Sayın Başbuğ; Velev ki Amerikayı keşfettiniz!..
Stratejik müttefiki Türkiyeye, istihbarat, stratejik maşası PKKya ağır silah desteği veren ABD, her talebi ile Türkiyeyi etnik cehenneme çevirme niyetini ortaya koyan, PKK ve uzantılarına her türlü siyasi-lojistik destek sağlayan, "muasır medeniyet hedefimiz AB ile ilişkilerimiz bu minvalde sürdükçe, düşünce kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelip, bölücülük ve terörle mücadelede dünyanın en iyi reçetesini bulsanız ne yazar!..
Milli iradenin yegane temsilcisi olduğunu iddia eden Başbakan, ben çözümü bunda görüyorum deyip, TBMMdeki çoğunluğuna dayanarak, af çıkarsa, siyasi çözümün önünü açsa, hatta şimdilerde AB ve Avrupa Konseyine havale edildiği görülen etnik kimlikleri tanımayı ve ana dillerde eğitimi hedefleyen sivil Anayasa için düğmeye bassa, yapabileceğiniz bir şey var mı?
Talabani ve Barzaninin can dostu olan, geçmişte Leyla Zanayı, bugün Sabahat Tunceli ağırlayan, Barzani ile masaya oturmak için can atan, Kandil için, Kuzey Irak'ın kontrol edemediği bazı dağlık bölgeler diyerek, Barzanileri ibra eden bir Cumhurbaşkanı,
Ülkeleri etnik-dinsel mikro devletçiklere dönüştürmenin adı olan BOPun eşbaşkanlığını yapan, eyalet sistemini savunan, Türklüğü etnik grup sayan, PKKnın saldırıları ile TSKnın operasyonlarını aynı kefeye koyan bir Başbakan,
Ulusalcılığı-milliyetçiliği tehlikeli sayan bir Milli Eğitim Bakanı,
Gelsinler ülkeyi işgal etsinler diyen bir Maliye Bakanı,
Çocuklarımıza, gençlerimize, ülkenin bölünmesi çalışmalarını ilericilik-düşünce özgürlüğü, T.C. Devletine sahip çıkmayı, gericilik-darbecilik diye anlatan aydınlar var oldukça,
Stratejik müttefiki Türkiyeye, istihbarat, stratejik maşası PKKya ağır silah desteği veren ABD, her talebi ile Türkiyeyi etnik cehenneme çevirme niyetini ortaya koyan, PKK ve uzantılarına her türlü siyasi-lojistik destek sağlayan, muasır medeniyet hedefimiz AB ile ilişkilerimiz bu minvalde sürdükçe, düşünce kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelip, bölücülük ve terörle mücadelede dünyanın en iyi reçetesini bulsanız ne yazar!..
Alt tarafı demokrat Paşa Hilmi Özkök gibi, Görüşlerinizi yazılı olarak Başbakanlığa bildirmek suretiyle tarihe not düşmüş olursunuz!..
Milli iradenin yegane temsilcisi olduğunu iddia eden Başbakan, ben çözümü bunda görüyorum deyip, TBMMdeki çoğunluğuna dayanarak, af çıkarsa, siyasi çözümün önünü açsa, hatta şimdilerde AB ve Avrupa Konseyine havale edildiği görülen etnik kimlikleri tanımayı ve ana dillerde eğitimi hedefleyen sivil Anayasa için düğmeye bassa, yapabileceğiniz bir şey var mı?
Keza Cumhurbaşkanı Gül, Barzani kukla devletçiğini fiili tanıma anlamına gelecek Erbil seferini gerçekleştirirse, O konuda yorum yapamayız dışında ne diyebileceksiniz? (Hatırlatalım; Gül Ermenistan seferi için, kararı devletin gerekli kurumlarına danıştım ve çok önceden aldım derken, siz sadece, Sayın Cumhurbaşkanı karar vermiş ve gitmiştir. O konuda yorum yapamayız demiştiniz)
CHP Lideri Baykal, son terör saldırılarının ardından iktidarı, kafa karışıklığı-şaşkınlık içinde olmakla suçlamıştı. Görülen o ki, kafa karışıklığı-şaşkınlık içinde olan sadece iktidar değilmiş!..
