Savaşlardan Çok Salgınlar Öldürdü İSPANYOL GRİBİ
Tarih boyunca veba, kolera, Rus Gribi ve İspanyol Gribi gibi “pandemi salgınlar” dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. Hatta dünya tarihinde insanlar savaşlardan çok salgın hastalıklardan öldü.
Kasım 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve iki ay içinde tüm dünyaya yayılan Koranavirüs (Covid-19) şimdiye kadar dünyada 5000'den fazla insanın ölümüne neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü'nün “pendemi hastalık” (tüm dünyayı etkileyen salgın) ilan ettiği Koronavirüse karşı ülkeler acil önlemler almaya başladı.
2019 model Koronavirüs, yüz yıl kadar önce, 1918'de ortaya çıkıp tüm dünyayı etkileyen İspanyol Gribini akla getiriyor. Ancak en azından şimdilik, Koronavirüsün öldürücü etkisinin İspanyol Gribinin öldürücü etkisinden çok daha az olduğunu söylemeliyim.
İKİ BÜYÜK PANDEMİ: VEBA VE KOLERA
İnsanlık tarihi çok sayıda kıtalar arası öldürücü salgın hastalık (pandemi) gördü. İnsanlık tarihinin en öldürücü pandemilerinden ikisi; veba ve koleradır.
Tarihte ilk büyük veba salgını M.Ö. 430'da Atina'da görüldü. “Atina Vebası” olarak adlandırılan bu salgında Atina halkının yüzde 30'u öldü.
İkinci büyük veba salgını Roma İmparatorluğu'nda Marcus Aurelius Antonius döneminde (M.S. 161-180) patlak verdi. Yaklaşık 20 yılda Roma nüfusunun 7 ila 15 milyonunu öldüren bu veba salgını Roma'nın çöküşünü tetikledi.
İlk veba pandemisi ise 541'de Akdeniz havzasında Doğu Roma'da ortaya çıkan ve 751'e kadar devam eden Jüstinyen Vebası'dır.
İkinci veba pandemisi, 1346-1353 arasında ortaya çıkan ve 18. yüzyıla kadar tüm dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden olan “Kara Veba”dır. Sadece İtalya'da 2 milyona yakın insanın ölümüne neden olan, Avrupa nüfusunun üçte birini yok eden Kara Veba, tüm dünyada 100 milyon civarında insanının ölümüne yol açtı.
Üçüncü veba pandemisi ise 1894'te Hong Kong'ta patlak verdi, deniz taşımacılığıyla limandan limana tüm dünyaya yayıldı.
Ayrıca 1665-1666 yılları arasında İngiltere'de görülen “Büyük Londra Vebası” 100 bin kişiyi öldürdü.
16. yüzyılda Kuzey Hindistan'da ortaya çıkan kolera ise 1783'te Kalküta'da 20 bin Hindu hacısının ölümüne neden oldu. 1817'de “pandemik” bir salgına dönüşen kolera 1818'de Java'da 100 bin kişiyi öldürdü. 1820'de Filipinlere ve Çin limanlarına,1829-1832'de İran'a, Rusya'ya, Osmanlı topraklarına ve Amerika'ya sıçradı. 1833'te Meksika'da 15 binden fazla insanın ölümüne yol açtı. 1840'ların sonunda Avrupa'ya sıçrayan kolera 1817-1923 arasında altı büyük pandemi halinde tüm dünyada yüz binlerce insanı öldürdü.
Tarih boyunca -sanılanın aksine- insanlar savaşlardan çok salgın hastalıklardan öldü. Salgın hastalıkların öldürücü etkileri savaşlar sırasında daha da arttı. Örneğin 1853-1856 Kırım Savaşı'nda çatışmada ölenlerin sayısı 20 bin, hastalıktan ölenlerin sayısı 75 bindir. Benzer şekilde 1921-1922 Kurtuluş Savaşı'nda çarpışmada ölenlerin sayısı 9 bin 167, hastalıktan ölenlerin sayısı 22 bin 690'dır.
Yüzyılın en büyük pandemisi: İspanyol Gribi
Tarihte 1580, 1729, 1780, 1889 grip salgınları tüm dünyaya yayılarak pandemiye dönüştü. Öyle ki, 1580 grip salgınında İtalya Roma'da günde 8 bin kişi öldü. 1889-1890 Rus Gribi de çok sayıda insanı öldürdü.
20. yüzyılın en büyük pandemisi ise İspanyol Gribidir. I. Dünya Savaşı'nın sonlarında, 1918'de ABD Kansas City'de bulunan Haskell County'de bir askeri kışlada ortaya çıktı. Bu gribe yakalanan askerler nefes darlığı çekerek 48 saat içinde öldüler.
I. Dünya Savaşı sonlarında ABD'den Avrupa'ya savaşmaya gönderilen Amerikalı askerler İspanyol Gribini Avrupa'ya bulaştırdılar.
