AKP savunmasında Yargıtay Başsavcısı için algılama sorunu var ifadelerine yer verildi.
AKPnin savunma yerine iddianameye cevaplarımız şeklinde nitelediği ön savunmasında, AKPnin laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesinden değil, vehimlere dayalı bir algılama hatasından söz edilebileceği belirtildi.
Yargıtay Başsavcısının AKPyi kapatma davası iddianamesinde, Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül ve eski TBMM Başkanı Arınç için siyasi yasak getirilmesi isteniyor.
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkayanın kapatılmasını istediği AKP, ön savunmasında Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşanın 27 Mayıs darbesinin coşkuyla karşılandığı yönündeki sözlerini anımsattı. Başsavcılığın, yeni 27 Mayıslara davetiye çıkartan siyasi kampanyaya destek vermekle suçlandığı savunmada, Yalçınkayanın algılama sorunu içinde hazırladığı belirtilen iddianame için hâkimler yönetimi eleştirisi getirildi. 98 sayfalık metne, savunma yerine iddianameye cevaplarımız ifadesinin konulması dikkati çekti. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı savunmada, özetle şu görüşlere yer verildi:
SİYASİ İDDİANAME: İddianamenin, çarpık bir okuma sonucu, siyasi amaçlarla hazırlandığı, koruyor gibi göründüğü ilkelere zarar verdiği belirtildi. Atatürkün çağdaş uygarlık hedefine yürüyen AKPnin gizli gündeminin bulunamayacağı, partinin laikliği toplumsallaştırdığı ifade edildi.
AB TEHDİDİ: AB yetkililerin açıklamaları anımsatılarak, AB ile müzakere sürecini başlatan partinin kapatılmasının, bu süreci dinamitleyeceği kaydedildi. Gelecek nesillere şu notu düşmek istiyoruz; tarih ve ona şahitlik eden milletimiz çağdaş uygarlık mücadelesini engelleyenleri affetmeyecektir denildi.
HÂKİMLER DEVLETİ: Yargının siyasi muhalefet görevini üstlendiği ülkelerde demokrasinin tehdit altında olduğu, bu durumun rejimi hâkimler yönetimi anlamına gelen jüristokratik bir rejime dönüştüreceği savunuldu.
DARBE İDDİASI: Demokrasiyi korumak için ölümü göze aldığını anlatmak isteyen Erdoğanın Beyaz çarşaflarla yola çıktık sözlerinin kışkırtıcılık olarak yorumlanması eleştirildi. İsim vermeden Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşanın 27 Mayıs darbesi ve Adnan Menderesin idamının coşkuyla karşılandığı yolundaki sözleri anımsatıldı. Bu sözlerle yeni 27 Mayıslara davetiye çıkartıldığı belirtilerek, iddianamede Erdoğanın sözlerinin kınanmasının da söz konusu siyasi kampanyaya destek anlamına geldiği ifade edildi.
DEVAMI DEĞİLİZ: AKPyi RPnin devamı gösterme gayretinin beyhude olduğu, partinin demokratların yegane adresi haline geldiği vurgulandı. İddianame için ibret vesikası denildi.
AKP LAİKLİĞİ: Davanın, iddianamede savunulan laiklikle, AKPnin laiklik anlayışı arasındaki farklılıktan dolayı açıldığı savunuldu. İddianamede laikliğin tek boyutlu bir kavram gibi ele alındığı, bu yorumun 19. yüzyıl pozitivizminin katı ilerlemeci anlayışına dayandığı belirtildi. AKPnin ise özgürlükçü laikliği benimsediği belirtildi.
TÜRBAN TASARRUFU: Kız öğrencilerin başörtüsü ile öğrenim görmesinin laiklikle ilişkilendirilemeyeceği, yasağın kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliğinin AKPnin değil TBMMnin tasarrufu olduğu anlatıldı.
ULEMA BİLİRKİŞİ: Erdoğanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin türban kararıyla ilgili yaptığı Ulemaya sorulmalıaçıklamasının bilirkişilik müessesine ilişkin olduğu, laik devlette yargıçların dinin gerekleri konusunda uzman olamayacağı kaydedildi.
HIÇKIRIK MÜDAHALESİ: Erdoğanın Gönlümün derinliklerinde yatan hıçkırıklar var sözlerinin bile İnsan gönlünün hıçkırıklarına müdahale edilerek laikliğe aykırı nitelendirildiği iddianamenin, laiklik teorisine özel bir katkıda bulunduğu ifade edildi.
HUKUK GARABETİ: Erdoğanın 1994-95te söylediği sözlere iddianamede yer verilmesi hukuk garabeti şeklinde nitelendirildi. YÖK Başkanının türban genelgesinin de partiye mal edilemeyeceği belirtildi.
GÜLEN CEMAATİ: Gülün Dışişleri Bakanlığı döneminde Fethullah Gülen cemaatine bağlı okullar ve Milli Görüş Teşkilatıyla temasa geçilmesi talimatı vermediği, konuyu elçiliklerin takdirine bıraktığı ifade edildi.
ÖYMEN DE ZİYARET ETTİ: Gülene ait olduğu söylenen okulların CHPli Onur Öymen, emekli Tümgeneral Prof.Dr. Ömer Şarlak, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Halis Burhan gibi isimlerce de ziyaret edildiği vurgulandı.
ALGILAMA SORUNU: İddianamenin duyarsız ve dilsiz bir partiler düzeni istediği, sözde delillerle, demokrasiyi teksesli boyuta taşıyabilecek bir tehdit niteliğinde olduğu kaydedildi.
AKPnin laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı olmasından değil vehimlere dayalı bir algılama hatasının varlığından söz edilebileceği belirtilerek, milyon defa tekrarlansa da delillerin odak kriterini sağlamayacağı savunuldu.