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğun, bazı uzmanlarla bir araya gelip, bazı sorulara cevap araması, arızi değil, kitlesel bir hastalıkla karşı karşıya olduğumuzu ortaya çıkardı.
Başbuğun cevabını aradığı sorular şunlarmış; 1-PKK'ya katılım neden bu kadar fazla? 2-Katılımı nasıl engelleriz? 3-Terörle mücadelede uluslararası platformda neler yapılmalı? 4-Kuzey Irak'taki yerel yönetimle nasıl ilişkiler kurulmalı? 5-Terörle mücadelede kültürel faktörlerden nasıl faydalanılır? 6-Terörle mücadelenin hukuksal boyutundaki eksiklikler nelerdir? 6-Terörle mücadelede kolluk kuvvetlerinin etkisi nasıl artırılır?
Yazının girişinde anlattığımız tablo, aslında bu soruların büyük bölümünün cevabını da içeriyor. Sorun derinlerde, sorun kangrenleşmiş, sorun tavan yapmış
Sözüm ona dostlarınız, arkadaşlarınız, çok iyi gelecek, iyileşeceksin diyerek, vücudunuza, kendi ellerinizle -ki elleriniz de bunun iyi geleceğine inanıyor- paso zehir şırınga ettiriyor, siz bunu görmeyip, öksürüğü nasıl keserim diye çare arıyorsunuz!..
Yapmayın Allah aşkına!..
Stratejist falan değiliz, adımız-sanımız yok ama, acaba bizim naçizane anlatacaklarımıza da kulak verilir mi?
1-Sorunun ne olduğunu anlamak, iç ve dış destekçilerinin kimler olduğunu görmek için Skys-Picot planlarını, Sevri, Lozanı (tutanaklarıyla birlikte), AB ilerleme raporlarını, BAB raporlarını, ABD-CIA raporlarını (özellikle David L. Phillipsin Türk Dışişleri Bakanlığının da katkısıyla hazırlanan 15 Ekim 2007 tarihli, Disarming, Demobilizing and Reintegrating The Kurdistan Workers Party-Kürdistan İşçi Partisinin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi başlıklı raporunu), İngiliz Chatam House raporlarını mutlaka okuyun. Fethullah Gülenin Stratejik Araştırma Kuruluşu Abant Platformunda ele alınan konuları, bu toplantıların sonuç bildirgelerini ve toplantılara katılanları süratle gözden geçirin. Bazı medya organlarının son 4-5 yıldır, özellikle Güneydoğu, TSK, Irakın kuzeyi bağlamında yaptığı sistematik yayınları analize tabi tutun.
2-ABnin sadece güvenlik kuvvetlerinin elini-kolunu bağlayan yasal düzenlemeleri üzerinde durmayın. Uyum Paketleri adı altında, kadınlardan 12 yaşındaki çocuklara, insanlarımızı birtakım ellerin açık etkisi ve yönlendirmesine sokan, (iç ve dış güçlerin bölgede önder kadınlar yetiştirmesini sağlayan, ilkokul çocuklarının ABDye götürülüp, nasıl Barzani marşı söylettirilmesine imkan veren) düşünce ve ifade özgürlüğü adı altında ülkeyi lime lime yapmanın önünü açan, ilkokul çocuklarının PKK gösterilerinde kullanılmasına, son olarak ellerine, ana dilde eğitim istiyoruz pankartı tutuşturulmasına yardım ve yataklık eden yasal düzenlemelerin listesini de çıkarın. Bu noktaya 1 günde gelmediğimizi göreceksiniz.
