disiplin soruşturmanız sonrasında, yaptıklarınızın ADD hukukuna göre dernekten atılmanıza sebep olabileceğini anladınız da ondan mı istifa ettiniz? En azından ADD’den atılmış olmayayım da kendim istifa edeyim diye mi düşündünüz?”
ADD’den istifa ettiğim doğrudur. Ancak size ulaşan bilgi tamamen gerçek dışıdır. ADD Antalya Şubesi’nde hakkımda açılmış tek bir disiplin soruşturması olmadığı gibi, soruşturmaya mahal tek bir olay dahi olmamıştır. Disiplin olayının olmadığını çok iyi bilmeme rağmen ADD Antalya Şb. Bşk.nı Sn. İbrahim Daş’la telefonla görüşerek olayı teyit ettirdim. Ama meraklı olanlara Antalya şubenin telefon numarasını da vereyim. 0242 2443424..
ADD’den istifa etmemin iki nedeni vardır. Birincisi özelime yapılan çirkin söylemlerdir. Benim için şerefim ve onurum son derece önemlidir. İçeriğine girmiyorum. İstifa mektubumda bunların tamamını açıkça ve saygı çerçevesinde ilettim. Haysiyetimi kırıcı bir iftira atan kişi sonra Ö.Ö, benden defalarca özür dilemiştir.
İkinci neden ise Kurultay’da tespit ettiğim tüm çarpıklıkların sonrasında neler getireceğini görmemdir. ADD üyesi olarak yazamayacaklarımı, yazabilmek adına, bilerek ve isteyerek istifa ettim. Hattâ neden istifa ettiğimi soranlara da gülerek şu cevabı verdim. “Yazdığım yazılardan sonra onlar nasılsa beni ihraç edecekler. Hiç olmazsa ben onlara bu fırsatı vermeyeyim.”
Bunun yanı sıra Kurultay esnasında değerli dostum, üstadım ve hocam Sn. Alpaslan Işıklı‘nın listesini desteklediğim ve o liste için çalıştığım nedeniyle uğradığım hakaretler de olayın bir başka tarafı…
Süreç, benim ne derece haklı olduğumu ortaya çıkarmıştır. ADD GYK’sı daha evvelki yazılarımda belirttiğim gibi tevili mümkün olmayan bir çok hatanın altına imzasını atmıştır. Bir şube başkanının Kemalist ve anti-emperyalist yazılarına tahammül edemeyen ve onun hakkında soruşturma açanlar, benim hakkımda nasıl bir karar verirdi ? Bu sorunun cevabını size bırakıyorum.
Müfteri, Arapça bir sözcüktür. İftira atan demektir. Hakkımda bu çirkin yalanı söyleyen kişiye “müfteri” diyebilmeyi çok isterdim. Ancak gerçek müfterilerin hakkımda “Hakaret Davası” açmalarından korkarım. Bu nedenle o kişi hakkında betimleme yapmıyorum.
Sadece o kişi ve/veya kişilere sesleniyorum.
- Ey alaca karanlıkların gölge adamları, eğer bir nebze cesaretiniz varsa ve iddianızı ispat edebilecekseniz çıkın karşıma, aksi halde kendi karanlığınızda gömülün.
2- Üyesi bile olmadığınız ve istifa ederek(!) ayrıldığınız dernek hakkında yazı yazma hakkını kendinizde kalemşorluğunu yaptığınız kişilere dayanarak mı buluyorsunuz?
Ben AKP, BDP, TESEV, UÇAN SÜPÜRGE ve benzeri bir çok kuruluşun ve/veya siyasi partinin de üyesi değilim. Üyesi olmadığım halde bu kuruluşlar hakkında da oldukça sert yazılar yazarım. Onların tümünü eleştirme hakkını kendimde görürüm. Benim her Türk vatandaşı gibi yanlışın karşısında durmak hakkım vardır.
ADD hakkında yazı yazma hakkını asla varlığını inkâr edemeyeceğim çok büyük güçten alıyorum. Ve gururla söylüyorum. Ben o büyük gücün kalemşörlüğünü yapıyorum. Yaşadığım, nefes aldığım müddetçe de savaşım devam edecektir.
