Sandıkla Demokrasicilik Oyunu
3. paylaşım savaşının taraflarının G7 zirvesinde nasıl da birbirlerini yediğini gördüğümüz şu dönemlerde birileri, sürekli ‘özgürlük’, ‘demokrasi’, ‘barış’, ‘insan hakları ve hayvan hakları’ savunuculuğu yapıyor.
Ülkelerin üzerine bombalar yağarken ‘demokrasi’ adı altında dışa bağımlı yapılar, ülkelerinin ele geçirilmesine dolaylı da olsa katkı sağlıyor.
Pek çok siyasi ve sosyal olaylardan dem vuranlar, Academy of Change ile Sivil Toplum Örgütlerinin eliyle Soros’un kurduğu internet sitelerinde imza kampanyaları ‘değişim’ için başlatılıyordu.
Sanki bu Soros, o Soros değilmiş gibi!
Ülkeleri ‘renkli darbeler’ ile cehennemin rengi kırmızıya bürüyen o Soros değilmiş gibi!
Gerçekten, neydi bu değişim çılgınlığı?
Yeni Dünya Düzeni için değişim şart mesajını belleğimize kazıyan dijital dünya, dönüşümün amacına uygun ‘demokrasi kartı’ kullanmaktaydı.
Türkiye’de de bu kartı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinin değişmesi için kullanıyorlardı.
Seçime doğru giden Türkiye’de iktidar ve muhalefet cumhuriyetin tüm ilkelerine karşı kışkırtmacı dil kullanıyordu.
Bu söylemlerini ‘özgürlük ve demokrasi’ ile pekiştiriyor, halka ise durumu “değişim” olarak yansıtıyorlardı.
Demokrasi adına inanç ve köken ayrımları ön plana çıkarılıyor. İç çatışmalar keskinleştiriliyordu.
Ne de olsa, küresel elitler ‘darbe ve çatışma’ yöntemleriyle ülkeleri daha kolay tarumar edebiliyorlardı.
Tarumar edilmek istenen Türkiye’de de siyasetin dili; çok kültürlülük, çok dillilik, din, mezhep ve ırk farklılıklarına dayanan “ayrıştırmacı” bir dil haline dönüşüyordu. Nedense bu noktada, ayrı kutuplardaki siyasiler birleşiyordu(!)
Oysaki ‘Dünya Çapında Demokrasiyi İlerletmek’ sloganına sahip olan Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü(IRI) bu dönüşümü, ‘Marjinalleştirilmiş Grupların Kaynaştırılması’ olarak yansıtıyordu.
Aman, ne demokratik bir söylem(!)
Peki ya, neydi bu marjinal grupların kaynaştırılması?
ABD Cumhuriyetçi Parti’nin örgütü IRI programlarının, sivil toplumun seçimlere ve siyasete katılmaları için kadınlar, gençler, LGBTİ, engelliler, yerli halk ve etnik ve dini azınlıklar gibi marjinal gruplara yönelik eğitimler verdiklerini ve uluslararası standartlara uygun daha kapsamlı politikalar için çağrıda bulunmak üzere yetkilendirildiklerini ne de güzel ifade ediyorlardı (!)
Türkiye'nin ulus devlet yapısının değişmesi için seçimler ile demokrasicilik oyunu oynanıyordu. Ülkedeki demokrasicilik oyununun bozulmaması için halk sandık başına getiriliyordu.
Halk seçimler ile köşeye sıkıştırılıyor, gündemi değiştiriliyordu. Batının besleyip yetiştirdiği siyasileri, halk seçmiş gibi servis ediliyordu.
Hâlbuki batı tarafından, ülkenin başına gelecek lider önceden seçilmişti!
ABD’nin NED adlı fonundan beslenen IRI, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'nin iç siyasetine de burnunu sokuyor, yukarıda da belirtikleri gibi marjinal gruplar yönlendiriliyordu.
‘Demokratik’ fikirli liderleri ve aktivistleri destekleyen ve eğiten IRI, 1995’te gerçekleştirilen kamuoyu yoklamalarıyla saptanan Türkiye seçmenlerinin büyük çoğunluğu Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemektedir. Bu yoklamaların sonucunda 2002 yılında Erdoğan’ın seçilmesi, verdikleri eğitimlerin oldukça etkili olduğunun göstergesidir!
O yıllar, Erdoğan’ın Dış ilişkiler danışmanı ve İstanbul Ak Parti milletvekili Egemen Bağış, dünyanın pek çok ülkesinde seçim öncesi anket yapan IRI'nin yetkililerinin, kendilerine Türkiye ile ilgili yaptıkları ankete göre AK Parti'nin yüzde 46 oy alarak seçimi kazanacağını bilgisi verdiklerini de söylemişti.
2017 Türkiye Anayasa Değişikliği Referandum öncesi IRI’nin araştırması, referandum yarışının sonuçlarının yakın olması bekleniyor şeklindeydi. Nitekim de doğru çıktı!
Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurucu ilkeleri ile kimin derdi varsa, küresel örgütler hemen onlara sahip çıkıyordu. PKK terör örgütü uzantısı HDP ve savunucularına olduğu gibi!
Türkiye’nin bütünlüğüne saldıranlar açık veya kapalı toplantılarla; iç gelişmelerin ve siyasetin yönlendirilmesine, tarihsel olayların kaşınmasına, etnik kışkırtmacılığın artmasına, ekonominin şekillendirilmesine, çevre, hayvan hakları ve insan hakları gibi toplumsal olaylar adına, abartılı kampanyaların ‘değişim’ adı altında imzaya açılmasıyla uluslararası müdahalenin önü açılıyordu.
Türkiye’de de uzun yıllardır değişim rüzgârları estiriliyor, aman dikkat!
Gamze Köse
20 Haziran 2018