Selam Olsun Ahmedinecad'a

İletigönderen baragakal » Çrş Haz 17, 2009 2:07

Seçim'e hile karisip-karismadigini bir komisyon inceleyecek ve Hamaney'e rapor edecekmis...

SORU: Hamaney kim?

CEVAP: Ahmedinecat kaybetseydi koltugunu kaybetme olasiligi yuksek olan sahisti...

Hamaney komisyonun ulastigi sonucu açiklayana kadar ortalik karisik kalabilir, aslinda açiklayabilecegi yegane sey, herhalde "....bazi sorunlu durumlarin olustugu, ama seçime sonucu degistirecek duzeyde hile karismamis oldugu... veya buna benzer bisey..." bundan sonra ortalik bir kez daha ve belki daha ciddi karisabilir. Yani bu seçimin sonucu Iran'i iyice sallayabilir. Ihtimal..



Dunyaya sunulan sonuçlari açiklayanlar, rakam bazinda dogru açiklama yapti gibi, adaylardan biri %60 digeri %30 aldi dediler, dogru, ama hangi aday konusu saibeli :)



Iran nufusunun %40'indan fazlasi Turk kokenli, hadi bunlarin en az %10'una oy kullandirilmadi, kaldi %30,..
Iran hukumetlerinde Turk nufusun tek tek ismi kayitlidir denir,.. Bunlarin rejimle yasadigi sorunlar dusunuldugunde, çogu ailenin 10 yillar içinde oldurulmus, evinden sorgu için alinmis bir daha geri donmemis yakinlari vardir, birçok kisi zaten uzun senelerdir cezaevindedir ( Banu Avar'in Iran çalismasini izleyenler bir yere dikkat etmeli "BU SEFER KUZEY IRAN'a GIDEMEDIK" dedi, "hiçbir Turk gazeteci aslinda oraya gidemez!" diyemedi, bunu soyleseydi sanirim bi daha Iran'a almazlardi... Gazetecisin kaçak gitmeye kalktin, yakalanirsan sorgulanir-infaz edilirsin, al sana MOLLA IRAN -TURKIYE iliskisi... Tepesinde Azeri, batisinda Turkiye ve bu derece buyuk Turk nufusa sahip ama Turk olmayan Iran! Mollalarin bu gunku ABD karsitligini overken, kiliclarini geçmiste ve dahi bu gun Turkler ustunde bilediklerini unutmamakta yarar var... Yeniçagcilar unutmus gibi yapiyolar, ya da boyle yapmakta bir hayir goruyolar, Banu hanim'in da nedenleri var,.. Olaylar karisik... )



Neyse seçime donersek; Turklere ait %40 oyun, %30'u kullanilsa, firesiz olarak Museviye gider mi gider. Ihtimal...
Mollalarin paylasacagi %60 kaldi. Bu seçmenin en az 3'te birinin Musevi'ye verebilecegini Ahmedinecat kanadinin yorumculari dile getirmis, oran olarak %20 eder, 30+20=50,.. Ki bu da bence dogru degil, Rafsancani ciddi bir Ahmedinecat muhalifidir; bu seçimde tum gucuyle Musevi'yi destekledi. Bu eski tufegin, gucunu iktidardaki mollalar uzerinde kullandigi dusunulurse ve bunlara sonradan Ahmedinecat muhalifi olan yeni grup dahil edilirse, yani Iran'in en zenginleri katilirsa, oran en az %60 olur.

Saros fonlari degil, Saros'un bizzat kendisi gelse; dunyanin en zenginleri listesinde bence ilk 3'e rahatlikla girebilecek Rafsancani'nin yaninda esamesi okunmaz... Bilgiyi test etmek isteyen olursa Iran'a ciddi olçekte hizmet-mal satan ya da bu ulkeye ait bir urun satin alabilenlere soruversin... Forbes benim bildigim kadariyla, gorunen kisma oykunup ilk 100'e koymustu :) Ahmedinecat bu noktada halkin degerlerini yamyamlarin istahinda korumaya bi derece niyetlenmis ama kurdun elinden avini almak zor, yani olmamis, Rafsancani'yle birlikte hareket edenlerle o yuzden nane-molla bi durum olusmus, Necat'a kizmislar. Dumenleri bozulmasin diye bu seçimde azicik ozgurluk taraftari olmayi uygun bulmuslar...



Kazandigi soylenenler: Hameney, Ahmedinecat ve destek veren asker-mollalar birligi...
Bu 3'lunun, bence seçim-hile belasindan kurtulmak için tek sanslari var, karsilarina aldiklari mollalarla uzlasmak ( bu muhalif mollalar, Iran burjuvazisini temsil ederler, seçim boyunca Rafsancani'nin yaninda yer almis, gizli-açik Musevi'ye destek vermislerdir. )

Olan radikallere ve yine Turk kokenlilere oldu, umuyorum karisikliklar sonunda Iran halki birazcik daha -birey- olmaya yaklasir,.. Irak ve Iran'da baski goren Turk nufusa sabir dilemekten baska elimizden bisey gelmiyo...



democris, yazdiklarina kesinlikle katiliyorum.
ABD, bu zattan daha nefis KOTU KARAKTER nerde bulacak?
Yaratsan bu kadar olmaz...






-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

İletigönderen DevUyandi » Çrş Haz 17, 2009 6:44

Ben de ABD televizyonlarinda agzi kulaklarina varan spikerlerin "Musavi yarisi acik farkla onde goturuyor" haberlerini endiseyle izlemekteydim. Elimdeki en onemli veri olan "ABD destegi" endise icin yeterliydi bence. Musavi nedir ne degildir ne yer ne icer pek de onemli degil.

Iran icin su an onemli olan herseyden once varolusunu surdurebilmesidir. Zamanla dunya konjonkturu degistikce gerekli reformlari kendi ic dinamikleri ile yapabilecek koklu bir tarihe ve kulture sahiptir Iran
Kullanıcı küçük betizi
DevUyandi
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 1:57

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş Haz 17, 2009 8:46

16 Haziran 2009-YENİÇAĞ GAZETESİ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=18311

SOROS DEVŞİRMELERİ

Sorosçu gençler organize edildi

ABD ve Batı’dan fonlanarak Ahmedinecad yönetimine karşı ayaklanan büyük kentlerdeki iyi giyimli Sorosçu gençlerin başını çektiği işbirlikçiler, başkent Tahran’dan sonra Meşhed, İsfahan ve Şiraz’da da dün eylemini sürdürdü. İran’ın taşra kentlerine kadar provokatif gösterileri yaymayı amaçlayan Sorosçuların zengin kentlerde yoğunlaşması dikkat çekti. Özellikle zengin bölgelerdeki gençlerin başını çektiği eylemler taşraya yayılmaya çalışılırken iyi giyimli gençlerin rol aldığı protestolarda Sorosçuların varlığı hissedildi. Diğer ülkelerdeki renkli devrimlerde gençleri kullanarak işbirlikçileri işbaşına getiren Sorosçuların organize çalışması şimdi ise İran’da devreye konmuş durumda.

