Sert Erkek Zırlayınca...
Sert erkekler ortalığı yine kasıp kavurdu. Siyaset ve medya dünyası sert erkekten geçilmiyor.
Sadece son 24 saat içinde sert erkekler arasında şu diyaloglar geçti:
Başbakan Erdoğan: İspatlayamazsan, ben şerrrefsizim diye televizyona çık!
Deniz Baykal: Biz bugüne kadar kimseyi şerefsizlikle suçlamadıysak bu tartışma seviyesini korumak istediğimiz içindir. Yoksa bu sıfata layık bir muhatap bulmakta hiç güçlük çekmeyiz
Oktay Vural: (Erdoğanın yavru muhalefet lafına içerlemiş) Sen kendine bak, aynaya bak. MHPye laf söylerken, dikkatli olmanı tavsiye ederim. Haddini bil! Hesapsız, kitapsız, seviyesiz ifadelerle MHP'ye dil uzatma cüreti gösterme. Bu kadar utanmazlık olur mu?
Bülent Arınç: (O da Manisalı üzüm yetiştiricisi Süleyman Aksuya patladı): Bak beni oruçlu ağzımla konuşturma!
Aydın Doğan: (72 yaşında, medya patronu) AKP yetkililerinin son günlerde sürdürdüğü bu haksız ve asılsız suçlamalara sessiz kalınmayacak ve dokunulmazlık zırhlarına bakılmaksızın yargı önünde hakkımızı arama gayretlerimiz kararlılıkla sürdürülecektir.
Tayyip Erdoğan: (Başbakan, 4 çocuk babası)Yalan yanlışla bize yaklaşanlar cevaplarını aynı tonda alırlar.
Aykut Zahit Akman: (Mutemed)Yüreğiniz yetiyorsa hodri meydan!
Gördüğünüz gibi, kimse burnundan kıl aldırmıyor. Herkes ne kadar da namusuna, şerefine düşkün. Ne kadar da onur, haysiyet sahibi..Haksız suçlama konusunda ne kadar da hassas. Sanki oğluma ben gemicik aldım, sanki Başbakan emretti diye ben işten yazar attım, sanki AKPden hesap soracağız diye Meclise gelip Sir Abdullah Güle Çankaya yolunu ben açtım
Ve sanki, 86 adet Ergenekon sanığına aylardır atılmadık iftira, yapılmadık yargısız infaz bu ülkede olmadı
Sanki, ömrünü terörle mücadeleye adamış onurlu bir askerimiz, kahrından ölümle pençeleşmiyor
Efendim, sert erkek psikolojisi geçicidir, konjonktüreldir. Bazen böyle nüksetse de arkasından esnek bel ve göbek hareketlerinin gelmesi kaçınılmazdır. Bu memleket ne babayiğitler gördü. Ankaranın Meclis-Genelkurmay-Bakanlıklar üçgeni ile İstanbulun İkitellisi sert erkeğin harman olduğu yerdir
Biz buralarda ne sert erkekler gördük. İsrail Başbakanına Soykırımcı diye kükreyip iki gün sonra helikopter ihalesine imza atanı mı ararsınız; Ne mutlu Türküm diyene! anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır ve öyle kalacaktır deyip de, arkasından Ben artık hürgeneralim diye şapkayı alıp sıvışanı mı ararsınız
Her sert erkeğin zırladığı bir an vardır. Şimdiye kadar zırlamamış olanların da kapalı kapılar ardında zırlamadığından kimse emin olmamalıdır. Vatandaşa gayet hırçın, Washington ve Brüksele kuzu gibidir sert erkek milleti. AB veya ABD Höt! deyince, hemen Al sana bir Türkiye deyiverir
Meselâ kimdir memleketin en sert erkeği? Misal, Tayyip Bey mi? Berlinde Fransız Başbakanı Chiraca Lütfen Mösyö, on dakikacık olsun baş başa görüşelim şeklinde munis bir ısrarcılık içine girdiğinin, buna karşılık Chiracın Non Mösyö, uçağım kalkacak, Pariste işim var diye bu aşırı ısrarcılığı başından savdığının bizzat tanığıyım. (26 Ekim 2004, Berlin Başbakanlık Binası). Yalan söylüyorsun, televizyona çıkıp ben şerrrefsizim de! diyen olursa, hiç üşenmem, dönemin Fransız Başbakanı Jean Pierre Raffarinei mahkeme önünde tanıklığa çağırırım
Sonra, Biz terör olayında tarafız, şehitlerimize söz söyletmeyiz! diye sertlik yapıp da, meslektaşlarına 5 kişiden az asker ölürse şehit haberi yapmayalım telkininde bulunan AB maaşlı haber yönetmenlerini ilk fırsatta Eğirdir gölünde şarap içmeye çağıranlar da mevcuttur..
Gelmiş geçmiş en sert Türk erkeklerinden birisi olan araştırmacı Erhan Gökselin, Aydın Doğanın canlı yayına bağlanıp kendisini bir güzel haşlamasıyla koca gövdesine bakmadan, Küsme hakkımı kullanıyorum şeklinde zırlaması halen hatırlardadır.
Sert erkeğin zırlaması pek acıklı olur. Onca höt-zötten zonra nasıl bir eziklik,nasıl bir büzüklük, nasıl bir profil düşmesi anlatamam
Rahmetli Tuncay Özkan da pek sert bir erkekti. Televizyonunda sesi kısılana kadar çemkirdikten sonra üste gidip bir de Cumhuriyet mitinglerinde bağırırdı. Bu kadar bağırık bir arkadaşı Türk medyası ve siyaseti bir daha zor görür
Bu bağırık insanı, en son bir-iki ay kadar önce Fatih Altaylının programında gördüm. Birkaç tazminat davası kaybedip, kanalı Fethullahçılara sattığı için bir hayli de küfür işittikten sonra pek kibarlaşmıştı. Karşısında Sevan Nişanyan! O da sert erkeklik ekolüne eşinin başından aşağı dışkı boşaltarak yeni bir yorum getirdiği için feministler tarafından pek hırpalandığından son derece nazenin tavırlar içindeydi
-Siz Ergenekon iddianamesini okumadınız galiba Sevan Beyciğim
-İstirham ederim Sayın Özkan, 300 sayfa kadarını okudum
-İzninizle size yalancı diyebilir miyim?
-Tabii diyebilirsiniz de
Benim de size sahtekâr diyesim geldi birden
Karagöz ile Hacivat gibi böyle tuhaf bir muhabbetin içine girdiler. Fatih Altaylı da şaşkın şaşkın seyretti.
Uzun lafın kısası, her sert erkek bir gün sataştıkları ile barışacak, olur böyle şeyler,demokrasinin cilvesi diyerek duygusal zırlamalar içine girecektir.
O bakımdan, olup bitenler kimseyi heyecanlandırmasın.
İster Başbakan olsun, ister medya patronu
İster milli takımlar teknik direktörü olsun, ister savcı
Her sert Türk erkeği bir gün zırlayacaktır
KİTAPSEVERLER İÇİN NOT: Gazeteportun nefis yazılara imza atan yazarı Kıymet Nadir Bindebirin yeni kitabı çıktı. H@mdolsun Verdiğin İnternete!
Evet, kitabın adı böyle
Bu kadar üslûp ehli bir yazardan da böyle bir kitap beklenirdi. Bindebirin bütün yazıları gibi çok keyif alarak okuyacaksınız. Eğer bir Açık İstihbarat yazarından övgü almak başını belaya sokmayacaksa, ben çok beğendim. Ne varsa kadınlarda var efendim (sert kadınlarda!)
Açık İstihbarat