Son operasyonlarla bir kez daha dikkatleri üzerine çeken Ergenekon savcılarına çok sert eleştiri
Bilindiği gibi; Ergenekon Soruşturması çerçevesinde iki gün önce sabah erken saatlerde yine arama ve gözaltılar yaşandı. Milli Güvenlik Kurulu Eski Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Susurluk sanığı İbrahim Şahin ve Prof. Dr. Yalçın Küçükün evinde arama yapıldıktan sonra gözaltına alındılar.
Ayrıca Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlunun Ankara Çayyolu'ndaki evinde arama yapıldı.
Fakat aramadan sonra Sabih Kanadoğlunun gözaltına alınmadığı açıklandı.
Odatv.com, Kanadoğlunun gözaltına alınmayışının nedenlerini Yargıtay Onursal Başsavcısı olan Vural Savaşa sordu. Amaç sadece evinde arama yapmak mıydı, yoksa başka bir amaç mı söz konusuydu?
İşte Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaşın açıklamaları:
Bütün aydınların, bütün vatansever insanların, bütün medyanın sindirilmesi, söz konusu
Tabi arama yapılması Sabih Kanadoğlu hakkında utanç verici bir şeydir. Cumhuriyet'e bomba atılmış, Danıştay'a saldırı yapılmış... Efendim, böyle bir talebi kabul edecek hakimlerimiz var. Şu anda ben Yargıtayda bir cenazeden geliyorum. Bütün Yargıtay üyeleri infial halinde. Nasıl olur da bir başsavcı, evinde bomba yakalanan ne olduğu belirsiz kişilerle aynı kefeye konarak uygulama yapılır?
Şu mesaj verilmek isteniyor
İşte ordu komutanı da olsanız, başsavcı da olsanız göz altına da alınabilirsiniz, evinizde aramalar da yapılabilir. Hatta hatta tutuklanabilirsiniz. Yıllarca hapis yatabilirsiniz. Şu anda Türkiyeyi bir korku imparatorluğu haline getirdiler. Şu anda Türkiye artık bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Bu Ergenekon soruşturmasıyla yapılan soruşturmalar, Mc Carthy zamanında Amerikada yapılan uygulamaları geçmiştir. Cumhuriyetimize vatandaşlarımızın sahip çıkmasının tam zamanıdır.
Böyle bakan, böyle iktidar, dış güdümlü basın, üniversite mensupları olan bir ülkede, eğer anayasa değişiklikleri de yapılıp Türkiyede yasal olarak, ama hukuk dışı bir düzen kurulursa, biz bu insanları bir daha başımızdan atamayız. Eleştiri yasak, konuşma yasak. Ergenekon konuşmalarını benim gibi yasa dışı olduğunu en iyi vurgulayan hukukçulardan biridir, Sabih Kanadoğlu.
Aklı sıra Sabih Beye gözdağı verebileceklerini zannediyorlar
Sabih Bey de Yargıtay Başsavcılığı yapmış kişi, ben de öyle. Vural Savaşa da bir göz dağı gibidir. Bunlar bize vız gelir. Bin tane Vural Savaş bu memlekete feda olsun. Zaten serçeden korkan darı ekmez ,fakat tekrar ediyorum artık şu aşikar şekilde ortaya çıkmıştır: Türkiye Cumhuriyetindeki bu üniversitelerimizdeki, yargıdaki özellikle tasfiye edilmedikten sonra biz, hukuk devleti olarak yaşayamayız. Bu ülkede paramparça olmamızı engelleyemeyiz. Hiçbir şekilde ekonomimiz de düzelmez. Sabih Bey kadar pırıl pırıl yaşamış, hayatı boyunca hiçbir hukuk dışı işlem yapmamış, daima hukuk devletini savunmuş bir insanın, gelmişler evine Fazıl Saya ait CD'leri götürmüşler. Bir savcı, hakim ne kadar yanlı olursa olsun, hatta Fethullah Gülenin kendisi hakim olsa, hiçbir delil olmadan bir insanı nasıl göz altında tutacaksınız? Arkasından tutup cezaevine göndermek için de en küçük bir emare lazım. Bu kararlar da itiraza tabi.
Sabih Kanadoğlu gibi bir kişinin, bütün hayatı göz önünde olan bir şeref bayrağı gibi yaşamış, hiçbir hukuk dışı işe şimdiye kadar karışmamış bir insanın evinde, arama yapma talimatının çıkartılması bile yargının ne hale geldiğinin bir delili. Şu anda hakikaten kısmi bir başarı sağladılar. Kuvvet komutanları dahil, ki onların hepsi antiemperyalist, ulusalcı, Atatürkün askerleri olduğunu tüm hayatları boyunca ispat etmiş kişiler, işte bunların ve başsavcının mutlaka göz altına alınması şart değil efendim. Arama yapılması bir felaket. Ne demek? Esas ben size söyleyeyim. Bütün darbeler, ülkemizde de, Ortadoğuda da, Latin Amerikada da, Amerikanın tezgahlanmasıyla yapılmıştır.
Dikkat edin, Ergenekon soruşturmasını destekleyen bütün insanlar, emperyalist güçlerin uşaklarıdır. Bu ABD politikalarının, gerek Türkiyede, gerek bütün dünyada uygulanmasının destekçiliğini yapmış kişilerdir. Bunun darbe önlemekle hiçbir alakası yok. Esasında Türkiyede bir karşı devrim tezgahlanıyor. Bir takım devlet görevlileri de maşa olarak kullanılıyor.
Kaynak