Konsey: Seçimler yenilenmeyecek

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi, ABD yandaşı Mir Hüseyin Musevi’nin seçimlerin yenilenmesi talebinin mümkün olmadığını açıkladı. İran Anayasayı Koruyucular Konseyi Sözcüsü Abbas Ali Kethudai, tartışmalı bölgelerde yeniden sayım yapılmasının sözkonusu olabileceğini belirtti. Sorosçuların meydanlardaki tahriklerine karşı Ahmedinecad’a destek veren bir milyonu aşkın kişi de Tahran sokaklarında gövde gösterisi yaptı.

Darbeciler boş durmuyor

ABD yandaşı reformcuların İran’da, Turuncu Devrim’e paralel geliştirdikleri Yeşil Devrim planları işliyor. Musevi taraftarları Tahran başta olmak üzere İran’da belli başlı kentlerde sürdürdükleri protesto ve şiddeti dün de sürdürdü. Associated Press ajansının haberine göre, İran devlet radyosu, 7 kişinin önceki geceki çatışmalarda öldüğünü duyurdu. İran dışişleri dün AB’yi temsil eden Çek diplomatı ise seçimlere müdahale ettiği gerekçesiyle sert bir şekilde uyardı.

Rusya’dan tam destek

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Rusya’nın Yekaterinburg kentinde yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısına katıldı. Ahmedinecad, Rusya, Çin, Kazakistan,Kırgızistan,Özbekistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıda gözlemci ülke statüsüyle yeraldı. Ahmedinecad, Rus lider Medvedev ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada Moskova ve Tahran arasındaki ilişkilerin daha da pekişeceği yorumunu yaptı.

İşbirlikçiden yeni çağrı

ABD’de sürgünde yaşayan Devrik son İran Şahının oğlu Rıza Pehlevi’den İran’la ilgili yeni bir provokatif açıklama geldi. CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, ABD kuklası Pehlevi, “İran’da bugün gördükleri ortamın, bu rejimin gelmesine yol açan birkaç ayı hatırlattığı” değerlendirmesinde bulundu. Pehlevi, ABD’yi “İran halkıyla dayanışma içinde olduğunu göstermeye” çağırdı ve “İran’daki seçim hilelerini” kınadı. Rıza Pehlevi, sivil itaatsizlik çağrısında da bulunmuştu.

Amerika kendi işine baksın

ABD ve Batı’nın darbe için fırsat kolladığını söyleyen Ali Laricani “Fırsattan istifade edeceğinizi sanmayın. Ülkemizden çıkın” dedi

İran Meclis Başkanı Ali Laricani, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin İran’daki seçimlere ilişkin değerlendirmelerini sert bir dille eleştirdi. Laricani, Meclis’te yaptığı konuşmada seçim sonuçlarının ilanından sonraki süreçte gelişen olaylara değindi. Batı’nın müdahaleci politikalarını ve darbe planlarını eleştiren Laricani, “Amerikalıların, İran ve seçimler konusunda endişelenmesine gerek yok” dedi.

Neden saldırtıyorsunuz!

ABD’nin ülkenin iç işlerine karışmasına tepki gösteren Laricani, Amerikalı yetkililerin, İran ile ilişkilerde “değişim” e gidileceği yönündeki açıklamalarının inandırıcı ve gerçek olmadığının bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Laricani, bu ülkelere hitaben, “Fırsattan istifade edebileceğinizi sanmayın. İran halkı, 30 yıl önce sizden daha büyüklerini ülkeden kovdu” ifadesini kullandı. Laricani, seçimlerin hemen ardından şiddetin yayıldığına vurgu yaparak, “Öğrenci yurduna saldırmak ve bazı merkezlere baskın yaparak halkın asayiş ve huzurunu bozmak ne anlama geliyor” dedi.

Obama’dan İran kışkırtması

Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın CIA’nın darbe planları ve provokasyonlarına rağmen yeni dönem için tekrar seçilmesinin ardından ABD Başkanı Barack Obama’dan kırşıkırtıcı bir açıklama geldi. Beyaz Saray’da İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile görüşmesinin ardından konuşan Obama, Tahran ve büyük şehirlerdeki şiddet haberleri karşısında “sessiz” kalmasının yanlış olacağını belirtti. Şiddet olaylarından tedirgin olduklarını belirten Obama, Musevi destekçilerinin, bu sonuçlarla “ihanete uğramış duygusu içinde” olduklarını söyledi.
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

radikal islamcilik ve entiemperyalizm

İletigönderen alamancı » Çrş Haz 17, 2009 10:40

birileri de sanki antiemperyalizm radikal islamciligin tekelindeymis havasini estirmeye ugrasiyor. hiç alakasi yok. yobazin koyusu suudi Araplar ABD'nin kucaginda. Fethullah efendi CIA ajanlariyla Bush benzeri sagci evanjelistlerle al takke ve külah. Eger ABD ve AB ayni Türkiyedeki gibi Iranda da ilimli islam (yani sömürge islami) görmek istiyor derseniz inanirim. Evet, emperyalistler kendi islerine gelen liderlere reformcu falan gibi kulaga hos gelen isimler takiyorlar. Fakat burada antiemperyalizm esittir islamcilik havalari estirmeyin. Biz isbirlikçi ve kucaksever çok islamci gördük. Hele Fethullah efendinin CIA dizayni ilimli islaminin ne oldugunu çok iyi biliyoruz. ne olursa olsun Iranda Ahmedinecadin tekrar seçilmesi ABD ve ABnin isine gelsin gelmesin yaygin cehaletin bir zaferidir. çünkü Iran'da biraz kafasi çalisan, biraz özgür birey bilinci olan Ahmedinecad'in baskici molla rejimine karsi ayni zamanda da antiemperyalist. Hele kadinlar... Daha demokratik bir rejim için ille de ABDci ABci veya isbirlikçi olmak gerekmez. Bir ülkede ne olup bittigini anlamak için oyunu bir çuval nohuta veya Iranda oldugu gibi 250 dolara satan cahil cühelaya çaresize degil egitimli bilinçli kesimlere bakacaksin azinlik olsalar bile...
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş Haz 17, 2009 11:07

Sevgili alamancı,

Son derece haklısın. Benim Ahnedimecd'ın sahip çıktığım yönü, islamcılığı ya da dinciliği değil. Ben, Ahmedinecad yönetiminin Amerikan emperyalizmine karşı aldığı tavra sahip çıkıyorum.

ABD emperyalizmi, bölgedeki 'dinci' görünümlü kimi işbirlikçiler gibi Ahmedinecad'ı teslim almış olabilseydi, hiç bu kadar yaygara yapmazdı.

