Sözüm borca girmislere degil, "cocugumun okul taksidi"cilere degil, gazetecilik yapanlara degil, terfi ve rütbe bekleyenlere degil, derin izlem-gözlem, arastirma-gazetecilik sevdalilarina degil! Bu ülke yaniyor! Yangin var! Yangin ve acil durum yönetmeliklerine uyulacak.
Tartisma ve degerlendirme zamani degil, teyze ve amcalara durumun aciliyetini anlatma zamani degil, teyze ve amcalari ve mümkün oldugunca cok sayida masum insani güvenli bir yerde toplama zamani.
O bayrak Dogu'da indiyse, Bati'da da inmistir. TBMM'de ve Genelkurmay'da inmistir. Yok efendim "Iran ve Suriye ile savasir miymisiz? Rusya ve Cin karisir miymis? Atatürk ezilen halklar icin ne demis?"
Halen bunlarla ugrasmak sakatliktir. Hala akil oyunu yapmak yangin ortasinda meczupluk yapmaktir. Ve burada yeni bir yol ayrimi belirdi: Delirenler ve akil sagligini, vicdanini koruyabilenler.
Gercek sudur: Hükümet, Türk Milleti'ne savas acmistir. Bu savasin bir tek ilani kalmistir. Bu ilan, Türk Milleti savasmadan yenilinceye kadar, yani hicbir direnme yetenegi kalmadigindan emin olununcaya kadar yapilmayacaktir.
"Su olsun, bu olsun, sokakta insanlar vurulsun, Dogu'da PKK bayraklari hükümet binalarina cekilsin, yani dibe vurulsun" diye düsünenler icin: Türk Milleti vurgun yedi. Uzun süredir dipte yatiyor. "Dibe vurulsun, dipten dalga gelsin" diyenler dip sarhosu olmus dalga gecmektedirler.
Tarih ne 1918, ne de yürütülen savas topla tüfekle oluyor. Tek ortak nokta: Halide Edip'in Sultanahmet konusmasini Anadolu'da duyan olmadigi gibi, genel aga yazilmis yazilardan bir Milli Direnis örgütlenemez. Direnme niyeti ve ictenligi olan bayragiyla meydana cikar, gögsünü siper eder, canini verir.
"Dip dalgasi" dediginiz sehrin meydaninda elinde bayragiyla, agzini acamadan, tek kelime bagiramadan can veren gözü karalardir. Bu ülkenin kaderini onlar belirleyecek.