Şeriat İle Yönetilseydik

Şeriat İle Yönetilseydik

İletigönderen köşeliyorum » Cmt May 05, 2012 16:19

ŞERİAT İLE YÖNETİLSEYDİK?

Bazen düşünüyorum da Allah’ın kanunları uygulanıyor olsa neler olurdu diye; daha doğrusu Şeriat ile yönetilen bir ülke olsaydık neler olurdu?

Şeriat’ın kelime anlamını araştırdım. İyi ki İnternet denen bir derya var. Googl’a Şeriat nedir diye yazdım yüzlerce site açıldı ekrana. Bunlardan bana en yakın olanına tıkladım ve aynen şu cümle çıktı karşıma,

“Şeriat, Arapça kökenli bir sözcük olup; "yol, mezhep, metod, âdet, insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol" anlamına gelir.
Dinimizdeki terimsel anlamı ise "ilâhî emir ve yasaklar toplamı", "Kutsal kitabımız Kur'an'ın âyetleri, Peygamberimiz olan Hz.Muhammed(sallallahualeyhivesellem)'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur.

Ve düşünmeye başladım. Türkiye’de Şeriat rejimi olsaydı eğer;

Sanırım öncelikli olarak 40 bin insanın katili olan Apo asılırdı. Dolayısıyla şehit analarının, eşlerinin, evlatlarının yüreğine su serpilirdi…
Laiklik kalmayacağı için Laiklik siyasi bir propaganda aracı olmazdı. Laik-Müslüman kavgası biterdi. Bunlardan nemalananlar avuçlarını yalardı.
Faizcilik biterdi. Bankalardan faizli olarak konut, araba ve diğer ihtiyaç kredileri kullanılmazdı. Dolayısıyla fazla harcamalardan dolayı açılan cari açık hızla kapanırdı. Ekonomik rahatlama…
Kimse ben senden daha Müslüman’ım diyip terfi makam isteyemezdi. Hak eden gelirdi.
Beli kuvvetli erkekler 4 kadın alırdı. Dışarıya bakacak gözü kör olurdu. Günaha girmezdi. Sarkıntılık, tecavüz, belki göz zinası da biterdi.
Alkol buhar olup uçardı. Dolayısıyla Alkol’e bağlı sağlık sorunları da kalmazdı. Sağlık Bakanlığı bütçesi bu anlamda kar ederdi.
Yardım paraları ile yat, kat, TV kanalı alınmazdı. Paralar hak sahibini bulurdu. İnsanlarımızda boş yere günaha girmezdi.
Birilerini bitirelim diye uğraşan olmazdı. Sahtecilik yapılmazdı. Dolayısıyla hakim ve savcılarımız direkt olarak Allah’ın ve Peygamberimizin emri altına girerdi. Kula kulluk biterdi.
Nizam-i Cedit ordusu kurulurdu. İman gücü ile PKK’yı hallaç pamuğu gibi dağıtırdı…
Türban krizi son bulurdu. Türban meselesi oy meselesi olmaktan çıkardı.
Dokunulmazlık denen zırhı sıkıysa giyin bakıyım. Allah’ın dokunamayacağı kul yoktur. Alim Allah dar ağacını boylardınız. Allah katında bütün Müslüman kullar eşittir. Kimi çok günahkar kimi az günahkardır. Kimse takmazdı sizlerin dokunulmazlıklarınızı…Dolayısıyla bu zırhı kuşanıp al külah ver külah devri biterdi…Bu anlamda kamunun vicdanı rahatlardı.
Zaman aşımı diye bir şey olmazdı. O zaman illa ki gelirdi. Şimdi de gelecek merak etmeyin kimine bu dünyada kimine mahşerde kimine cehennemde. Kurtuluş yoktur.
Cemaatlerin gücü kalmazdı. En azından şimdi ki gücünün bir anlamı olmazdı. Çünkü herkes cemaat mensubu olurdu.
Günah işleyen olursa şeriat mahkemeleri onun hakkı neyse vermekte tereddüt etmezdi. Torpil olmazdı, olur mu, olmaz tabi ki Allah’ın bizden istediğine “yok onu öyle yapmayalım, bu ayeti görmemezlikten gelelim” denemezdi, sıkıysa de…
Her kes çok koyu bir Müslüman olacağı için kimlerin terfi edip etmeyeceği aklına, fikrine, çalışmasına, dürüstlüğüne, ahlakına, tecrübesine bakılarak karar verilirdi Kimse ben onun amcasının oğluyum, ben 1000 kere hatim indirdim, 10 kere hacı oldum ben falan cemaatin üyesiyim ayaklarıyla terfi edemezdi.