Tüm bunlar olup biterken, Ahmedinecad, Rusya’nın Yekaterinburg kentinde, Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan temsilcilerinin de hazır bulunduğu Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısına gözlemci ülke statüsüyle katıldı. Ahmedinecad, Rus lider Medvedev ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada Moskova ve Tahran arasındaki ilişkilerin daha da pekişeceği yorumunu yaptı.

Ne hikmetse, bölgemizi çok yakından ilgilendiren bu gelişmeler ne ABD'nin 'Stratejik Müttefiki' 'reytingi yüksek' Batı güdümlü medyamızda, ne de ABD'nin bir başka 'Stratejik Müttefiki' AKP'nin yandaş medyasında haber bile olmuyor.

Ama biz geçmişte İstanbul'daki İngiliz işbirlikçisi ''Mütareke Basını''nın da haber değeri vermediği gelişmelerin, hem ülkemizin kurtuluşu açısından hem de bölgemizdeki mazlum uluslar açısından çok önemli tarihsel sonuçları olduğunu çok iyi biliyoruz...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

İletigönderen baragakal » Cum Haz 19, 2009 15:32

Iran'la ilgili uzun okuma yapmak istemeyenlere onemli 2 basligi alintiladim.



1 .

...İran toplumunda nefret edilen “Besici” adı verilen Gönüllüler'in sayısı 2 milyon olarak biliniyor. Irak savaşı döneminde gönüllü asker devşirme düzeneği olarak çıkan örgütlenme, şimdi içeride toplumu kontrol altında tutma örgütü olarak kullanılıyor. Toplumsal yaşamın “İslami ilkelere uygunluğu”nu kontrol ediyor. Besiciler sokaklarda, saç sakal, başörtüsü kontrolü yapıyor. Gençler arasında kadın erkek ilişkisinin “İslami değerlere uygun olmasını sağlıyor”. İran'da devletin en radikal ve “vurucu” gücünü oluşturuyor Besiciler. Son bir kaç gündür Tahran sokaklarında göstericilere şiddet uygulayan “güvenlik güçleri” de Besicilerden oluşuyor...

NOT . Sayilarinin 500 bine bile ulasmadigini Iran halki biliyor. 2 milyon saniyorum ellerindeki-bellerindeki sopalarin sayisi... Neye benzedigine dair ornek vereyim: Turkiye'de "mahalle baskisi diye yakinlarda tartisilan kavramin, rejime donusup, 10'la çarpilip, cisim bulmus hali".


ABD'yle derdi olan bu gunku Iran rejiimin (kimin derdi yok ki!) basari sansi neredeyse -sifir-, bir açidan bakinca "emperyalizme karsi ayaklarinin ustunde saglam duruyo" gibi gorulen sey, -bi tur garabet-. Bu cografyada, halkini aydinlatma derdi olmayan bir rejimin kimin karsisinda ne derece ayakta durduguna inanilir.

Iran rejimi disarida Amerika karsiti, Iran Halki içeride Rejim karsiti... Ve liderin! Yiyecek giyecek dagitmakla oy avlama çabasi,.. Sonuç alamayip bildigini okuma macerasi...



2 .

...Ancak biraz yakından bakıldığında, Ahmedinejat dönemi İran'ın dış politikasının yalnızca bundan ibaret olmadığı görülüyor. Ahmedinejat'lı İran, Amerika'nın Irak'ı işgaline Birleşmiş Milletler'de (BM) karşı çıkmayan sayılı ülkelerden. Hatta bütün ezilen dünyada bir prestij sorunu olarak yorumlanan Saddam Hüseyin'in yargılanmasında ABD'yi destekledi ve hatta davaya müdahil olarak katıldı...


Yoruma gerek var mi? Merak edenlere, Iran'in Afganistan politikasini da incelemesini oneriyorum, yazida ucundan biraz bahsetmis...




İRAN, İKTİDAR MÜCADELESİ SÜRECİNE NASIL GELDİ?


Geçtiğimiz Pazar gününden bu yana her akşam saat 22.00 ile 23.00 arasında Tahran semaları “Allahu ekber” sesleriyle inliyor. Muhalefet, halkı her akşam bu saatler arasında pencerelere ya da damlara çıkarak bu sloganı söylemeleri çağrısında bulundu. Kimilerine göre “Batıcı” olan muhalefetin buluşu değil bu eylem tarzı. 1979 yılında İran'da devrim arifesinde Ayetullah Humeyni, toplumsal muhalefetin göstergesi olarak halkı her akşam dışarı çıkarak “Allahu ekber” diye bağırmaya çağırmıştı. Halk Şah'a olan tepkisini bu şekilde öylesine dile getirmişti ki, söylentilere göre, çileden çıkan Şah bu eylemin artan şiddeti nedeniyle İran'ı terke karar vermişti. Devrim öncesi simgelerin yeniden keşfedildiği İran'da geçtiğimiz cuma günü yapılan seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra sokak gösterisi olarak başlayan, ancak şimdiden yedi kişinin öldüğü çatışmalara dönüşen gelişmeler, İran yönetici sınıfı içinde uzun bir zamandır süre giden iktidar mücadelesinin açığa çıkmasını da sağladı.

Medyadaki basitleştirmeyle ifade edilecek olursa, Ahmedinejat ile dini lider Hamaney aynı safta görünürken, muhalefetin lideri olarak Musevi ile diğer adaylardan Kerrubi ve Rezai karşı tarafta gözüküyorlar. İktidar kavgası Muhafazakârlarla Reformcular arasında gerçekleşmiyor. Kavga, bir dönüm noktasında bulunan İran devletinin gelecekte hangi figürlerle politika sahnesine çıkacağı etrafında oluşuyor.

Protestoların merkezinde olan Ahmedinejat'ın devlet yapısı içindeki gücü esas olarak Devrim Muhafızları ve Gönüllüler'den geliyor. Pastaran olarak da bilinen Devrim Muhafızları Irak savaşı sonrasında düzenli ordu yapısına entegre edilmiş durumda ve sayıları 500 bin olarak veriliyor. İran toplumunda nefret edilen “Besici” adı verilen Gönüllüler'in sayısı 2 milyon olarak biliniyor. Irak savaşı döneminde gönüllü asker devşirme düzeneği olarak çıkan örgütlenme, şimdi içeride toplumu kontrol altında tutma örgütü olarak kullanılıyor. Toplumsal yaşamın “İslami ilkelere uygunluğu”nu kontrol ediyor. Besiciler sokaklarda, saç sakal, başörtüsü kontrolü yapıyor. Gençler arasında kadın erkek ilişkisinin “İslami değerlere uygun olmasını sağlıyor”. İran'da devletin en radikal ve “vurucu” gücünü oluşturuyor Besiciler. Son bir kaç gündür Tahran sokaklarında göstericilere şiddet uygulayan “güvenlik güçleri” de Besicilerden oluşuyor.

