Merhaba Banu hanım.Yaklaşık iki yıldır gerek Güncel Meydan'dan gerek kişisel sayfalarınızdan sizi takip eden bir insanım.Deyiş yerindeyse Gerçek Atatürkçülük kavramını,Mudafai Hukuk Doktrininin vücut bulmuş halini sizden ve sizin derin pratik deneyiminiz sonucu yapmış olduğunuz aktarımlarınızdan öğrendim.Bu deneyimlerinizden öğrendiğim ve kendi kısır birikimimden çıkardığım sonuçlarla elimde ve beynimde olan ne varsa e postanız aracılığıyla size iletmeye çalıştım.Siz de zamanınız yettikçe size yakışan alçak gönüllü yaklaşımlarınızla bana yanıt verdiniz.
Son dönemde kendinden olmayan herkese karşıt olmaktan gelen "particiliğin" o dar kalıpçı ,statükocu kültürünün sonucu olarak ;sizin net,objektif,Mudafai Hukuk bilincinizin sonucu olarak ortaya koymuş olduğunuz eleştirilerden rahatsız olan bir çevre, kendi açtıkları Kürtçe pankartı eleştirmeniz üzere size karşı yazılı ve sözlü bir kampanya başlatmış durumda.Atatürk'ü ve Atatürkçülük ideolojisini 1995'ten sonra "keşfeden" bu çevrenin temel argümanı "ilkel milliyetçilik" eleştirisi üzerinden,kozmopolit kültürü meşru zemine çekmeye çalışmak.Kendi sözde Milli Kurultay'larını ortaya koyup;12 yönetim kurulu üyesini yine kendi partilerinden seçtikten sonra sizin ve değerli tarihçimiz Sinan Meydan gibi gerçek Türk Aydınlarının başlatmış olduğu Milli İrade Beyanınızı topa tutmaya çalışan ve bu konuda da gerçek Mudafai Hukuk hareketi karşısında acz içerisinde olan ,TEK ULUS-TEK DİL esasını popülizm gereği savunan;ancak 19 Mayıs gibi milli temelde olan bayramımızı "VİVA" olarak "kutlayan;o da olmadı Türkçe'nin hemen üst kısmına Kürtçe "TÜRK-KÜRT KARDEŞTİR AMERİKA KALLEŞTİR" anlamına gelen bir cümle tutuşturan bu arkadaşlar,teoride "Ulusalcı" ancak pratikte "mozaikçi" bir tutum ortaya koyarak (kendi deyimleriyle belirtelim) oportinistçe bir politika izlediklerini ne kadar bilmekteler acaba.
"Örgütsüz aydın" olmakla eleştirdikleri bir çok Atatürkçü önemli şahsiyete,önce güler yüzle yaklaşan,fakat kendi partileri ile hareket etmeyince aynı Atatürkçü aydınlara sözde eleştiri,özde saldırıda bulunan bu çevrenin;"tek doğru biziz" türünden, burnundan kıl aldırmayan anlayışları ,aslında burjuva politikanın doğal bir yansıması sadece."Bizim partimiz","bizim stratejimiz","bizim programımız" diyerek yükselişe geçen halk hareketini hiziplere bölen bu yaklaşım bilinmelidir ki Milli Kuvvetlere hizmet etmemektedir.
En başta Kurtuluş Savaşımızın önderi ve örgütleyicilerinden olan Atatürk'ün "partileşmeye" karşı partiler üstü bir örgütlenmeye Kuvvayı Milliye'ye ve partiler üstü bir ideolojiye Mudafa-i Hukuk'a işaret ettiğini bu çevrenin öğrenmesi gerek.
Saygılarımla Mithat AKAR