Şikeli seçim, şikeli muhalefet!
Eski bir dost, telefonda “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi parti içinde savunan tek bir kişiye rastlamadım. Herkes eleştiriyor. Genel Başkan Yardımcıları bile savunamıyor. Bu baskı böyle devam ederse, Bahçeli 15 gün daha dayanamaz” dedi.
MHP’de şimdi herkes Devlet Bahçeli’yi alenen eleştiriyor ve istifasını istiyor. Peki ama gerçeği bütün çıplaklığıyla görüp ifade etmek için için illâ da MHP’nin seçimlerde büyük oranda oy kaybetmesi mi gerekiyordu? MHP, oylarını korumuş olsaydı, Bahçeli başarılı mı sayılacaktı?
* * *
Mesela Bahçeli’nin, 7 Haziran seçimleri sona erdikten sonra, kimseye danışmadan gece geç vakit “bütün koalisyon seçeneklerine kapalıyız” diyerek “Kasım’da erken seçim”i telaffuz etmesine, MHP içinden kimsenin bir itirazı oldu mu?
Veya Atatürk’ün idam fermanını imzalayan ve savaş kazanılınca Mısır’a kaçan Mustafa Sabri’nin ömür boyu hizmetinde bulunan İhsan Bey’in oğlu Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı göstererek Tayyip Erdoğan’ın seçimi rahatça kazanmasını sağlamak ve aynı kişiyi önce milletvekili sonra da Meclis Başkanı adayı yaparak AKP’ye Meclis Başkanlığı’nı hediye etmekle ilgili MHP içinden tek bir eleştiri duydunuz mu?.
Sorun sadece Bahçeli’nin başka bir irade adına MHP’yi tasarlayarak küçültmesi değil gerçekleri gösterenler olduğu halde koca bir kitlenin bu danışıklı dövüşe seyirci kalmasıdır.
Herkes önce kendi özeleştirisini yapmalı ve ondan sonra Bahçeli’yi eleştirmelidir.
* * *
MHP’nin bugünkü durumundan sadece Devlet Bahçeli değil, 1999 yılından beri onun yanlış politikalarına karşı durmayan herkes sorumludur. Türk adını Anayasa’dan silmek isteyen kadroların, yüzde 49 ve yüzde 11 oy aldığı bir zamanda, Türk Milleti’ni ayakta tutan felsefe üzerinde siyaset yapan bir partinin bu tehdide karşı tek başına iktidar çıkaracak bir politika izlemesi ve bunu başarması gerekmez miydi?
Kitleler, Meclis Başkanlığı seçiminde aynı hatayı yapan, böylece partisini seçmen nezdinde sıfırlayan, üstelik bunları yaparken kendi içinde öne çıkmış, toplumun sevgisini ve saygısını kazanmış insanları da tasfiye eden bir siyasi kadroya oy verir mi?
Meclis Başkanvekilliği yapmış kişinin başkanlık için adı geçtiği hatırlatıldığında, “Şimdi o hanımefendi başkanvekilliğini de kaybetti” diyebilen bir zihniyete seçmen niye destek versin? Bir teknik direktör, kendi takımının yıldız oyuncularını kıskanır ve kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışır mı? Nitekim eldeki başkanvekilliği de böyle kaybedilmiştir!
Kıskançlık değilse, bu tasfiyelerin sebebi nedir? Sonuç, MHP’nin büyümesini engellemek ve AKP’ye bir şans daha vermek değil midir?
Dolayısıyla bu seçimler şikeli değil midir?
* * *
Sevgili Ahmet Bican Ercilasun, “Seçim sonucu size tuhaf gelmiyor mu?” diye yazdı ve bazı bölgelerde oyların toplamının seçmen sayısından fazla olduğuna dair haberleri hatırlattı. Belki yüzde 49’un sırrı budur ama gerçeği resmen ortaya çıkaracak olan, her sandık başında kendi mensubunu bulundurma yetkisine sahip siyasi partilerdir.
Bu yönde CHP ve MHP’den ciddi bir çaba var mı?
Seçimde şike var ama kendi kalesine gol atmaya söz vermiş “danışıklı muhalefet” sayesinde var!
Partiler içinde de aynı politika uygulanıyor. Muhalefete yönelik tasfiyelerin sonunda partide hatalarınızı söyleyebilecek tek kişi bile kalmıyor!
Bu yapı düzeltilmeden, ülke düzlüğe çıkarılabilir mi?
Arslan BULUT, 9 Kasım 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr