Selam Olsun Onlara!
8 Mart… Vahşi kapitalizme, patronların sömürüsüne baş kaldırdıkları için, üzerlerine kilitlenen kapıların arkasında kalarak, çıkan yangında yanan, can veren 129 emekçi… Çoğu kadın.
Onların tek derdi adaletli ücret, sağlıklı çalışma şartları ve çocuklarına ekmek götürebilmekti. Ama olmadı, yapamadılar. Küresel çeteler onlara yaşam hakkı dahi tanımadılar. Yanan vücutlarıyla sömürüye başkaldıran emekçilerin yol gösterici oldular.
8 Mart önceleri Sosyalist Enternasyonal’in teklifiyle “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kabul edilmişse de, 16 Aralık 1977’de küresel çetelerin icra organı Birleşmiş Milletler, derhal etkinliği yozlaştırarak 8 Mart’ı “Dünya Kadınlar Günü” olarak ilan etmiştir.
8 Mart Türkiye’de de kutlanır kadınlar tarafından. Bu kutlamak sözcüğü benim canımı acıtmakta ve yüreğimi incitmektedir. Çoğu kadın olan ve yanarak can veren emekçilerin ölüm gününde kutlama yapmak, ne derece doğrudur?
8 Mart bir anımsatma, bir bilinçlenme günü olmalıdır. Özellikle Türk kadını 8 Mart dosyasının kapağına şu cümleyi yazmalı ve dosyayı yürekleriyle mühürlemelidir.
“Kadının katılmadığı veya önderlik etmediği hiçbir devrim başarılı olamaz.”
Her 8 Mart’ta olduğu gibi bu 8 Mart’ta da Uçan Süpürge’nin makyajlı cadıları alanları işgal edeceklerdir. SOROS beslemesi kadınlar, AB fonlarından yağlanmış göbekleriyle zil takıp oynayacaklardır. Bu da yetmez gibi Kent Konseyleri’nin, Kadın Meclisleri’nin üyeleri, AB’ye gönderdikleri projelerle ballanan parmaklarını yalayacaklardır. Girişimci kadınlar bilmem kaç bin liralık yüzüklerle süslü parmaklarını havaya kaldırıp zafer işareti yapacaklardır Güneydoğu’da…
Kimi Türkan Saylan heykelinin önünde saygı duruşunda bulunacak “Kızlar okula” diye bağıracaklardır.
Diğer tarafta mor fularlı kadınlar kırmızı rujlu dudaklarını büzerek, “Kadına şiddete son-Tecavüze Hayır!” diye haykıracaklardır.
Emperyalizmin bulaşıcı virüsü feminizmin nöbetine yakalananlar, beyinlerine vurulmuş gizli zincirleri görmezden gelerek “Kadına özgürlük” naraları atacaktır.
Onlar Batı’nın taklitçisi, ABD’nin gönüllü devşirmeleridir. Aynı oyuncak fabrikasından çıkmış, çeşitli boy, renk ve kiloda “Barbi bebek”lerdir. Çocukluklarında kucaklarına aldıkları oyuncak bebekler, onları dönüştürmüştür. Fiziksel olarak farklı, düşünsel boyutta tek tiptir onlar. Meydanlarda şarkı söyleyecek, halay çekecek hatta göbek atacak, kadının onurunu yerle yeksan edeceklerdir.
Başka bir kadın “30 Mart’tan sonra özerkliğimizi ilan edeceğiz” diye zırvalayacak, ihanetini açığa vuracak ve meydandaki diğer kadınlar bu aymazlığa sırtlarını dönecektir.
Bir başka kadın derneğinin üyeleri sokaklarda “Halkların kardeşliği”ni savunacaklardır. Ellerindeki görünmez baltalarla Türk milletinin birliğini, Türk vatanının bütünlüğünü parçalamak isteyeceklerdir.
Meydanlarda bunlar olurken benim Şerife Bacım, çamaşır suyu ile kızarmış elleriyle bir “rezidans”ın pisliğini temizlemiştir.
Gülümser’im yağmur, çamur demeden seralarda işçilik yapmıştır.
Hanife kadın, engelli çocuğunu sırtında okula götürmüştür.
Şehit anası kışta, kıyamette sokakta kalmamak için bankadan kredi almıştır.
Yürekli kadın gazeteciler işsiz bırakılmış, ekranlar onlara kapatılmıştır.
Fatma teyzem, torunlarının karnını doyurup, bir sıcak çorba kaynatmak için semt pazarlarından artık sebze toplamıştır.
Öğretmenim, doktorum, mühendisim, avukatım, çalışan ve üreten tüm kadınlarım onurlarını pazarlamadan, evlerinde analık görevlerini de yerine getirmiştir.
Fabrikalarda çalışan emekçi kadınlar, asgari ücretin boyunduruğunda evlerine, erlerine ve yurt kalkınmasına katkı sağlamıştır.
Onlar Bağımsızlık Savaşı’ında; “İstiklâl Yolu”nu döşeyen isimsiz kadın kahramanların torunlarıdır.
Bu onurlu kadınların nineleri demiryollarında amelelik yapmış, işliklerde çalışmış, köylerde muhtar olmuş, cephane taşımış, cephede asker yaralarını sarmış ve sessizce erlerinin yanı sıra şehit olmuşlardır.
Kahraman ninelerin ruhları çalışan, üreten “Vatan savunmasının yaşı yoktur” diyen kadınların bedeninde can bulmuştur.
O kadınlar; tam istiklâlcidir, devrimcidir, anti-emperyalisttir ve yurtseverdir. Üreten, çalışan ve mücadele edendir.
Selam olsun onlara!.. Önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Figen ÖZEN, 8 Mart 2014
http://www.milliiradebildirisi.org