Sevsinler Sizin Gazeteciliğinizi!
Batının emirlerine karşı gelmiş bir ülke! Son olarak Colin Powell’a ‘Anca gidersin’ demiş 2007’de… ‘Bahar’ numarasıyla içerde satışa hazır olanlar işin medya kısmını, mafya silahlı ayaklanmayı üstlenmiş.. Batıda konuşlanmış ağababalarıyla Suriye’yi İsrail/Batı işgaline hazırlıyorlar… Komşulardan destek de alıyorlar.. Nisan 2011’de bir anda ülke ardarda isyan ayaklanma provokasyon ve saldırılara uğruyor. Hergün onlarca kişi batı tarafından maddi manevi desteklenen terör örgütü tarafından şehit ediliyor.. Ülkenin her yanı kan gölüne dönmüş.. Yurt dışında ‘Suriye’nin Dostları’ adı altında uluslararası çeteler kurulmuş, dalga mı geçiyorlar!
Hillary, Obama, Mc Cain ve arkalarındaki koca ‘uluslararası camia’ ‘Suriye’de hükümeti devirmek için elimizden gelen desteği vereceğiz!’ diyor.
Terör örgütü liderleri ve örtülü memurları ülkeyi silah deposuna çeviriyor, yüzlerce sivil katlediliyor, polis ve asker öldürülüyor, askeri tesislere ve emniyet güçlerine ait binalar kundaklanıyor.. Petrol boru hatları bombalanıyor.
Hedef ülke Suriye’nin çeşitli kentlerinde Fransız ve İngiliz özel timleri ve CIA tetikçileri ortalığı kana buluyor…
İşte böyle bir zamanda ülkeye giren ‘gazeteciler’ raporlarında ‘Polis takibinde Şam gözlemleri…’ başlıklı yazılar yazıyor…
Komşu ülke devlet başkanları ve dışişleri bakanları kapılarını teröristlere açmış, ABD, Fransa ve İngiltere ile beraber teröristleri hükümet yapmak için yol haritaları çizilmiş..
Ülke içine sızmış ajanlar, ülkedeki çeşitli ihanet yuvalarına, dini ve etnik gruplardan satın alınmış olanlara ‘ihtiyaç listesi’ soruyor...
Tüm dünya basını YALAN haber imalatı yapıyor!
Milyonlarca kişi hükümeti destekleyen yürüyüşlerle meydanlarda ve yedi düvele haykırıyor: ‘Çekin pis ellerimizi üzerimizden!’
Küresel basın ve içerdeki uzantıları kendi haberlerini kendileri yaratıyor! Katar’da Şam, Halep meydanlarının maketlerinin bulunduğu stüdyolarda dizi çekimi gibi görsel haber üretimi de yapılıyor!
Suriye’nin durumu budur! Gazeteciler gitmiş de sokaklarda kimlikleri sorulmuş! Vah vah vah.. Bu ne işkence.. Kan gölüne çevrilmiş, işgal tehlikesiyle burun buruna kalmış, ‘suyumu bulandırıyorsun, ne yaparsan yap seni yiyeceğim!’ diyen küresel sırtlanlarla boğuşan bir ülkede emniyet güçleri, yan gelip yatmalı, ortalığı kana bulayanlarla işbirliği yapan sözüm ona gazetecilere ve aralarına sızmış onlarca provokatöre ‘buyrun rahat çalışın!’ mı diyeceklerdi?
Siz gidin yabancı bir gazeteci olarak Amerika’da, Irak'ta savaşmış bir askerle röportaj yapmaya kalkın.. Bakalım kaç ayda çıkacaksınız Amerikan hapishanelerinden..
Gidin Fransa’da Hocalı katliamı/soykırımı için laf edin, Türklere yapılmış soykırımdan bahsedin, bakalım kaç ay sürecek davanız!
Siz gidin, Amerika, Fransa, Belçika’nın soykırım suçlarını araştırın, yazın bir gazeteci olarak, bakalım ömür boyu bir daha mesleğinizi icra edebilecek misiniz!
Ve faşist Batı yönetimlerine deyin ki ‘Halkınız faşist baskılar altında, yönetimler halkı eziyor! Amerika Fransa İngiltere, kendi halklarını faşist uygulamalarla bastırdığı için müdahaleyi hakkediyor… Bu ülkelerde Müslümanlar eziliyor, fakir halk sürünüyor, fikir hürriyeti yok! Ağzını açan susturuluyor.. O zaman bu ülkeler ‘insani müdahaleyi’ hak ediyor!’
Diyebiliyor musunuz?!
Emperyalist tehdit altındaki ülkeler için atıp tutarken, çok yakında aynı senaryonun ülkenizde uygulanacağını unutmayın! 100 yıldır aynı senaryolar uygulanıyor petrol coğrafyasında! Ve unutulmasın, işleri bittikten sonra, batının yardakçıları da ilk kurban edilenler arasında!
Tek yol var. Atatürk gibi elele vereceğiz batının karşısındaki blokla!
Banu AVAR, 26 Şubat 2012
banuavar@superonline.com