Başka ortamlarda sürekli tekrarlayageldiğim bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.

"Hap haline getirilmiş kavramlar" üzerinden ayrışmadan,
asgari bir program etrafında birleşerek,
güçlü,
milliyetçi/ulusalcı, emekten yana ve devrimci
bir siyasi örgüt ile
halkçı, katılımcı ve güçlü bir devleti
kurabilmeliyiz.

Bizim ülkemizde "emekten yana" olmadan "vatandan/ülkeden yana" olamazsınız.

Ülkemizdeki egemen güçler, zenginler sınıfı; bu düzenin devam edegelmesi için.

1. Daha küçük bir Türkiye istiyor, Kürtçülük...
2. Daha karanlık bir Türkiye istiyor, sözde ılımlı islam

Zenginler sınıfının şu ya da bu kısmının "sözkonusu vatansa gerisi teferruat" sözünü sahiplenmesi durumunda,
buna temkinli yaklaşmalıyız.

Demokrasi, artık boş bir söz olmaktan ileri gitmemektedir.

1996 yılında ABD, 2. Körfez harekatından önce, Refah Partisi'nden yeni bir parti çıkarıp, RTE ve Gül'ü Başbakan, Dışişleri bakanı yapacağını söylüyor, 6 sene sonra bunlar yaşanıyorsa,
Ne Türkiye ne de Türk halkı ile ilişkisi olmayan, çifte vatandaşlıklı adamlar önce milletvekili seçtirilip sonra bakan yapılıyorsa,
TÜSİAD başta olmak üzere zenginler sınıfı ülkenin her alanında etkinse,
CIA-MOSSAD ajanları, ülkemizde kendi ülkelerinden daha rahat hareket ediyorsa,
Milyonlarca insan işsiz, çalışanın yarısı sigortasız, çalışanların önemli kısmı oldukça düşük kalan asgari ücretin bile oldukça altında bir ücretle yasal sürelerin çok üzerinde çalıştırılıyorsa,
Adlandırını sonra koyacağım şebekenin üyeleri, bu ülkenin tüm üst tabakasını ele geçirmiş, kast niteliğinde ise,
Bu ülkenin derin denen ancak yüzeydeki devleti, İsrail ise,
Türkçülük de Türk Komünizmi, Sosyalizmi de bu şebekenin unsurlarının elinde ise.

Orada "yeter artık söz halkın" diyecek
bu halkın öz malı bir devrimci iradeye gerek var demektir.

Aydınlık güzel bir geleceği (çocuklarımıza miras bırakacağımız) ancak böylesine büyük şanlı bir devrim ile kurabiliriz.

Sevgilerimle

Bahsetmeye çalıştığın yeniliğin içinde ne olacak peki? Eskiden olmayan...

Devrimle nasıl bir Türkiye öngörüyoruz, bunu nasıl başaracağız, iktidara gelindiğinde neler yapılmasını düşünüyoruz, gibi sorulara yanıt olabilecek aklıma hemen gelen bir kaç noktayı sizinle paylaşmak istiyorum, böylelikle söylenenleri daha somutlaştırabiliriz.

1. Belli bir kesime, servet ve rant aktarımları yapılmıştır. Servet Vergisi alınacaktır.

2. Vergi yerine borç alınmaktadır. Buna derhal son verilecektir. Kamu harcamaları borçla değil vergi ile karşılanacaktır.

3. İç ve dış borçlar derhal ertelenecektir. Borç ödemesi en az 5 yıllık süre için yapılmayacaktır, libor faizi üzerinden bu süre bitiminde ödemeye devam edilecektir. 50-100 bin YTL üzeri devlete borç verenlerin sayısı sadece birkaç bindir.

4. Özelleştirilen, yabancılaştırılan tesislerin önemli kısmı yeniden kamulaştırılacaktır ancak kamu işletmelerinin verimli çalışması için hem personel hem de teknoloji açısından gereken düzenlemeler/iyileştirmeler yapılacaktır.

5. Asgari ücret ve ona paralel diğer çalışan ücretleri yükseltilecektir.

6. "Aç kalma özgürlüğüne son verilecektir". Yoksul, işsiz ailelere sağlanan kaynaktan "asgari ücret" tutarında derhal ödeme yapılmaya başlanacaktır.

7. Emekçiler için sağlık, eğitim, mesken, adalet, ulaşım ve altyapı hizmetlerinin kalitesi derhal artırılacak. Bunun için gerekli yatırımlara öncelik verilecektir.

8. Tüm çalışanlar Sosyal Güvenlik kapsamı içinde ve sendikalı olacaktır. Kayıtsız işçi çalıştırmayı önlemek üzere gerekli düzenlemeler yapılıp uygulamaya geçirilecektir.

9. Düşük kur yüksek faiz uygulamasına derhal son verilecektir. Gerekli düzenlemeler yapılıp uygulamaya konuncaya kadar İMKB kapatılacaktır.

10. Toprak üzerindeki geri feodal ilişkilere derhal son verilecektir. Tarım, hayvancılık ve madencilik alanlarında büyük üretim ve kalite artışları sağlayacak düzenleme ve yatırımlar yapılacaktır.

11. Anadolu'da büyük bir kalkınma seferberliği başlatılacaktır, bu "eğitim" seferberliği ile birlikte yürütülecektir.

12. Spor ve sanat etkinlikleri için büyük bir seferberlik başlatılacaktır. Halk çocuklarının sporun ve sanatın her dalında faaliyet göstermesinin olanakları sağlanacaktır.

13. Yazılı ve sözlü basındaki tekelleşme ve yabancılaşmaya son verilecektir. Gerçekten bağımsız özgür gazetecilik yapan kurumlar teşvik edilecektir.

14. Büyük sermayeye teşvik verilmeyecektir. Projesi olan ancak sermayesi olmayan halk çocukları ve halk sektörü teşvik edilecektir.

15. Yabancı ve/veya yabancılaşmış sermayenin yurt dışına kar transferi kısıtlanacaktır.

16. Batı emperyalizmi ile her tür "bağımlılık" doğuran ilişkiye derhal son verilecektir. ABD, İsrail ve AB bunların başında geliyor.

17. Türki cumhuriyetler ile çok sıkı işbirliği koşulları aranacaktır. Spor ve sanat alanlarında gerek duyulan nitelikli insanların, bu ülkelerden sağlanması yoluna gidilecektir. Türk dili, sanatı, sporu malum şebekenin elinden kurtarılacaktır.

18. Devlet memurları, "halka hizmet" ettiği düşüncesi ile çalışacaklardır. Güvenlik kuvvetleri dahil tüm memurlara dönük halkın şikayet edebilmesi kolaylaştırılacak ve şikayet konusu bağımsız olarak incelenecek ve mutlaka gereğinin yapılması sağlanacaktır. Halk ve ülke düşmanı olduğu kanıtlananlar memurluktan uzaklaştırılacaktır.

19.Türkiye'de yaşayan tüm halk, emeği ile çalışanlar, işsizler kucaklanırken, hala emperyalizmin güdümünde, bölücü faaliyet sürdüren unsurlar etkin ise, büyük bir seferberlik ile en sert kesin sonuç alıcı darbe ile uygun her yolla yok edileceklerdir.

20. Bölge ülkeleri ile ve ulusal çıkarlarımıza koşut diğer ülkelerle yakın işbirliği ve dostluk geliştirilecektir.

1-Servetten sermaye kastediliyorsa,sermaye olduğu müddetçe alınan vergileri de onlar belirler.Vergi kanunlarının sürekli TÜSİAD'a uygun hazırlatılması şans eseri değildir.

3-Dış borç IMF vs. ise beş kuruş para verilmez aksi takdirde emekten yana olmak boş bir söz olur.İç borç ise işbirlikçi tekelci kapitalizmin "alacağı" olduğu için gene verilmez.