Besiciler, Şehit Ailelerini Destekleme Vakfı gibi çok sayıdaki vakıflar üzerinden devletin önemli miktarda maddi gücünün ellerine geçmesini sağlıyorlar. Ayrıca, ülkeye kaçak yollardan sokulan alkol, uyuşturucu ve batı tüketim maddelerinden de pay aldıkları İran'da herkesin bildiği bir gerçek. Ayrıca İran'da yaygın olan rüşvetin de önemli bir sacayağını oluşturuyorlar. Anlaşılabilmesi açısından Türkiye'den bir örnekle açıklanacak olursa, bir dönem Güneydoğu'da PKK terörüne karşı kullanılan özel tim üyelerinin, işleri bittikten sonra, çeşitli büyük şehirlerde mafyatik ilişkilere girmesi gibi. İran, iki milyonu aşkın bir Besiciler ordusu ve çevresinin nemalanmasını uzun yıllardır yaşıyor.

İran, ABD'nin son yıllarda Irak işgaliyle birlikte bölgeye abanma politikasına Ahmedinejat ile cevap verdi. İran, Ahmedinejat ile Ortadoğu ve İslam dünyasında gelişen Amerikan karşıtlığının neredeyse lideri olmayı başarabildi. Bunda, İslam dünyasının nezdinde ezilen dünya belki de insanlık tarihindeki en yoğun aşağılanma ve psikolojik baskıya maruz kalması büyük rol oynadı. İran buna önderlik etmeyi, Amerikan emperyalizminin yumuşak karnı olan İsrail ve Filistin meselesi üzerinden gerçekleştirdi. Bölgede etkinliğini artırmak amacıyla, Amerika'nın abanması altında bunalan Ortadoğu halklarının gönlüne hitap edecek şekilde İsrail'e yüklenerek ve Filistin sorununda ABD'nin “terörist” sıralamasına koyduğu Hamas'ı açıktan destekledi. Yetiştirip desteklediği Lübnan'ın Hizbullah örgütü, İsrail ile gerçekleştirdiği savaşta, karşıtına ağır kayıplar verdirdi ve Filistin halkının cephe örgütü haline dönüştü. Ahmedinejat dönemi İran dış politikası, İsrail konusunda yaptığı açıklamalar, Hamas'a açık destek ve atom enerjisi üretme konusundaki tavizsizlikle, özellikle Batı basını tarafından gösterilmeye çalışılsa da, onun döneminin dış politikasını yalnızca bunlar oluşturmuyor.

Ancak biraz yakından bakıldığında, Ahmedinejat dönemi İran'ın dış politikasının yalnızca bundan ibaret olmadığı görülüyor. Ahmedinejat'lı İran, Amerika'nın Irak'ı işgaline Birleşmiş Milletler'de (BM) karşı çıkmayan sayılı ülkelerden. Hatta bütün ezilen dünyada bir prestij sorunu olarak yorumlanan Saddam Hüseyin'in yargılanmasında ABD'yi destekledi ve hatta davaya müdahil olarak katıldı. Ayrıca 11 Eylül'den sonra bütün dünyanın üzerine bir karabasan gibi çöken, ABD'nin “terörle mücadele” politikası çerçevesinde Afganistan'ın işgaline karşı çıkmadı. Bunun da ötesinde Taliban'a karşı Amerikan güçleriyle birlikte hareket etti. Irak'ta Şiiler üzerinden artırdığı etkinliği sayesinde ABD açısından “Irak'ta istikrar oluşturmada vazgeçilmez bir partner” oldu.

Kısaca Ahmedinejat dönemi İran'ı, bölgesel güç olma yolunda hem ABD ile çatışmaktan hem de çıkarlarının emrettiği yerlerde aynı tavrı alır görünmekten çekinmedi. Ulusal çıkarlarının emrettiği politikaları izledi. İran'ın atom enerjisi geliştirme konusunda ABD'nin başını çektiği Batıyla görüşmelerinde, Obama yönetimi Ahmedinejat'ı “konuyla ilgili muhatap alınacak en güçlü şahsiyet” olarak sınıflandırmıştı. Hatta Tahran'da gösterilerin başladığı geçen Cumartesi akşamı, CNN'in konuyla ilgili programına katılan bir Pentagon yetkilisi, “Ahmedinejat'ın yeniden seçilmesine bu derecede muhalefetin gelişmesi Pentagon'un planlarını altüst etti” açıklamasında bulundu. Bu çerçevede, Ahmedinejat seçimleri kazandığını açıkladıktan sonra yaptığı basın toplantısında Amerikan yönetimine yönelik olarak, “iki ülke arasında doğrudan ilişkiler kurma konusunda samimilerse, somut önerilerini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Seçim öncesi İran'daki gelişmeleri yakından izleyen gözlemciler ve Batı basınındaki yorumlar, “Ahmedinejat'ın yeniden seçileceğine şüphe yok. Batı onunla birlikte atom enerjisi görüşmelerini, devlet mekanizmasını elinde tutan ve kontrol eden güvenilir bir partner ile yürütme rahatlığını yaşayacak” yorumlarını yapıyorlardı. Ahmedinejat'ın seçilmesine protestolar karşısında Batı basınındaki yorumcular ne diyeceğini bilemedi, apansız yakalandı. Bu satırların yazarı, bu sürecin Alman medyasıyla ilgili bölümünün canlı tanığı. Bu yorumlara siyasi menfaatlerin yanı sıra, Batı merkezci düşünce tarzı da kaynaklık ediyor.