Benim arkadamki tek güç Kemalizm’dir sevgili gençler ve Doğacan Başaran...Bağımsızlık İhtilâli’ndeki Kuvvacı güç benim hücrelerime işlemiştir. Ben “Tam İstiklâl”ciyim, anti-emperyalistim ve DEVRİM’ciyim. Elbette CUMHURİYETÇİ, LAİK, MİLLİYETÇİ, DEVLETÇİ ve HALKÇI’yım. Ama benim olmazsa olmazım TAM BAĞIMSIZLIK anlayışıdır.
Benim dayanağım sözde değil özde Kemalist İdeoloji’dir. Bu nedenle bazı büyük yazarların köşesinde yazdığı gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “LOCA”larını kapattığı MASONlar, ROTARYENler, LiONSlar benim için ne Atatürkçü ne de yurtseverdir.
3- İlk Kurşun Gazetesi Yazarı Figen Özen, Atatürkçü Düşünce Derneği’yle ilgili olan yazılarınız bizce size birileri tarafından yazdırılmaktadır. Çünkü İlk Kurşun Gazetesi yöneticilerinin ADD’nin seçimli genel kurulları öncesinde ADD’yi yıpratmak üzere böyle eylemleri olmuştur ve bu durum başta ADD örgütü olmak üzere herkesçe bilinmektedir. Size bu yazıları yazdıranlar, öncelikle katılıp aday oldukları şubelerinin genel kurullarında delege seçilmeyi başarabilsinler de ADD hakkında öyle konuşsunlar.
İlk Kurşun gazetesi bağımsız ve her doğru yazara ve habere yer vermeyi görev bilen bir yönetim anlayışı ile görevini yapmaktadır. Özgür basın ilkesini savunuyor görünenlerin, çok sayıda okuru bulunan İlk Kurşun’a böyle komik bir suçlama yapmalarını sadece onların içinde bulundukları çaresizliğe bağlıyorum. Bu suçlamayı yapanların özellikle benim ADD hakkında yazdığım bir çok yazının altındaki çoğu ADD üyesi olan okuyucuların yaptıkları yorumları okumalarını öneririm.
Böylece Kurultay’da kendilerini destekleyen ve Sn. Çölaşan’ın listesine oy veren ADD üye ve delegelerinin fikirlerini öğrenirler. Ders alırlar mı? Hiç zannetmiyorum.
Atatürkçü düşünceyi cumhurla buluşturmasını bilmeyenler, 12 Eylül referandumunda “TARAFSIZLIK”larını ilan edip, vatan savunmasında cepheyi boş bırakanlar, “MALATYA-Kürecik” olayında sadece vep sayfasında yayımladıkları bir bildiri ile olayı geçiştirenler ve hattâ ADD Bilim Danışma Kurulu’nun Başkanı’nın gene veb sitesinde yayımlanan yazısında PKK’lı bölücü eşkiyalara “GERİLLA” diyebilenler, bu yorumlardan asla ve asla ders alamazlar.
Bana bu yazıları yazdırmaya hiç kimsenin gücü yetmez sevgili gençler. Hiç kimsenin!…Ancak ” öncelikle katılıp aday oldukları şubelerinin genel kurullarında delege seçilmeyi başarabilsinler” tümcesinden yola çıkarak kimi kastettiğinizi anlamamak için aptal olmak gerekir.
Suay Karaman….Benim çok değer verdiğim Kemalist ve Devrimci bir yol arkadaşımdır. Kendisi bana “Figen Hanım, şu konuda yazı yazın” demeyecek kadar edep ve terbiye sahibidir. Bunun yanı sıra beni tanıyanlar ısmarlama yazı yazmayacak kadar da satılık olmadığımı da bilirler.
Örgütsel çalışmaya ve ortak akla elbet de önem veririm. Ancak kalemimi hiç kimsenin arzu ve istekleri doğrultusunda kullanmam. Ve hiç kimse de doğru olmayan bir konuda bana yazı yazdıramaz. Bu böyle biline…
Ancak Suay Karaman gibi büyük savaşların içinde olmayı bilmeyenler, onun delege seçilmemesini silah olarak kullanmayı düşünürler. Ama unutmamaları gereken bir gerçek vardır. O silah bir gün mutlaka kullanmayı bilmeyenlerin elinde geri teper.
