Şeytan Azapta Gerek

Şeytan Azapta Gerek

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Mar 20, 2011 12:15

ŞEYTAN AZAPTA GEREK

„Bu kadarı şeytanın bile aklına gelmez!“ derler ya, akşam bir gazetede şu başlığı okuyunca önce şöyle bir afalladım, sonra da öyle bir ciğerim yandı ki...İstemeden ağzımdan “Şeytan azapta gerek...“ sözleri döküldü!

Japonya’daki felâkete aldırmıyorlar, yola devam...Olabilir...

Libya’ya Fransız bombaları yağıyor! Libya haçlı ateşi altında! Bunlar asker desteği verebilirlermiş...Ya akıllarına, "bu gün sana yarın bana" özdeyişi gelmiyor, ya bizi "bitirmeye yemin etmişler!" Olur, niye olmasın, olabilir...

Rusya ile vizeyi "bir oldu bittiyle "kaldırdılar! Antalya yakında Rus kenti olur da herkes rahat eder. Onlar rahat biz rahat…40-50 bin şu anda oraya yerleşik Rus ve sonradan gelecekler bizi kurtarırlar turizmden, çalışmaktan, yorulmaktan…Aynı şarkıdaki gibi: Olur olur bal gibi olur...

Bütün bunlar, son günlerdeki hâlimizi, memleketimizin sahipsizliğini gösterirken, „işin üstüne tüy dikerken,“ akşam geç saatlerde bir son haber gazetelerimizde ""boy göstermesin mi?"

İşte buna denir : „Şeytan azapta gerek!“

„40 bin yabancı öğretmen geliyor“

Haber şöyle:

„Milli Eğitim Bakanlığı, önümüzdeki yıldan itibaren yılda 10 bin olmak üzere 4 yılda 40 bin yabancı öğretmen istihdam etmeyi planlıyor.“
Haberi devam okudukça tam deyimiyle nutkunuz tutuluyor.
“Her çocuk en az bir yabancı dil konuşacak” sloganından hareketle yabancı öğretmenler, “İngilizce dil dersi” için istihdam edilecek. Bakan Nimet Çubukçu ve ekibinin Fatih Projesi kapsamında bir süredir yürüttüğü çalışma, bakanlığın ilgili birimleriyle ele alınıyor.“


Haberin kalan kısmını açıklayarak özetlersem:

Yoğunlaştırılmış dil eğitimi verilen özel okullar model alınacakmış. Ana sınıfından başlayarak öncelikle dört yıl boyunca yoğun İngilizce eğitimi verilecekmiş, sekizinci sınıfa kadar sürecekmiş bu dil eğitimi. Dil İngilizceymiş ve yabancı öğretmenler kanada, İngiltere, Avusturalya’dan getirilecekmiş. İlk etapta bunlar yalnızca İngilizce konuşma dersinde çalıştırılacaklarmış. ( Sonraki etapları siz tahmin ediverin bir zahmet!)Bu projede ayrıca yabancı dil eğitimi veren Türk öğretmenlerin (iki bin kadarının) yurtdışında eğitimden geçirilmesi bunun sonucunda ellerine belge verilmesi söz konusuymuş.

Şimdi ben ne diyeyim? Dilim dönmüyor ağzımda. Beynim kanıyor. Yüreğim parçalanıyor! Böğrüme kama saplanmış, karnım iç organlarım parçalanmış açıkta gibi…

İçim yanıyor içim!

Aklıma geliveren bütün deyişleri sıralıyorum…Bütün sonları yaşıyorum…

„Tut kelin perçeminden!““ Ört ki ölem!“

Eğitimin millîsi, yani Millî eğitim: „Sen sağ ben selâmet!“

„Oldu olacak, kırıldı nacak!“ devletin adı da değişsin! Devletin dili Türkçe, yasaklansın! Devlet dili İngilizce olsun!

„Madem ok yaydan çıktı, gidin gidebildiğiniz yere kadar!“

Bizler de bilelim, rahat edelim: „Ne dağda bağım var, ne çakaldan davam var!“

„Nalları diktiysek...“ başka ama „Çıkmadık candan ümit kesilmez.“ dersek...

Şunlar gelir aklımıza:

Bunlar, „Köpeksiz köy bulmuşlar değneksiz dolaşıyorlar...“Nasılsa herkes Silivri’de, asker esir! Ekonomi borçta, mal-mülk yabancıda...

Bu gidişle: „Kökümüze kibrit suyu ekecekler...“

Sonunda: „Korktuğumuz başımıza gelecek...“

Memleketin „içine ettiler...“Bu işin ıcığını cıcığını çıkardılar!“

Bunlardan kurtulmak „hayat memat meselesi „ oldu! „Yapmadıkları kötülüğün hatırı kaldı...“

„Göbekleri birilerine bağlı“
da ondan bütün bunlar...

Hem „Eve hırsız girdikten sonra kapıyı kilitlemek neye yarar?“Önce hırsızı kovalım!

Memleketi „gâvur ettiler!” “Gece silâhlı, gündüz külâhlı” diye işte tam bunlara denir!

“Emir büyük yerden“ geliyor anlaşılan! Memlekete, değerlerimize, bağımsızlığımıza“ el koydular!“ „El kesesinden sultanım, develer olsun kurbanım…“

Haçlı ordusu, ülkemizi silâhsız „ele geçirecek!“ Ülkemizde, böyle giderse biz Türkler yabancı olacağız! Ülkemizin mülkiyeti“ el değiştiriyor,“ yabancılara geçiyor! Biz bu vatanı, "güzel ülkemizin canını sokakta bulmadık!" Cart curt edenlerin canını sandıkta acıtmak şart oldu!

Türkiye Cumhuriyeti tutsak olunca "başları göğe erecek mi?"

„Ayağında donu yok, fesleğen ister başına,“ ama bu yaptıkları ayaklarına dolanacak!

Bu vatanı kurtaran, bize bu günümüzü bağışlayan kahramanlarımızın, aziz şehitlerimizin, atalarımızın "ahı yerde kalmamalı..."Yoksa görüyorsunuz, „bunların „aklıyla kuyuya inilmez!“ „Akıl akıl gel çengele takıl!“

Dokuz yıldır „kaçmaktan kovalamaya vaktin olmazsa,“işte sonunda olacağı budur! Milletimizi, şöyle „çantada keklik“ görüyorlar: „Kafa büyük içi boş, tut kulağından çift koş!“

Acaba öyle mi? Yoksa:

“Yüz verdik deliye, geldi pisledi halıya!”mı demeliyiz? Yoksa, yoksa…

"Zurnanın zırt dediği yerde miyiz?"

Feza Tiryaki, 20 mart 2011
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1006
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x