Bütün bir Ahmedinejat dönemi İran'ı mercek altına alındığında, ülkenin dış politikasını, Bush yönetimindeki ABD'nin İran'a yönelik tehditlerini göğüsleme ve bölgesel güç olma şeklinde özetlenebileceği görülecektir. Ahmedinejat buna uygun olarak, İran devletinin ihtiyacını yerine getiren bir figür olarak hareket etti. Ancak hem Washington'daki iktidar değişikliği hem de Avrupa'nın motor güçleri Almanya ve Fransa veya Rusya, Çin gibi devletlerin İran konusundaki muhalif politikaları ve daha da önemlisi tehdit politikalarının İran'ı kuvvetli bir bölgesel güç haline getirdiği görüldüğünden, Amerikan yönetimi yeni Obama hükümeti üzerinden farklı politikalar izleyeceğini ilan etmişti. İran'ın bölgedeki etkinliği tarihinde hiç bir zaman yaşamadığı bir şekle dönüşmüş durumda. Ancak dış unsurun, yani Amerika'dan gelen farklı sesler nedeniyle, Tahran rejimi de bu politikalarla devam edemeyeceğini, “bölgede artan etkinliğinin hızı kesilmediği sürece kaldıramayacağı bir ağırlığa dönüşeceği”ni kaydediyor. Bölgenin diğer etkin güçleri Suudi Arabistan, Mısır ve Pakistan gibi ülkeler, İran'ın artan etkinliğinin ardında Şii etkinliği gördükleri için rahatsızlık içindeler. Bu nedenle bölgenin bir Sünni-Şii çatışmasına doğru ilerlediği yorumları yapılıyor. Tahran rejimi bölgede yaşanacak bir Sünni-Şii gerginliğinde kaybedecek tarafın kendisinin olduğunu ve bu sayede bölgesel güç olma durumunu kaybedeceğini biliyor. Bu amaçla Washington yönetiminin doğrudan ilişki kurma çağrısına, “somut teklifleri görmek gerek” şeklinde cevap verdi. İran, içinde bulunduğumuz günlerde yaşanan iktidar mücadelesi sorununu aştıktan sonra, Amerikan yönetimi ve Batı dünyasıyla ilişki kuracak. Burada Cumhurbaşkanı'nın Ahmedinejat ya da Musevi olması fark yaratmıyor. Yaşanan iktidar mücadelesinin özünü oluşturan şey de; yoksul kitlelere yardım paketleri ve vaatler dışında toplumun acil sorunlarına çözüm üretemeyen Ahmedinejat ve arkasındaki dini lider Hamaney, toplumsal desteği kaybettiklerini gördüklerinden ve iktidar mekanizmasındaki taraftarlarının Pastaran ve Besiciler'e kadar daraldığını gördüklerinden, dış unsuru dahil ederek, yani Amerika ve Batıyla ilişki kurmanın unsuru olma üzerinden iktidar sürelerini uzatmaya ve rakiplerine üstün gelmeye çalışıyorlar. Musevi ve etrafında topladığı hem Reformcu hem de Muhafazakâr cenah içindeki muhalif kesimler, Ahmedinejat'ın dış unsur üzerinden iktidarda kalması durumunda, kendilerinin uzun yıllar tekrar bir iktidar seçeneği olamayacağını bildikleri için, geri adım atmayarak, devrim sonrası İran'ın yaşamadığı tarda bir iktidar mücadelesine neden oldular. Mücadelenin her iki kesimi için de mağlubiyet can alıcı.

KİM BU PROTESTOCULAR

İran'daki geleneksel yapıya muhalefet edenler kimler? Musevi'yi kim destekliyor? M. Kerrubi, Ayetullah olmasına neden toplumsal muhalefetin önemli bir unsuru olabiliyor? Devrim Muhafızlarına yıllar yılı komutanlık yapmış Rezai neden sistemin “Reformcu” olarak aşağıladığı tarafta yer alıyor? Veya Tahran sokaklarında protesto gösterilerine katılanlar gerçekten de, en son Moldova'da şahit olduğumuz Amerika'nın kışkırttığı bir avuç provokatör mü?

İran'da reform hareketi, özellikle 1990 yılların ikinci yarısında kendini şekillendiren bir hareket. 1999 yılındaki şiddetli öğrenci hareketinin bastırılması da, Reformcu lider Hatemi'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin önüne geçememişti. Ancak Hatemi halkın beklentisi olan, toplumsal dinamiklerin önünün görece açılması ve ekonominin düzeltilmesi gibi can alıcı konularda adım atamadı. Sonrasında İran Ahmedinejat dönemine girdi. “Ülkenin milli değeri petrolden elde edilen gelir, fakirin sofrasına aş olarak gelecek” vaadiyle Reformcu çevrelerde dahil olmak üzere, bir umut olarak seçilen Ahmedinejat, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, muhtaç olanlara yardım paketleri göndermenin dışında bir şey gerçekleştiremedi. Ekonominin gerilemesi onun döneminde hızlandı.

İşsizlik yüzde 30 sınırına dayanmış durumda. Bu oran gençler arasında daha da yüksek. Yıllardır Amerikan ambargosu altında yaşayan İran ekonomisi ayakta kalmayı başarma yeteneğini göstermiş olsa bile, yüksek petrol gelirleri, ülkenin ekonomik altyapı kurmasına yol açamıyor. Dünya'nın ikinci büyük petrol üreten ülkesi olmasına rağmen, işlenmiş petrolü ithal ediyor İran. Toplumsal sosyal yaşam tamamen kontrol altında ve Ruhban sınıfının bir kesiminin tasavvurunun dışında bir yaşam tarzına sokakta izin verilmiyor. Yozlaşma, uyuşturucu kullanımı, yasağa rağmen yüksek düzeyde alkol kullanımı ve aşırı Batı tarzı yoz yaşam tarzına özen hat safhada. Bu nedenle sokakta farklı bir görüntü veren İran toplumu, evinde, aile içinde son derece zıddı bir yaşam sürüyor. Bu da toplumun ikili bir hayat sürmesine yol açtığı için, gözlemcilerin “toplumsal çatlak” dediği sosyolojik durumun doğmasına yol açıyor. Ülkeyi yöneten Ruhban sınıfının bir kesimi, rejimin İslami karakterinin gerektirdiği yaşam tarzı ile toplumun içinde bulunduğu yaşam tarzı arasında bir köprü oluşturmayı reddediyor. Bir kesimi diyoruz, çünkü Muhafazakârlar içindeki çatlağın Ruhban sınıf içinde bu konulara kadar uzanan bir ideolojik tartışmalara uzandığı biliniyor. Musevi, Hatemi gibi rejimin içinden, hatta çekirdek zümresinden gelen isimlerin, şimdiye kadar izlenen politikalara muhalefet etmelerinin kökenleri buralara kadar gidiyor. Bu isimler, İran İslam Cumhuriyeti'nin kendi içinden yetiştirdiği, dinamik, sistemin şimdiye kadar çözemediği sorunlarda plan sahibi olan, uzmanlığı uluslararası seviyede olan ve ülkeyi yönetmeye istekli çevrenin adayları olarak öne çıkıyorlar. Bu toplumsal dinamik, İran'daki protesto gösterilerinin şiddeti her geçen gün artırarak yaygınlaşmasına neden oluyor.

Dikkat çekici bir gelişme daha: Amerika'nın yıllardır beslediği ve bu günler için nemalandırdığı Halkın Mücahitleri ve Şah taraftarlarının protesto gösterilerinde dışlanmaları. Halkın Mücahitleri'ne “münafık” (bizim siyasi literatürümüzde hain, ajan anlamına gelen dinsiz, inançsız, anlamında kullanılıyor) oldukları gerekçesiyle,eylemlere dahil olmalarına izin verilmiyor ve bunu bildikleri için de uzak duruyorlar. İran'da hatırı sayılır güçleri olmayan bu örgütlenmelerin, özellikle yurtdışında gerçekleştirilen gösterilerde, yalnızca kendi kitleleriyle, İran toplumundan kopmuş bir şekilde eylem gerçekleştiriyorlar. Şah taraftarları da tamamen sürecin dışında kalmış durumda. Amerika'da yaşayan oğul Rıza Pehlevi, protestolar başladığında, “en iyi yolun sivil itaatsizlik olduğuna inanıyoruz” şeklinde anlaşılmayan bir açıklama yaptı. Tabiî ki bu, başka güçler üzerinden Amerika veya Batı'nın protesto hareketine bir hakimiyet kurma gayretlerinin olmadığına işaret etmiyor.

