Nobelli Obama'dan savaş çığlıkları

Hiç bir şey yapmadan Nobel Barış Ödülü'nü kapan Obama, ödül töreninde savaş kelimesini ağzından düşürmedi.



ABD Başkanı Barack Obama, Nobel Barış Ödülü'nü aldığı konuşmasında kimi zaman savaşın da gerekli olduğunu söyledi.

2009 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen ABD Başkanı Barack Obama, Oslo'da düzenlenen bir törenle ödülünü aldı.

Obama'nın ödülü 18 ayar altın madalya, Nobel diploması ve 10 milyon İsveç Kronu (1,41 milyon dolar) tutarındaki para ödülünü içeriyor. Obama, Nobel'in büyük para ödülünü hayır işlerine bağışlayacağını açıkladı.

Törene eşi Michelle ile katılan Barack Obama, ödülü almasıın ardından yaptığı konuşmada, ABD'nin maruz kaldığı tehitler karşısında pasif kalamayacağını söyledi. ABD Başkanı Nobel Barış ödülünü almasına karşın, kimi zaman savaşın da gerekli olduğunu söyledi ve "Müzakereler El Kaide'nin silah bırakmasına yetmeyecektir" dedi.

Obama konuşmasında şunları kaydetti: "Uzun süreli bir barış, insan hakları, bireyler için ekonomik fırsatlar ve uluslararası kuralları ihlal eden rejimlere karşı yaptırımlar gerektirir. Barış dünyanın bazı koşulları empoze etmesi ile sağlanır. Uluslararası toplum İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere, mükleer gelişim konusunda sınırları zorladıklarında, anlamlı yaptırımlar uygulamalıdır. Aynı şey kendi vatandaşlarının haklarını ihlal eden Burma ve Darfur'da da geçerli olmalıdır."

ABD Başkanı, "Şiddet içeren çatışmaların bizim ömürümüzde yok edilemeyeceğin dair acı gerçeği de itiraf etmek zorundayız" dedi.

Obama, bütün ulusların güç kullanımındaki standartlara uyması gerektiğini söyledi.

Göreve başlamasının üzerinden bir yıldan az zaman geçmişken ve başta kendisine miras kalan Irak ve Afganistan savaşları olmak üzere dış siyasette henüz pek bir sonuç elde etmemişken 2009 Nobel Barış Ödülü'nün Obama'ya verilmesi, genel bir şaşkınlık havası yaratmıştı.

Yapılan açıklamaya göre, Obama, uluslararası diplomasi ve dünya halkları arasında işbirliğini kuvvetlendirmek için gösterdiği olağanüstü çabalar ve atom bombasından arınmış dünya için yaptığı çalışmalardan ötürü bu yılki Nobel Barış Ödülüne layık görülmüştü.

internethaber


Hiç bir şey yapmadan Nobel Barış Ödülü'nü kapan Obama denmiş...

Yalnış!

[img]http://www.porttakal.com/haber_img/f/1/b/5/f1b5fc990e_b.jpg[/img]

Demokrasi için her şeyi yapıyorlar

NOBEL Yıkım Ödülü, hak ettiği yeri yine buldu. Ödülü veren esas jüriyi ve görünürdeki jüriyi ayrı ayrı kutlarım. NOBEL, esasen, Stokholm Belirtisi adındaki hastalığın bir yansımasıdır.

Nobel Edebiyat ödülünün, edebiyatla ne kadar alakasız bir ödül ise, Nobel Barıs ödülününde barısla hicbir alakası yokdur. Bunu zaten ben, biz yada komplo teoricileri söylemiyor, bunu Jüri kendisi söylüyor, Horace Engdahl söylüyor ve artık tüm dünya bu ödüllerin hangi hesaplarla verildigini az cok tahmin edebiliyor.

Ne diyelim, bu üstün basarısından dolayı bizede Obamayı kutlamak düser...

Basbakanin "Nobel baris ödülü acilimi" yapmasi sart olmustur.