Her neyse konuyu fazla uzatmayalım. Nokta koymadan önce Hâkim’lerimiz ve Savcılarımız için Nisa 135. ve Maide 8. ayetlerimiz işlerdi sanrım;

NİSA 135. Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

MAİDE 8. Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.


Şimdi gene merak ettiğim bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum;

Dinimiz İslam. Beş vakit namaz kılmak bizim borcumuz. Oruç tutmakta borcumuz. Bununla bitiyor mu? Tabi ki hayır. Çalmayacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, hak etmediğin bir şeyi almak için hileye başvurmayacaksın, küfür etmeyeceksin, alkol almayacaksın ve daha birçok şeyleri yapacaksın ya da yapmayacaksın.

Şimdi;

Cemaatlerin etkinliği bilinen bir gerçektir. Ve birçok Müslüman oruç ta tutuyor. Ayın 15 i yaklaşıyor. Memurlarımız maaş alacaklar. Benim merak ettiğim konu şudur, FAİZ almak ve vermek haramdır. Bir araştırma yapsak bugün oruç tutan, beş vakit namaz kılan ve hatta cemaat toplantılarına katılan kaç memur bu ayın 15’de kredi kartlarına oruç ağızlarıyla ne kadar faizli para yatıracaklar. Ben olsam samimiyetlerini ölçmek için bu FAİZ olayını araştırırdım. Demek istediğim sırf 5 vakit namazla ve oruçla Müslüman olunmaz, FAİZ siz ve Alkolsüz de yaşamak gerekir. Size bir istatistik vereceğim;

Karşılıksız çekler 2009’da 2 milyona yaklaştı, karşılıksız çeklerin tutarı ise 18 milyar liraya çıktı.

- Protesto edilen senetlerin tutarı 7 kat arttı.

- Vatandaşların bankalara borcu 30 katına çıktı ve borcu gelirinin yüzde 41.2’sine ulaştı

- Bankalara tüketici kredisi borcu olanların sayısı 7 kat arttı. 2002 yılında bankalara 1 milyon 655 bin kişinin tüketici kredisi borcu bulunuyordu.

- Mart 2010 itibariyle ise bankalara tüketici kredisi borcu bulunanların sayısı 12 milyon 153 bin kişiye çıktı. ( İki kişilik aile olduğunu düşünürsek 24 milyon kişi)

- Batık tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 70 kat arttı

- 2,2 milyon kişi bankalara borcunu ödeyemez durumda.

- Yıllık icra sayısı 18 milyonu buldu.

Bu rakamlar Türk insanının giderek borçlandığını ve bu borçları ödeyemediğini, dolayısıyla faizi ile birlikte ödemeyi kabul ettiğini gösteriyor. Devlet baba bile alacağını faizi ile birlikte alıyor. Alkol haram mı? Haram. Faiz? O halde Asmalımescid sokağında ki masalar kaldırıldı. Bankalarda ki faiz masaları da kaldırılsın…
Mehmet Ali Tanrıverdi
MEHMET ALİ TANRIVERDİ
Kullanıcı küçük betizi
köşeliyorum
Üye
Üye
 
İletiler: 54
Kayıt: Prş May 03, 2012 21:56

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x