Gözlemciler, protesto gösterilerinin yanı sıra, kapalı kapılar ardında Tahran'ın siyasi kulislerinde kıyasıya bir iktidar mücadelesinin yaşandığına dikkat çekiyorlar. Önceki gün (Perşembe) Tahran tarihinde gördüğü en büyük kitle gösterisini yaşadı. Cumartesi günü (yarın) daha büyük bir gösteri planlanmış durumda. Bugün ise dini lider Hamaney'in Cuma Namazı'nı kıldırması ve halka hitap ederek, önemli açıklamalarda bulunması bekleniyor. En son haberlere göre, “yatıştırıcı ve hatta geri adım atar nitelikte” Hamaney Cuma Namazı'na katılmaktan vazgeçebilir. Aksi takdirde yapacağı açıklamada, Ahmedinejat'a beklenildiği şekilde destek vermesi durumunda, güvenlik güçleri ve Besiciler'in (lebas ı şahsi) göstericilere karşı şiddet kullanma sürecini hızlandıracağına dikkat çekiliyor. Göstericiler seçimlerin tekrarını talep ediyor. Seçimlerin tekrar edilmesi de, özellikle dini lider Hamaney'in otoritesini sarsıcı, dokunulmazlığını yok edici nitelikte. Amerika ve Batı bekleyiş içinde. İlk günlerde yoğun olan batı basınının ilgisi son iki gündür azalmış durumda. Gösteri görüntüleri, yerini uzman tartışmalarına bırakmış durumda. Önceki gün Obama'nın “bizim açımızdan Ahmedinejat ile Musevi arasındaki fark büyük değil” açıklaması geldi. İran'daki iktidar mücadelesinin merak edilen sorusu şu: Rejim, toplumsal muhalefetin de katıldığı bir çözümü kendi içinden çıkarabilecek mi yoksa kan mı dökülecek? Sonuçta ortaya çıkacak tabloyu Batıcılar veya Batı karşıtları belirlemeyecek. Tablo, İran'ın hangi tarzda ilerleyeceğine işaret edecek.

Mehmet Salih ÇEVİKER/FRANKFURT

KAYNAK : ODA TV
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

İletigönderen tegafüle » Cum Haz 19, 2009 17:07

Bu konuda, önemli olan, ABD emperyalizmi karşısında kimin, hangi tavrı aldığıdır.

Bu konuda öncelikle yanıtlamamız gereken soru, ülkemiz ve bölgemiz için en büyük tehdit olan ABD emperyalizmi karşısında hangisi başı dik bir liderdir; hangisi teslimiyetçi bir liderdir?

Ahmedimecad, ülkemiz ve bölgemiz için en büyük tehdit olan ABD emperyalizmi karşısında kesinlikle teslimiyetçi bir lider değildir. Ahmedinecad, kesinlikle emperyalistlerin çıkarlarını değil, ülkesinin ve bölgemizin yararlarını kollayan bir liderdir. Ülkemizin ve bölgemizin yararları açısından önemli olan ve desteklenmesi gereken budur.
irfan bey düşüncelerinize tamamen katılıyorum .ayrıca iranın bu duruşu bizim içinde çok önemlidir.ve yeni öğrendiğim bir gerçeği sizinle paylaşmak isterim.

30 Nisan 1951 tarihine kadar dış politikada ibreler Batı’yı gösterirken, Musaddık’ın başbakan olmasıyla tüm dengeler bir anda tersine dönmüştür. Petrol gelirlerinden daha çok pay almak isteyen çarşı grubunun da desteğini de arkasına alan Ulusal Cephe lideri Dr. Musaddık İran petrollerinin millileştirilmesine karar vermiştir. Bu kararla, devlet içersinde başka bir devlet gibi hareket eden “İngiliz İran Petrol Şirketi”nin (Anglo-Iranian Oil Company) etkisinin sınırlamasını ve İran’ın petrol gelirlerinden hakkı olan gerçek payı almasını sağlamayı hedeflemiştir. Bu harekât aslında İran’ın Batı’dan bağımsız ve ulusalcılığı ön plana çıkaran bir dış politika izlemek istediğinin ilk göstergesidir. Petrolün millileştirilmesi kararına en büyük tepki doğal olarak İngiltere’den gelmiştir çünkü İngiliz şirketleri petrol pastasından %40 a yakın bir pay (yani aslan payını) almaktaydılar.3 1953 yılında CIA ve İngiltere tarafından organize edilen bir darbe sonucunda Musaddık görevden uzaklaştırılmış ve yerine Batı ile ilişkileri iyi olan şah dönemi başlamıştır.

İran İslam Devrimi de Şah’ın liberaller, Müslümanlar, pazarcılar, entelektüeller ve hümanistler üzerindeki baskısına ve zorba yönetimine karşı gerçekleştirilmiş-halka dayalı- bir yeniden yapılanma harekâtıdır.10 Bu harekât Fransa’da sürgünde bulunan Humeyni tarafından organize edilmiş ve başarıya ulaştırılmıştır. Rıza Pehlevi döneminde ekonomik kalkınmaya öncelik verildiği için ülkede hızlı bir endüstrileşme süreci yaşanmış, bunun sonucunda birçok köylü iş imkânlarından faydalanabilmek için kentlere göç etmiştir. Şehre, iş ve daha iyi bir yaşam umuduyla gelen bu insanlar genelde fakir ve eğitimsizlerdi. Humeyni işte bu fakir insanların ve tüccar (bazaar) grubunun desteğini alarak başarılı bir devrim gerçekleştirmiştir. Petrol rafinerilerindeki işçiler greve giderek, tüccarlar ise devrime ekonomik destek sağlayarak devrimin başarıya ulaşmasını sağlamışlardır.