3-ABD Büyükelçilik ve konsolosluk görevlilerinin, AB Büyükelçilerinin, misyonerlerin, CIA ajanlarının son 4-5 yılda Doğu ve Güneydoğuya yaptığı seyahatleri, kimlerle görüştüklerini, neler görüştüklerini de araştırın. Bunlar vakit alır diyorsanız, şu Avrupa Parlamentosu milletvekili Feleknaz Ucanın nerelere gidip, neler yaptığına bakın yeter. Türkiyenin nasıl dingonun ahırı haline geldiğini anlarsınız. (Devlet farkını göstermek için küçük bir örnek; İran PKK-PEJAK militanlarını hapse tıktı. Şimdi bunlardan 40ı açlık grevi yapıyor. Bu Feleknaz Hanım, İran yetkililerine, Gelip, tutsakları görebilir miyim? diye mektup yazdı da, İran cevap bile vermedi.)
4-Bir yığın insan Ergenekon denilerek, gözaltına alınırken, daha on-on beş gün önce TSKya, katiller diyen, hakkında onlarca müfettiş raporu bulunan, belediyenin imkanlarını PKKnın emrine tahsis eden Osman Baydemir başta, DTPli belediye başkanlarına niye hiç dokunulmadığını sorgulayın.
Yazacak, soracak, sorgulanacak çok şey var ama burada kesip, diyorum ki;
Beyler, acı gerçeğimiz şudur; 5 yıldır Doğu-Güneydoğu halkı, PKK-Barzani-Fethullah-Mustazaflar(Hizbullah) arasında bırakılmıştır. Kamu kuruluşları ve halk paylaşılmıştır. Bu tabloda olmayan tek varlık, T.C. Devletidir. T.C. bölgeden fiilen çekilmiştir, varlığı şeklendir.
Çare mi arıyorsunuz? Yapılacak ilk iş, oraya yeniden devleti götürmektir. Okuluyla, hastanesiyle, T.C.nin kuruluş esaslarına ve Atatürk ilkelerine bağlı doktoruyla, öğretmeniyle, diğer kamu görevlileriyle
Çocukları, gençleri iç ve dış bölücü güçlerin elinden kurtaracak temel tedbir budur. Buradaki çocuklarımıza, gençlerimize hem eğitimde, hem istihdamda pozitif ayrımcılık yapacaksınız
Bölge halkına haksızlık yapmayın, yalan propagandasına alet olmayın. Bir avuç terörist, bir avuç kiralık cazgıra bakıp, halkı kaybettik, nasıl kazanabiliriz diyemezsiniz. Halk eğer PKK veya bu cazgırları gerçekten desteklemiş olsa, bugün Doğu-Güneydoğudan Balkanlar gibi söz ederdik. Halk her defasında ne istediğini ortaya koymuştur; Aş ve iş. İç ve dış güçlerin çözüm diye sunduğu, bölünmenin kilometre taşı kültür haklar en alt sıralarda, yüzde 1-2lerdedir. Halk elinden geleni yapmış, bu kadar organize işlere rağmen iyi dayanmış ve direnmiştir.
Madem kolları sıvadınız, çare arıyorsunuz, öyleyse bundan sonra görev ve mesuliyet tamamen sizdedir. Ne pahasına olursa olsun, bölgede acilen yeniden devleti tesis edecek, iç ve dış güçlerin hem bölge, hem topyekun Türkiye üzerindeki oyunlarını bozacaksınız. Yoksa?..
Düne kadar sizi kalemleriyle dövüyorlardı. Şimdilerde, golf sopasıyla dövüyorlar. Bunlardan korkulur, kimbilir yarın-öbür gün Terörle mücadeleyi Kürt soykırımı haline getirip, Uluslararası Ceza Divanı ile dövmeye kalkarlar.
Ve bilin ki, o zaman sizleri kurtarmak için Türk Milleti de bir şey yapamaz.
Meyyal UYGUR