Bu gribe “İspanyol Gribi” denilmesinin nedeni, Amerika ve Avrupa'da I. Dünya Savaşı'nda basına sansür uygulanmasıdır. Savaşa girmeyen İspanya'da sansür yoktu. Grip haberleri İspanyol medyasından dünyaya yayıldığı için bu öldürücü pandemik gribe “İspanyol Gribi” adı verildi.
Ticaret ve savaş İspanyol Gribinin büyük bir hızla yayılmasına neden oldu. Salgın, Orta Avrupa'dan Balkanlara, Orta Doğu'dan İran ve Hindistan'a, hatta İskandinavya'dan Avustralya'ya ve Yeni Zelanda'ya kadar yayıldı.
İspanyol Gribinin 1918 yazında başlayan ikinci dalgası çok öldürücüydü. I. Dünya Savaşı'nın bitmesiyle evlerine dönen askerler, gribi sivil halka bulaştırınca vaka sayısı dramatik biçimde arttı. Grip, ulaşım olanaklarının iyi durumda olduğu Avrupa'da ve Hindistan'da çok hızlı yayılıp çok can aldı. Zor savaş koşulları ve bilimsel yetersizlik gibi nedenlerle İspanyol Gribine karşı gerekli önlemler alınamadı. Bu nedenle etkileri çok yıkıcı oldu.
İspanyol Gribine karşı Amerika'da ve Avrupa'da okullar, sinemalar ve kiliseler kapatıldı. Kamusal alanda gaz maskesi takmak ve öksürürken, aksırırken ağzı ve burnu kapatmak yasal olarak zorunlu kılındı.
İspanyol Gribine yakalanan hastalar solunum güçlüğü çekiyor, baş dönmesi, uykusuzluk, görme ve işitme kaybı yaşıyordu. Bazı hastaların dişleri ve saçları dökülüyordu. Hastaların yüzü önce kızıl kahve bir renk alıyor, bu renk daha sonra maviye dönüyor, ölenlerde ise siyah oluyordu. Ölüm nedeni genelde gribin kendisi değil, virüsün akciğerde açtığı yaralara yerleşen bakterilerin oluşturduğu zatürreeydi.
İspanyol Gribinden dünya genelinde ortalama 50 milyon insan öldü. I. Dünya Savaşı'nda toplam 8.5 milyon civarında asker ölürken grip salgınından ortalama 50 milyon civarında insan öldüğü düşünülürse İspanyol Gribinin nasıl büyük bir felaket olduğu çok daha iyi anlaşılabilir.
İspanyol Gribi daha çok gençleri ve yoksulları vurdu. En çok 20 ila 40 yaş arasındaki insanları öldürdü.
Osmanlı'nın İspanyol Gribi ile imtihanı
Daniel Panzac'ın ifadesiyle “Osmanlı İmparatorluğu'nun coğrafyası salgın hastalıklar için her zaman açık bir alandır.” Nitekim daha önceki pandemik salgınlar gibi İspanyol Gribi de Osmanlı'ya uğramadan geçmedi.
İspanyol Gribi büyük bir olasılıkla Osmanlı'ya nispeten daha işlek durumdaki Avrupa yoluyla geldi. Osmanlı arşiv belgelerine göre İspanyol Gribi, Osmanlı'da ilk olarak Temmuz 1918'de bazı askerlerde görüldü.
Savaş sonrasında terhis edilip evlerine dönen askerler, hastalığın yayılmasında etkili oldular. Salgın İstanbul'dan çok Anadolu'da yayıldı.
I. Dünya Savaşı'ndan çok ağır bir yenilgiyle şehirler, hatta ülkeler kaybederek çıkan Osmanlı'nın o yokluk ve yoksulluk içinde bir de bu salgınla mücadele etmesi pek kolay değildi. Ayrıca Osmanlı'da ne yeterli doktor, ne yeterli hemşire, ne yeterli hastane, ne de yeterli ilaç vardı. Bilimsel yetersizlik ve o sırada yaygın durumdaki tifüs, sıtma, verem, trahom gibi hastalıkları da buna ekleyince Osmanlı'nın İspanyol Gribiyle mücadele etmesi daha da zorlaşıyordu. Ancak yöneticiler ve doktorlar yine de ellerinden geleni yaptılar.
Osmanlı Hükümeti'nin İspanyol Gribine karşı aldığı belli başlı önlemleri şöyle sıralamak mümkündür: Okullar belirli bir süre tatil edildi. Sinema ve tiyatrolar kapatıldı. Konferanslar, toplantılar iptal edildi. Mümkün mertebe halk bilgilendirildi.