Devrimin başarıya ulaşmasından sonra İran’ın bölge ülkelerine bakış açısını yansıtması açısından Humeyni’nin 1 Aralık tarihindeki konuşmasına bakmakta fayda var:

“Bu kutsal ayda, İslamı korumak, tiranları ve parazitleri devirmek için kanlarınızı feda ediniz”.11

Bu açıklama, aslında İslam Devrimi’nin sadece İslami nitelikte olmadığını, bir takım siyasi açılımları da beraberinde getirdiğinin göstergesidir. Humeyni bölgedeki monarşilere ve krallıklara açık bir gönderme yapmaktadır.

http://www.turksam.org/tr/a653.html?x_ID=653 alıntıdır.sanırım bu tarih bilgisi iranın şuandaki karışıklığını açıklar.
Kullanıcı küçük betizi
tegafüle
Üye
Üye
 
İletiler: 11
Kayıt: Çrş Nis 29, 2009 16:50

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Haz 19, 2009 18:38

tegafüle yazdı:Bu konuda, önemli olan, ABD emperyalizmi karşısında kimin, hangi tavrı aldığıdır.

Bu konuda öncelikle yanıtlamamız gereken soru, ülkemiz ve bölgemiz için en büyük tehdit olan ABD emperyalizmi karşısında hangisi başı dik bir liderdir; hangisi teslimiyetçi bir liderdir?

Ahmedimecad, ülkemiz ve bölgemiz için en büyük tehdit olan ABD emperyalizmi karşısında kesinlikle teslimiyetçi bir lider değildir. Ahmedinecad, kesinlikle emperyalistlerin çıkarlarını değil, ülkesinin ve bölgemizin yararlarını kollayan bir liderdir. Ülkemizin ve bölgemizin yararları açısından önemli olan ve desteklenmesi gereken budur.
irfan bey düşüncelerinize tamamen katılıyorum .ayrıca iranın bu duruşu bizim içinde çok önemlidir.ve yeni öğrendiğim bir gerçeği sizinle paylaşmak isterim. (...)


Değerli katkılarınız için teşekkür ederim
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

İletigönderen İlteriş » Cmt Haz 20, 2009 23:03

Iran konusuna, Turkiye'deki hakli ABCD karsitligi penceresinden degil, Turk dunyasinin iki yakasinin bir araya gelebilmesi, yani "Guney Azerbaycan'in bagimsizliginin nasil saglanacagi" penceresinden bakiyorum. Bu ic karisiklik Turkiye ve Turk dunyasi icin bir firsat olabilir, eger olasi bir savas yahut ic savasta, Farsi Iran yonetimi yine Turkleri cepheye surmeyecek veya suremeyecekse, bu konuya "Iran devletinin tam bagimsiz olup olmadigi, anti-emperyalist olusu yahut olmayisi veya guclu olup olmadigini" tartismaktan baslamak icin hicbir neden bulamam. Bu konuya sadece Turk Dunyasinin cikarlari acisindan bakiyorum. Amerika, evet guclu devlettir, ama Iran'i yikip orayi fiilen yonetebilecek kadar da guclu bir devlet degildir. Iran ve ABD'nin sicak yahut soguk catismalari, Turklerin bagimsizlik veya ozerkligiyle sonuclanacaktir. Bu da Turk dunyasi ile Turkiye arasinda genis bir karasal baglanti olusmasi sonucunu doguracaktir.

Sanirim bu karasal baglantinin olusmasinin faydalarini anlatmama gerek yoktur.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

İletigönderen baragakal » Pzt Haz 22, 2009 6:10


Tehran tense after violent clashes
Tehran: Monday, June 22, 2009

... Iranian state television reported that 13 people were killed in the clashes on Saturday.
State television also reported that the government had arrested five members of the family of Ali Akbar Hashemi Rafsanjani, the former president who heads two influential councils in Iran, a move that escalates the government’s crackdown against the reform movement.

Rafsanjani, one of the fathers of the revolution, has been locked in a power struggle with Iran’s supreme leader, Ayatollah Ali Khamenei, and worked closely with the reform movement during the presidential election.

The televison report identified two of those arrested as Rafsanjani’s daughter, Faezeh Hashemi, as well as her own daughter...

KAYNAK: Deccan Herald = Ingilizce yayin yapan Hint gazetesi...




Iran'da Rafsancani ailesinden 5 kisi tutuklanmis ve birisi oz kizi. Tutuklamalar -aile fertlerinin can guvenligini saglamak için, aman bunlara bisey olmasin!- modunda yapilmadiysa- Hameney ve Ahmedinecat'inki deli cesareti,.. Boyle bir tutuklamaya izin verdilerse, belli ki olaylar bi sekilde disardan tetiklenen sokak olaylari degil, meclis de karismis.


Rafsacani acimasizligiyla bilinir, Hameney'e karsi kaybetmis olmasina aldanmamak lazim, dune kadar Iran'i o yonetti, halihazirdaki meclis de dahil Iran'in en guçlu adami oldugu soylenir. Çatismalarin ilk gunlerinden beri bloglara yazan Iranli reform yanlilari, Rafsancani'nin taraf degistirmemesini için dua ediyor "...hayatimizi zehir eden, ulkeyi terk etmemize neden olan, geçiste çok insanin kanina giren Rafsancan'yi bu gune kadar hep nefretle andik! Bir gun gelip ulkemiz için ona yalvaracagimiz aklimiza gelmezdi, Ey Rafsancani lutfen Musevi'ye destegini surdur, bir sey olursa ancak senin gucunle olabilir..." diyorlardi.





-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt Haz 22, 2009 9:31

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=18587

21 Haziran 2009-YENİÇAĞ GAZETESİ

İran'a Batı kıskacı

Bir türlü boyun eğdiremedikleri ülkeyi hizaya getirebilmek için
her yolu deneyen küresel güçler, şimdi de iç savaşı zorluyor!..

ŞER CEPHESİ

Halkı tahrik için ‘medya’ kozu çekildi

UZUN süredir İran’la uğraşan Batı, Ahmedinecad’ın zaferi sonrası 4 koldan saldırıya geçti. Milli iktidarları renkli devrimlerle yıkıp ‘yönetici’ atayan ABD ve AB, psikolojik savaşta medyayı ileri sürdü. BBC ve Amerika’nın Sesi, tahrik yayınlarına başladı.

İsrail, yangına körükle koştu!

PSİKOLOJİK savaşın komuta merkezi olarak görev yapan BBC ve Amerika’nın Sesi, İran’daki ölü sayısını abartıp halkı kışkırtırken, İsrail Cumhurbaşkanı Peres de halkayı tamamladı: Eylemler desteklenmeli. İran’a müdahale, nükleer programdan önemli!

İRAN CEPHESİ

İçişlerimize karışmanız yüzsüzlük!

BATI’nın oynadığı oyunu çok iyi bilen İran, en üst düzeyde tepki koyarak birlik ve bütünlüğü koruyacağını vurguladı. Meclis Başkanı Laricani, “ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’ye sesleniyorum: Yüzsüzsünüz. Halkımız sizi iyi tanıyor” dedi.

Seçimden önce ajan yolladılar!

İRAN Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki, seçim sonrası yaşanan şiddet eylemlerinde ABD ve İngiltere’nin doğrudan parmağı olduğunu ve ülkeye seçimler öncesinde ajan gönderildiğini açıkladı. Dini lider Hamaney de “Batı paniğe kapıldı” diyerek halkı uyarmıştı.