4-Önemli kısmı değil hepsi kamulaştırılmalıdır.Zaten önemlileri kamulaştırabildikten sonra diğerlerini kamulaştırmamaın hiçbir anlamı olmaz.

5-Ücretleri hayatı yaratanlar kendileri belirlemelidir.Çünkü üreten yöneten de olacaktır.

6-İşsiz kalmak ancak TÜSİAD düzeninde olur,bazılarını(milyonları) aç bırakarak gözdağı vermek istemektedirler.

8-Kayıtsız işçi çalıştırmaktan bahsediyorsan sermayenin varlığını kabul ediyorsun demektir,devrim daha programda ölü doğdu.

9-Faiz kaldırılır ve İMKP derhal kaopatılır.Tekrar açılmasına gerek yok,önemli kurumlar kamulaştırılacaksa kim İMKB'ye başvuracak?

14-Önemli kuruluşiları kamulaştırıyorsak büyük sermaye nerden çıktı?Büyük sermaye varsa nasıl devrim yaptık?

15-14'e bakınız

16-Doğu emperyalizmiyle'de sonlandırılmalıdır,ayrıca sermayenin yaşamayı devam ettirirsen bu bağımlılık devam etmeye mahkum olacak.

17-Türki cumhuriyetler emekten yana değilse sırf Türk diye mi ilişkiye geçeceksin?

Diğer maddelerden birçoğu düzen partilerinin programında bile yazabilir. (11,12 gibi)

Daha programdan ölü doğmuş bir "devrim",sanırım Türksolu dergisi çevresinin fikirlerleri bunlar,fazla birşey de beklememek lazım.

1. Yukarıda aktardıklarım bir arkadaşımızın "eskiden ne farklı olacaktır" sözü üzerinedir.

2. Şabloncu anlayışta olmayalım. Verili dünya ve Türkiye koşullarını kavrayabilmek ve ona göre hareket edebilmek için, kendi aklımızla herşeyi ama herşeyi yeniden düşünebilmeliyiz.

3. Devrim ile kastımızın reel sosyalist uygulamalar olmadığını da ortaya koydum. SSCB ve Doğu Blokundaki reel sosyalizmin çözülmesinden sonra, herşeyi yeniden düşünmek kaçınılmaz zorunluluktur.

4. Örneğin Venezuella'daki "Chavez" deneyimi oldukça iyi incelenmelidir.

Yine bu arada ben, devrim sürecinin ilk aşamasında yapılacaklardan bir kısmını ilettim.

Bunların herhangi bir küçük grubun düşüncesi olduğunu sanmak büyük yanılgıdır.

Daha ayrıntıda ve kapsamlı böylesi asgari bir program etrafında, "hap haline getirilmiş kavramlar" üzerinden ayrışmadan, yani ülkemizdeki sağcı solcu, oncu buncu türündeki anlamsız ayrışmaları aşarak bir araya gelmemiz gerektiğini savunuyorum.

Devrim, bir süreçtir. Bir şeyler ha denince olmaz, siz istediniz diye isteseniz bile olmaz.

Devrim, ülkeden ve emekten yana, hayata müdahale etmenin adıdır ve verili koşullar gücünüz neyse yapabilecekleriniz o kadardır.

Bu süreci daha ileriye taşıyacak olan nesilleri, devrim yaratacaktır.

Kısmen madde halinde aklıma geldiği haliyle belirttiklerime eklenecek diğerlerini hayata geçirecek bir güçlü siyasal örgütü ortaya çıkarmak ve iktidarı almak, bugünün koşullarında imkansıza yakın durmaktadır.

Başarmak zorunda olduğumuz budur.

Bu varolma savaşımızdır.

Ola ki, devrim sürecinde daha ileri adımları atma olanağımız vardır, kimse buna karşı çıkacak değildir.