Neyse seneye de biz aliriz üzülme.

Türkiye sürprizi!

[img]http://www9.gazetevatan.com/newpics/news/270420101054215906108_2.jpg[/img]


Başkan Obama'nın geçen yıl Kahire'de Müslüman dünyasına yaptığı konuşmanın bir devamı niteliği taşıyan ve 56 Müslüman devletden 300'ü aşkın delegenin katıldığı 'Müslüman Girişimciler Zirvesi'in ilk günü olan Pazartesi günü Türkiye sürprizi yaşandı.


Amerika'nın başkenti Washington'da iiki düzenlenen ve Obama'nın konuşmasının sonlarına doğru bir sonraki yılın konferansının Türkiye'de yapılacağını açıklaması ve Başbakan Erdoğan'a ve Türkiye'ye teşekkür etmesi pek kimse tarafından beklenmiyordu. Çünkü, konuşma öncesi duyulan bir Türk delegenin Obama'ya mektup sunacağı, mektubun içeriğinin tahmin edilememesi nedeniyle yankı bulmamıştı. Obama bir sonraki zirvenin Türkiye'de toplanılacağını haber verirken şöyle dedi: "Başbakan Erdoğan'ın gelecek yılki zirveye ev sahipliği yapmayı kabul ettiğini duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Burada başlattığımız ivmenin devam etmesi adına yardımlarından dolayı Başbakan'a, Türk halkına, Türk özel ve kamu sektörü önde gelenlerine teşekkür ediyorum."

Washington'daki kaynaklara göre, Başkan Obama'ya Duelcom sirketinin yönetim kurulu başkanı olan Baybars Altuntaş ismindeki, Türkiye'den katılan altı delegeden biri olan işadamı Başbakan Erdoğan'ın mektubunu sundu.
Obama genç Müslüman girişimcileri ağırladığı zirveye bu sefer geçen yıl Kahire'de yaptığı konuşmadaki gibi 'selamun aleyküm' diyerek başlamadı. Onun yerine katılımcılara teşekkür ederek başlayan Obama, geçen yıl Mısır'da verdiği sözleri unutmadığı ve o açılımın devamı adına bu sefer ekonomik ağırlıklı zirvenin yapıldığını hatırlattı.Geçen yılki Kahire konuşması ve bu yılki zirvenin amacı Amerika ve Müslüman dünyası ülkelerini yakınlaştırmak biliniyor.
Obama herkesin üstüne sorumluluklar düştüğünü ve Amerikan'ın üstüne düşen sorumlulukları yapmaya başladığını da konuşmasında söyledi. Irak'tan orduların çekilme takviminin devam ettiğini ve Afganistan'da yararlı ortaklıklar kurulduğunu sorumlulukların yerine getirilmesi olarak gören Obama, sonraki ilk uluslararası konu olarak da konuşmasında Filistin-İsrail ilişkilerine değindi. Başından beri iki devletli bir çözüm aradığını ve bundan bütün zorluklara rağmen vazgeçmeyeceğini söyleyen Obama bu sözlerden sonra ilk kez salonda bulunan bazılarının başı kapalı olduğu çoğu Müslümanlardan oluşan dinleyicilerden alkış aldı.

Salonda bulunan birçok başarılı işadamını ismini çağıran ve tanıtan Obama, konuşmanın sonlarına doğru ise zirvenin seneye Türkiye'de yapılacağını açıklayarak bir sürpriz yapmış oldu.

Zirveye Türkiye'den altı kişilik bir delege topluluğu katıldı. Zirvede konferanslar iki gün sürerken, diğer etkinlikler ve katılımcıları birbirine tanıştırma toplantıları ise hafta sonuna dek sürecek.

KİMDİR?