Organize işler bunlar...

İran’daki milli iktidardan rahatsız olan Batı, ‘renkli devrim’ ihracında da başarısız olunca ‘sivil gençler’i sokağa döktü. ABD kuklası Musevi yandaşları, 10 gündür sürekli ve düzenli biçimde olay çıkarıyor.

İran’da her yolu deniyorlar!

Bir türlü boyun eğdiremediği ülkede bu kez de seçim sonuçlarını kullanarak iç savaş çıkarmaya çalışan ABD ve Batı, hedefine ulaşabilmek için her türlü tahrike başvuruyor

İran’ı bir türlü hizaya getiremeyen Amerika ve Batı, uzun yıllardır hayalini kurduğu darbe planlarını bu kez seçimler kanalıyla gerçekleştirmeye çalışıyor. ABD’li Yahudi işadamı para spekülatörü George Soros’un devşirdiği işbirlikçi muhalefetle sokaklar karıştırılırken, yandaş medya da yaptığı provokatif yayınlarla İran’a karşı psikolojik savaş başlatmış durumda. Dünyanın değişik ülkelerinde renkli devrimler yaptırarak işbirlikçi hükümetleri işbaşına getiren Amerikanın planı Tahran’da Ahmedinevad’ın yeniden seçilmesi ile birlikte ters tepmişti. Emperyal çıkarları için uluslararası sistemi dizayn etmeye çalışan Amerikan-İngiliz sömürüsünün yeni oyunlarına darbe indiren İran ise kaleyi düşürmemekte kararlı...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

zor durum zor...

İletigönderen alamancı » Pzt Haz 22, 2009 11:39

ne kötü bir durum. akli basinda iranlilara mal yerine konmamak isteyen iranli kadinlara aciyorum. yukari tükürsen sakal asagi tükürsen biyik. bir yanda baskici mollalar yobazlar çok doguran cahiller sürüsü bir yanda demokrasi ariyorum derken emperyalistlerin kucagina düsme tehlikesi... isin içyüzünü anlamak için herhalde Iranda olmak gerekirdi ben artik AB veya ABD basinindan gelen bilgilere inanmiyorum. yüzlerce CIA ajani simdi Iranda fink atip ortaligi karistiriyordur.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

İletigönderen İlteriş » Çrş Haz 24, 2009 14:15

Musevi'yi Iran'daki rejimin tam karsiti olarak goren arkadaslar, yaniliyorsunuz, Musevi rejimin bir destekcisidir, rejim icinde bir yumusamadan yanadir.

ANCAK MUSEVI'YI ACEMLER ICIN TEHLIKELI YAPAN TEK UNSUR AZERI OLMASIDIR.

Musevi'nin emperyalist usagi oldugu iddianizin tek dayanagi, "Super Anti-Emperyalist", "ABD'nin Irak'ta istikrarin saglanmasinda yapici rol verdigi" ve "Afganistan isgalini 'terorizmle mucadele' adina destekleyen" Ahmedinecat'a siyasi rakip olusu mudur? Yoksa baska bildikleriniz de var mi?

"CUNKU BENIM BILDIGIM KADARIYLA, MUSEVI DE, BIR ZAMANLAR ABD BUYUKELCILIK GOREVLILERINI REHIN ALAN ORGUTLENME ICINDE YER ALMISTI"

Yani Ahmedinecat'in Musevi'den daha anti-emperyalist oldugunu kanitlayan, Ahmedinecat'in mutemadiyen sergiledigi sovlar disinda elimizde hicbir somut veri yoktur.

Sovlara "one munit"ligine bakacak olursak, icimizde Tayyip'ten daha iyi anti-emperyalist bulamayiz! Oyle degil mi :twisted:
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

İletigönderen türkpaşaoğlu » Çrş Haz 24, 2009 14:56

museviyi samimi bulmuyorum,tehlikenin en üst seviyeye çıktığı ortadoğu topraklarında,emperyalist güçlerin ortaya attığı dalavereler ortadadır.öyle yada böyle ahmedinecad amerikaya karşı gibi görünsede şu an dünyada amerikaya kafa tutan adam sıfatındadır,eğer bu ülke bizim komşumuz ise iran a yapılacak her türlü saldırı bizide ilgilendiriyor ise bırakalım adamlar değişime uğramasın. musevinin size güzel yaşam vereceğim demesi şu an amerikanın kucağına oturtucağımla aynı anlama gelmekte birde bize bakalım bir lisan bir insan zihniyetiyle çocuklarımıza ingilizce öğreteceğimize dilimizi unuttuk .farsçadan arapçadan kurtaralım derken ingilizcenin tam içine düştük zaten türk kültürü de yok olma aşamasında ,değişimde adam gibi adamlarla ve adam gibi olmalı...
Kullanıcı küçük betizi
türkpaşaoğlu
Üye
Üye
 
İletiler: 96
Kayıt: Çrş Nis 22, 2009 11:53

İletigönderen İlteriş » Çrş Haz 24, 2009 15:28

Turkpasaoglu,

Sorun da bu ya, kimimiz Ahmedinecat'in ABD'ye kafa tuttugu ALGI'sini bir OLGU zannediyoruz.

Bana birisi aciklasin, Kuzey Kore'nin elinde Nukleer Silah var, Pakistan'da, Cin'de Hindistan'da nukleer silah var, ABD'nin guvenligi Iran'in nukleersizlestirilmesine mi kaldi?

Ote yandan "BOLUNMUS BIR IRAN, BUTUNLESMIS BIR TURK DUNYASI ANLAMINA GELECEGINDEN" ABD, ASLA VE KAT'A IRAN'IN BOLUNMESINI TERCIH ETMEZ!

ABD ve Iran Yonetimleri, karsitmis gibi gorunme oyunu sergiliyorlar, bu sayede Iran'in ve Amerikan silah sirketlerinin eli gucleniyor. Ahmedinecat, ulkesinde olusan hakli ABD karsitligini iktidarda kalmak adina kullaniyor. Tayyip'in one minut'unden hicbir farki olmayan sovlar yapiyor. Icerideki ciddi ve muhtemelen dis destegi de olmayan muhalefeti, rejim dusmanligi ve abd dostu olmakla itham ederek EZIYOR! Sokaklarda Besic'ler, azeri kizlarini ve erkeklerini takir takir olduruyor, ve Ahmedinecat denilen sovmen ve Atamin mezarini ziyaret etmeyen nezaketsiz adamm, Turk oldurdugu icin Turkiye'de olaylara yuzeysel bakan Turkler tarafindan alkislaniyor!

ALGILARIMIZI OLGU SANMAYA DEVAM ETTIKCE, DAHA BASIMIZA NELER GELECEK KIM BILIR!
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x