AKP'den aday olmayan eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'den şok itiraf!
Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, türban konusunda Başbakan'ın gündeme getirdiği anayasa değişikliğinin sorunu hukuksal olarak çözeceğini, ancak toplumsal çözüm getirmeyeceğini söyledi.
22 Temmuz seçimlerinde AKP'den aday olmayan eski Başbakan Yardımcısı ve eski Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın türban için gündeme getirdiği anayasa değişikliğinin sorunu hukuksal olarak çözeceğini, ancak toplumsal çözüm getirmeyeceğini söyledi.
Türkiye'de son yıllarda toplumsal kutuplaşmanın belirginleştiğini vurgulayan Şener, türban konusunun sürekli gündeme getirilmesinin toplumdaki gerginlik ve ayrışmaları artıracağını söyledi.
Kabineyken de hükümete ters düşüncelerini açıkladığını belirten Şener, Erdoğan'ın türban için istediği anayasa değişikliğinin soruna çözüm getirip getirmeyeceğine ilişkin şunları söyledi:
"Hukuken bir çözüm getirebilir, ama toplumsal olarak kavgası devam eder mi, bundan emin değilim. Düşünebiliyor musunuz? Ortak değer olan laik devlet anlayışı bile bir kutuplaşma konusu oldu. Biz böyle bir ülkeyiz. Halbuki laiklik, ülkede vatandaşlarını, kurumlarını, partilerini birbirinden ayıran bir konu değil, birleştiren bir konudur. Ama bu bile, Türkiye'de bir ayrışma konusu olarak gündeme geldi."
"Eğer insanlar ülkede farklılıklara rağmen birbirlerini kendi gücü olarak görmüyor, tehdit olarak algılıyorlarsa, buna dayalı kutuplaşmalar varsa, bu sistemi kilitleyen bir durumdur" diyen Şener, şöyle devam etti:
"Bu sadece toplumsal bir hadise olarak kalmıyor, kurumlara da yansıyor. İyi niyetle işbirliği yapılmadığı takdirde sorun çözülmüyor ve biri mutlaka 'nasıl avantaj sağlarım' diye bakıyor. Bu kutuplaşmalar da gittikçe arttı. Başörtüsü ayrışmanın bir unsuru haline dönüşüyorsa, burada sorun var demektir. Bu neden ayrışma konusu haline dönüşüyor. Bir yerlerden kavga etmeye başlıyorsanız, niye kavga etmeye başladınız, asıl sorun bu."
'Say'ın endişeleri haklı'
Sanatçı Fazıl Say'ın Türkiye'nin geleceğine ilişkin endişelerini haklı bulan Şener, şunları söyledi
"Ona bu sözleri söyletenler kendilerini sorumlu hissetsinler. Türkiye'yi uluslararası düzeyde temsil eden, sanatta çağdaş bir düzeyi bulunan saygın bir sanatçımızın Türkiye ile ilgili endişelerinin olduğunu söylemesi, bir sorun olduğunu gösteriyor. Neden Fazıl Say veya Fazıl Say gibi pek çok kişi Türkiye'de böyle hissediyor? Hissetmemeli. Herkes Türkiye'de sanatını, yaptığı işi coşkuyla yapmalı. 'Onu bu duruma benim hangi davranışım getirdi?' diye, işin başında olan sorumluların düşünmesi lazım."
'Merkez Bankası'nın taşınması yanlış tercih'
Şener, Ankara'dan taşınmayacağını açıklayan Merkez Bankası'na, Başbakan'ın "Hayır, Ankara'dan taşınacaksın" demesinin yanlış olduğunu söyledi.
Şener, "Ne Merkez Bankası'nın ne de diğer düzenleyici kurumların İstanbul'a taşınmasına gerek yoktur. Bu, doğru bir tercih değildir. Merkez Bankası son derece önemli, özerk ve operasyonel kararlarını kendisi alan bir kurumdur. Banka yönetimi, bankanın Ankara'dan taşınmasına karşı olduğunu açıkladı. Madem özerk bir kuruluştur, 'Hayır, İstanbul'a gideceksiniz' demek yanlıştır." dedi.
'Madımak Oteli'ndeki restoranı kapattıramadım'
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Şener, 37 insanın hayatını kaybettiği Sivas Madımak Otel'deki lokantacının çıkarılması için hükümetteyken kişisel çaba gösterdiğini ancak bunu başaramadığını söyledi. Şener, olayı şöyle anlattı:
"Türkiye'deki kutuplaşmaların en kötü sonuçlarından biri de 1993'teki Madımak Oteli olayıdır. Gerçekten son derece üzücü ve vahimdir. O restoranın kapatılması için bakanlığım döneminde vali beye söyledim. Vali bey çaba harcadı. Netice alamadı. Sonra belediye başkanına söyledim. Belediye başkanı, 'Bir miktar istiyor, ama çok yüksek. Bunun buraya verilmesi doğru değil. Çünkü ranta dönüşüyor. 2008'de sözleşmesi bitiyor' dedi. Öyle kaldı."