Financial Times Gazetesi'nin, "Dünyayı kurtaracak 150 adam" diye tanıttığı girişimcilerden biri de, 40 yaşındaki Türk işadamı Baybars Altuntaş'tı. Boğaziçi Üniversitesi İngilizce bölümü mezunu olan Altuntaş, Duelcom mesleki eğitim kuruluşunun sahibi ve CEO'su. Franchise sisteminin Türkiye'ye de tanıtan kişi. Aynı zamanda Türk Franchising Derneği kurucusu ve genel sekreteri.

VATAN

Nobel Barış Ödülü sahibi Obama, yeni silah peşinde!

ABD Başkanı Barack Obama; en son teknoloji ürünü bir silah için harekete geçti.
'Cehennem silahı' olarak da anılan bu silahın yapımını Obama mutlaka istiyor.
Bu silah; dünyanın herhangi bir yerindeki hedefi bir saatten daha az sürede vurmayı hedefliyormuş.


Oysa Obama geçtiğimiz yıl seçildiğinde, dünya ona 'barış' adına ne kadar da güvenmişti.
Ama galiba olmayacak. O da 'büyük bir hayal kırıklığı' olarak tarihteki yerini alacak.


Obama; bir yandan 'dünyada barış' istiyor. Diğer yandan 'Afganistan'a daha çok asker ve silah' diye müttefiklerin kapısını çalıyor.
Obama; bir yandan, Rusya ile (iki hafta önce) 'nükleer silahları azaltma' anlaşması imzalıyor, diğer yandan da 'bana çok acele kimsede olmayan bir cehennem silahı yapın' diye emir veriyor.
'Prompt Global Strike' adı verilen yeni silah sisteminin amacı;
* Usame Bin Ladin gibi hedefleri saklandığı mağarada vurmak.
* Kuzey Kore'nin nükleer füzelerini yok etmek.
* İran'ın nükleer tesislerini yerle bir etmekmiş...


Sahi; 2009 Nobel Barış Ödülü, şimdi 'cehennem silahı' isteyen ABD Başkanı Barack Obama'ya verilmemiş miydi?
Ortada garip bir durum var.
Ya Obama; gerçek yüzünü göstermeyerek, Nobel Ödül Komitesi'ni kandırdı.
Ya da; Nobel'i verenler, ABD Başkanı'yla yan yana 'bir hatıra fotoğrafı çektirebilmek için' yanlış adama verdiler!
ABD'li cahil vekiller, Türkiye'yi yargılıyor!
Brad Sherman, ABD'li bir milletvekili...
Soyadından da anlaşılacağı üzere, 'Musevi' asıllı.
Mister Sherman; ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesi Üyesi.
Hani; sözde Ermeni soykırımının kabul gördüğü komite var ya, işte oranın bir üyesi.
Sherman buyurdu ki; 'Türkiye'yi soğuk savaş sırasında Sovyetler Birliği işgalinden kurtardık, bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını engelledik, Türkiye'ye daha ne kadar yardım etmemiz gerek.'


Brad Sherman'ın; şimdiye dek Türkiye'ye geldiğini hatırlamıyorum.
Ülkemiz hakkındaki gerçekleri de bildiği kanısında değilim. Ancak Ermeniler'in eline tutuşturduğu birtakım sahte belgelerle, fikir (!) sahibi olmaya çalışıyor.
Türkiye'nin-ABD'ye ihtiyacından çok, ABD'nin-Türkiye'ye ne denli muhtaç olduğunu da bilmiyor.
Eminim ki; Sherman'ın bu söyleminin altında intikam duygusu ve çıkar ilişkisi yatmakta.
Birincisi Mister Sherman Musevi asıllı ABD'li bir vekil. Ve Türkiye'nin, İsrail'e karşı takındığı tavrı belli ki hazmedemiyor.
İkincisi de; Kaliforniya'daki seçim bölgesindeki Ermeni asıllı ABD vatandaşlarına sempatik görünmeye çalışıyor.

Kubilay Çelik / Güneş Gzt. - 30.04.10

Yazının sonunda bir okulumuz için yardım notu var...