'Sarkozy'yi ancak Türk vetosu kurtarır'

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

'Sarkozy'yi ancak Türk vetosu kurtarır'

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Şub 15, 2009 23:59

Ülkesini NATO'ya yeniden sokarak kamuoyunun tepkisini çekmekten endişe duyan Fransa lideri Sarkozy, Ankara'dan gelecek olası bir veto kararıyla rahat bir nefes alabilir.

Sarkozy zor durumda.

Başlı başına bu cümle bir haber teşkil edebilir, çünkü Fransa'nın enerjik cumhurbaşkanı kendine "uluslararası sorunları çözen lider" payesini yakıştırdı görevine başladığı ilk günden beri.

Gürcistan'da elde ettiği, sadece Rusların işine yarayan ateşkes anlaşmasından sonra Gazze katliamının ilk günlerinde bölgeye gidip, hiçbir şey yapamayıp, sessizce, süklüm püklüm dönmüştü.

Bugünlerde ise durum oldukça vahim. Hem 20 Ocak'tan beri Sarkozy "uluslararası arenanın yıldızı" niteliğini Obama'ya kaptırmış durumda, hem de Fransa'da işler sarpa sarıyor.

Fransa sokaklarda; grevler grevlere ekleniyor.

Üniversiteler ve araştırma kurumları, Sarkozy'nin kendileri için sarf ettiği aşağılayıcı sözlere ve zorla kabul ettirilmek istenen 'reform'lara karşı çıkıyor.

Kamuoyu otomobil sektörüne yapılan 6 milyar euroluk kamu yardımına rağmen, üstüne üstelik kâr eden şirketlerin krizi fırsat bilip işçi çıkarmasını anlayamıyor.

Fransa'nın deniz aşırı bölgelerinden Guadelup'da üç haftadır genel grev var, hayat durmuş vaziyette.

Sarkozy bütün bu iç sorunlardan kaçarak, pardon uzaklaşarak… Irak'a gitti.

"Keşke" diyor herhalde, "Irak'ta Fransız askeri olsaydı! 'Askerlerimizi çekiyoruz' gibi bir açıklama yapıp, kamuoyunda Obama gibi sempati kazanabilirdim! Fransa'nın Guantanamo'su da yok ki kapatacak!"

YANLIŞ SÖZLER

Bütün bunların üzerine tüy diken bir konu var Sarkozy'nin canını sıkan. Bu sefer yerine getiremediği bir seçim sözü değil, yerine getirebileceği için canı sıkkın.

Seçim kampanyası sürecinde Amerika yandaşlığından olsa gerek, Nicolas Sarkozy, Fransa'nın NATO'nun komuta kanadına geri döneceğini belirtmişti.

Şimdi bu sözünü tutması gerek ancak ne kamuoyu, ne de sağ ya da sol siyasetçiler pek memnun değiller.

Nedeni açık, bu kararla Fransa'nın dış politikasına yarım yüzyıldır rehberlik eden, Gaulizm diyebileceğimiz ideoloji tarihe gömülmüş oluyor.

General De Gaulle 1966'da Fransa'yı NATO'nun komuta kanadından çekmiş, böylece hem ülkesini Batı Kulübü'nde tutmayı, hem de ülkesinin dış politika kararlarında tam bağımsız kalmasını amaçlamıştı.

Bir nevi Fransız "splendid isolation"ı olarak görebilirsiniz.

Zira 1960'lardan bu yana Fransa kendini ABD ile eşit derecede bir dünya gücü olarak görüyor, NATO'nun komuta kanadında olmanın ABD'nin emrinde olmayla eşdeğer olduğunu düşünüyordu.

Bu kuruma geri dönüş, kamuoyunda ve bazı siyasetçilerde ABD lokomotifinin arkasında bir vagon olmayı kabul etmek şeklinde algılanıyor.

Sosyalistler Fransa'nın dış politikasını altüst edecek böyle bir kararı hiçbir şeyin gerektirmediği görüşündeler. Merkez Partisi lideri François Bayrou bir referandum yapılmasını istedi.

Aynı partiden olmalarına rağmen düşman kardeş, eski Başbakan ve eski Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin, bu dönüşün Fransız dış politikasını daraltacağını belirtti. Açıkçası kimse memnun değil.

Bu geri dönüşü tek isteyen herhalde NATO'nun kendisi. Böylece NATO'nun ağırlığı, özellikle BM barış güçlerinin Orta Doğu'da ve Afrika'da yetersiz kaldığı ve "Savunma Avrupası" doktrininin rafa kaldırıldığı bir dönemde artabilecek.

ABD'nin hegemonik tavırları yüzünden itibarı kaybolan Atlantik Paktı tekrar Batı'nın savunucusu konumuna ulaşabilecek.

NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer işte bu yüzden 12 Şubat'ta Paris'e kadar gelip, endişeli Fransız milletvekillerine, Fransa'nın egemenliğini kaybetmeyeceği konusunda güvence verme ihtiyacını duydu.

ANKARA'NIN TEPKİSİ İŞİNE YARAYABİLİR

Bu kadar sıkıntılı bir dönemde, NATO konusunda zor durumda kalmak Sarkozy'nin de işine gelmiyor.

Fransa cumhurbaşkanı Soğuk Savaş sırasında NATO'ya dahil olup da komuta kanadına dahil olmayan ve böylece Doğu Bloku ile Batı Bloku arasında köprü görevi yapmaya soyunan Fransa'nın bu görevini tamamladığını düşünmüş, ABD'nin yakın müttefiki olmanın Fransa'ya ekonomik ve stratejik alanda fayda sağlayabileceğini hesaplamıştı.

Bu kararının kamuoyu tarafından da anlaşılacağını umuyordu. Ancak böyle olmadı; Fransızlar hâlâ ayrı, değişik olmak istiyorlar.

"Exception française" kavramının devamını belki dünden de çok arzuluyorlar.

Sonuçta Sarkozy seçim sözünü yerine getirebilirse, ters tepki yaratmasından korkmakta.

Açıkçası Türkiye'deki kimi intikamcı çevrelerin, Fransa'nın iç dinamiklerini bilmeden, "Fransa'ya engel olalım, vetomuzu koyalım" çağrıları, Sarkozy'nin gayet işine gelebilir.

Böyle bir durumda hem kamuoyunu kızdırmamış olur, hem öfkeyi Türkiye'ye yöneltebilir, hem de sözünü tutamayan cumhurbaşkanı görüntüsünden kurtulabilir.

Nisan ayında Strasbourg'da Obama'nın da katılımıyla gerçekleştirilecek NATO zirvesinin önemli değişimlere gebe olduğu açık.


Kaynak
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x