4- Ömer Faruk Eminağaoğlu Kemalist mücadelenin ortak bir değeridir, onun yürüttüğü mücadele hepimizin onuru ve gururudur. Ancak Ömer Faruk Eminağaoğlu’na vefasızlık yapıldığını söyleyenler ve size bu yazıları yazdıranlar, 27 Mayıs Devrimi önderlerinden Milli Birlik Komitesi üyesi ve ADD Önceki Genel Başkanı Suphi Gürsoytrak’ın cenazesinde acaba neden yoktular? Vefasızlıktan bahsedenlerin vefa duyguları acaba o zaman neredeydi?
İlk Kurşun Gazetesi okurlarına saygılarımızla…
Atatürkçü Düşünce Derneği Gençlik Kolları”
Sevgili Gençler;
Sn. Eminağaoğlu hakkında yeniden yorum yapmaya gerek görmüyorum. Rahmetli Suphi Gürsoytrak’ın cenazesine her kim gelmediyse, bu soruyu onlara yönetmeniz gerekmektedir. Bana değil…
Bildiğim kadarı ile Suay Karaman bu cenazeye katılamamıştır. Ancak Gürsoytrak ailesi ilişkileri “dost” olmanın da çok ötesindedir. Ancak kulaktan dolma bilgilerle yazı yazmak adetinde olmadığım için, bu konunun Sn. Karaman’a sorulmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. Çünkü ben hiç kimsenin savunucusu değilim. Bilmediğim konularda da ahkâm kesmek adetim değildir.
Cevap verdiğinizi zannettiğiniz yazıyı da ya okumadığınızı ya da okuyup anlamadığınızı gönderdiğiniz iletiden kolayca anlaşılmaktadır. ben o yazıda vefasızlığı değil, vatan savunmasında yalnız bırakılan bir Kemalist’i anlattım.
Şimdi;
Yaptığınız “Gençlik Çalıştayı”ndan sonra yayımladığınız sonuç bildirgesi altını gururla imzalayacağım “İŞTE BU” dedirten bir bildirgedir. Bu bildirge nedeniyle çocuklarımdan çok daha küçük siz gençlerin önünde saygıyla eğildiğimi ve sizleri yürekten alkışladığımı itiraf etmek isterim.
Ancak içimi acıtan bir gerçeği de sizinle paylaşmayı uygun görüyorum. Devrimsel sürecin içinde var olduğunuzu vurgulayan anti-emperyalist ve TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE’yi savunan siz yürekli dostlarım, sevgili gençler, neden birilerinin maşalığına soyundunuz?
Neden onların sizi kullanmasına izin verdiniz?
O yazının size dikte ettirildiğine yüz de yüz eminim. Çünkü bildirideki ifade ile çelişen yazım hataları ile dolu, sizlerin ADD’de olmadığı süreci de içeren soruların sorulduğu –sizlerden özür dileyerek şu sözcüğü yazmak zorunluluğunu hissediyorum- çakma ve/veya fason yazının size ait olması mümkün değildir.
Siz GYK’nın elçisi –başka bir betimleme yapıp siz kırmak istemem. Siz her ne kadar gönderdiğiniz yazınızla benim şeref ve haysiyetime dil uzatsanız da, tüm kötü düşüncelerimi bu fikrin gerçek sahibine saklıyorum. Çünkü bazı hasletlerin varlığından habersiz olanlar, başkaları için namus, şeref ve haysiyetin ne olduğunu asla bilemezler- olmayı bir kenara bırakarak, tam bir doğrulukla yapacağınıza emin olduğum, görevinizi yapın gençler… Çünkü bu ülkenin sizi kullanmayı adet edinenlere değil, size ihtiyacı var.
Bana gelince; ben eskiden olduğu gibi gene ADD hakkında yazmaya devam edeceğim. Hiç kimseye hakaret etmeden, şeref ve haysiyeti ile oynamadan sadece gerçekleri yazacağımdan emin olun. Ama sizden isteğim eğer bana cevap vercekseniz, kendiniz olun.
Hiç kimsenin taşeronluğuna soyunmayın. O zaman sizin de onlardan hiç bir farkınız kalmaz.
Ben yoluma duraksamadan devam edeceğim. Yolum Kemalist Devrim’in yeniden inşası ve görevim uyuyan bir devin uyandırılmasıdır.
Tek yol Kemalist Devrim’dir.
Figen ÖZEN, 14 Mart 2012