İstanbul Şehremaneti (Belediyesi), salgınla mücadele etmek için bir beyanname yayınladı. Bu beyannamede hastalara temas edilmemesi, gereksiz ziyaretlerden kaçınılması, soğuk algınlığına karşı dikkatli olunması, ağzın ve dişlerin sık sık yıkanması, mikroplardan mendil ile korunulması, hastalık durumunda mutlaka doktora gidilmesi, bir hanede hasta varsa o hastanın başka bir odaya nakledilmesi ve diğer aile üyelerinin hastaya yaklaşmaması, hastaya temas eden kişilerin ise ellerini ve ağızlarını iyice yıkamaları istendi.
Osmanlı'da İspanyol Gribinden kaç kişinin öldüğü tam olarak belli değildir. Murat Yolun, “İspanyol Gribinin Dünya ve Osmanlı Üzerindeki Etkileri”, adlı tezinde değişik belgelerdeki istatistiklerden yola çıkarak gripten sadece İstanbul'da 10 bin kişinin öldüğünü belirtiyor.
Atatürk, İspanyol Gribini de yenmişti
İspanyol Gribine yakalanan milyonlar arasında ünlü askerler ve devlet adamları da vardı. Örneğin, İngiliz Başbakanı Lloyd George ve ABD Başkanı Woodrow Wilson onlardan sadece ikisiydi.
İspanyol Gribine yakalananlardan biri de Atatürk'tü.
Atatürk, 27 Mayıs 1918'de böbrek rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'dan Viyana'ya gitti. Burada Cottagge Sanatoryumu'nda tedavi oldu. 30 Haziran 1918'de Viyana'dan trenle -bugün Çekya sınırları içindeki- kaplıcalarıyla ünlü Karlsbad'a geçti. Burada bir süre dinlendi. Sonra yurda dönmek için 27 Temmuz 1918'de Karlsbad'tan ayrılıp Viyana'ya geçti. Ancak “Viyana'da bir süreden beri Avrupa'yı kırıp geçirmekte olan İspanyol Gribine yakalandı.” Atatürk, bu gerçeği 1926'da Falih Rıfkı Atay'a şöyle anlatacaktı: “Viyana'da hiç kalmaksızın seyahatime devam etmek niyetinde iken o zamanın çok yaygın ve öldürücü bir hastalığına, İspanyol Nezlesine yakalanarak bir müddet Viyana'da kalmaya mecbur oldum.” Atatürk, 4-5 gün Viyana'da kaldıktan sonra 2 Ağustos 1918'de İstanbul'a döndü.
Atatürk, 1919 baharında Samsun'a gitmeye hazırlanırken İstanbul'da tekrar gribe yakalandı. Yaveri Cevat Abbas (Gürer), doktor çağırarak Atatürk'ü muayene ettirdi. Yapılan muayene sonucunda tehlikeli bir durumun söz konusu olmadığı anlaşıldı. Daha önce bu gribe yakalandığı için bağışıklık sistemi şimdi daha dirençliydi. Hastalığı yenmeyi başardı.
* * *
Demem o ki, tarih boyunca veba, kolera, Rus Gribi ve İspanyol Gribi gibi “pandemi salgınlar” dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. Hatta dünya tarihinde insanlar savaşlardan çok salgın hastalıklardan öldü. Ayrıca pandemi salgınların hiçbiri Türkiye'yi transit geçmedi. Bu nedenle İspanyol Gribinden sonra dünyanın gördüğü en öldürücü pandemi salgın olmaya aday Koronavirüse karşı çok ciddi tedbirler almak zorundayız. Tarih, “pandemi salgınların şakası yok” diyor.
KAYNAKLAR:
1– Daniel Panzac, Osmanlı İmparatorluğu'nda Veba, İstanbul, 1997.
2- Eren Akçiçek, Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü, İzmir, 2005.
3- Falih Rıfkı Atay, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, İstanbul, 1998.
4- İsmail Yaşayanlar, “Bir Hastalık Olarak Kolera ve Tarihte Kolera Pandemileri”, Toplumsal Tarih, Ağustos 2018, S. 298, s. 49-55.
5- Laura Spinney, “The Spanish flu emerged as the world was recovering from years of global war”, https://www.bbc.com/future/article/20181016-the-flu-that-transformed-the-20th-century
6- Lord Kinross, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, 12. bas, İstanbul, 1994.
7- M. Kemal Temel, Gelmiş Geçmiş En Büyük Katil: 1918 İspanyol Gribi, İstanbul, 2015.
8- Murat Yolun, “İspanyol Gribinin Dünya ve Osmanlı Üzerindeki Etkileri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adıyaman 2010,
9- Nükhet Varlık, “Osmanlılarda Veba Salgınları”, Toplumsal Tarih, Ağustos 2018, S. 298, s. 30-36.
10- Onur Sadık Karakuş, “Doğu'dan Gelen Ölüm, Antonius Vebası”, Toplumsal Tarih, Ağustos 2018, S. 298, s. 38-41.
11- Recep Öztürk, “1918-1919 Pandemisi”, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dergisi, 1989, S.20, s.479-484.
12- Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Ankara, 1999.
Sinan MEYDAN, 16 Mart 2020
https://twitter.com/smeydan