Silah Geri Tepti!..

Eğer elinize tutuşturulan silahın gücünü ve gerçek hedefinin ne olduğunu bilemeden onu kullanmaya kalkarsanız, silah geri teper ve eninde sonunda sizin de canınızı yakacaktır. Hele bu elinize tutuşturulan silah F tipi "Made in USA" ise darbenin nereden ve niçin geldiğini anlayamayacak ve şoka gireceksiniz.

Zamanlaması gündeme "cuk" diye oturmuş bir ameliyat bile sizi bu kaostan kurtaramayacaktır. Çünkü bu darbe bir "bumerang"dır.

Ayrıca 7 Şubat Salı günü Fethullah Gülen'in Samanyolu televizyonunda, iktidara aba altından sopa göstererek yaptığı konuşmanın da altının dikkatle çizilmesi gerekmektedir.

Ne tuhaf bir tesadüftür ki, aynı akşam saat 21.00 sularında "hürriyet com.tr"de MİT'le ilgili haber yayımlanmıştır.

****
Yüzyıl öncesinde Türkler için kurgulanan senaryo 2012 yılında "perde" diyebilmek için tüm araçları kullanmaktadır.

"Türkiye 2011 İç Savaş Raporu" Bu raporda yazılan her şey tek bir eksiği ile gerçekleşmiştir. Tek bir eksiği ile...Sadece bir iç savaş çıkmamıştır.

Dernekler, sendikalar, siyasi partiler ve benzeri tüm yapılar dönüştürülerek, devletin kurumları istilaya uğratılmıştır.

Türkiye'nin demografik yapısı incelenmiş, STK'ların bir çoğu NGO'laştırılmış, DKÖ'lerin ise yanlış yönetimler tarafından kimlik yozlaştırılmasın gerçekleştirilmiştir.

Etnik milliyetçilik körüklenmiş, Türkiye federatif yapıya doğru hızla sürüklenmiştir.

****
Bu süreçte Kemalist cephe derin uykudayken, F tipi Amerikancı Gladyo ve tarikat, cemaat işbirliği ulus devleti Amerikan çıkarlarına teslim etmek için yarışmışlar, bunun yanı sıra iktidar savaşını birlikte sürdürmüşlerdir. Ancak ayrılık vakti gelmiş çatmıştır. CFR'nin isim babası olan partinin iktidarı, ödevlerini yapmakta gecikince ve hatta bu yolda bir takım yalpalamalar ortaya çıkınca gözden düşmüştür.

Ancak kullanım tarihi henüz dolmadığından, henüz raflardaki yerini korumaktadır.

12 Eylül referandumunda ise bazı solcular, liberaller, sosyal demokrat geçinenler "Yetmez ama EVET" sloganı ile Cumhuriyet hukukunu "üstekilerin hukuku"na dönüştürmüşlerdir. "Tarafsızlık"larını ilan edenlerin de bu kaosun altında imzaları vardır.

****
5. OSLO Görüşmesi;

Yadsınması mümkün olamayan gerçek şudur. Devlet ve devletin başı olduğunu her zaman söyleyen iktidar, Oslo'da PKK ile aynı masaya oturmuştur. Hatta o zamanlar Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan Hakan Fidan, Erdoğan'ın talimatıyla Oslo'da olduğunu da söylemiştir.

Ne denmiştir Oslo'da?

"Sizinle savaşanlar şimdi içerde"

"Hukuku sizin için değiştirdik."

Tutanakların altında MİT görevlilerinin ve Hakan Fidan'ın imzaları vardır.

****
Özel yetkili savcının önüne MİT ile terör örgütü arasında imzalanan Oslo Protokolü konulmuş ve atılan imzalar nedeniyle suç teşkil eden bu belge"DELİL" kabul edilerek MİT mensupları hakkında "görüldükleri yerde" yakalanma kararı çıkarılmıştır.

Bu belge karşısında özel yetkili savcının yapacak hiç bir şeyi yoktur. Hakan Fidan'ın ismi bu krizde hep birinci isim olarak ortaya atılmıştır. Ancak çok önemli bir isim eski MİT Müsteşarı Emre Taner iktidarın "Kürt Açılımı" politikalarında son derece önemli bir rol oynayan ve Barzani ile sık, sık görüşen bir kişidir.

"Özel yetkili savcı MİT Müsteşarını sorgulayamaz" savı ortaya atılmış, bu konu ile ilgili kişiye özel bir yasa çıkarılmıştır. Aynı yetkiye sahip bir başka özel savcının emekli Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'u sorgulayıp, tutukladığı gerçeğini de hatırlayarak, MİT'in işlediği suçu masaya yatıran savcı da yıldırım hızı ile görevden alınmıştır.

****
MİT Operasyonu'nun zamanlaması son derece ilginçtir. F Tipi Gladyo MİT'i henüz tam anlamıyla ele geçirememiştir. Her ne kadar Hakan Fidan zamanında Dışişleri ve MİT'e çok sayıda adam yerleştirilmişse de, bu iki kurumda Gladyo'nun iktidarı tam anlamıyla gerçekleşmemiştir.

Bunun yanı sıra, MİT'in Uludere Operasyonu ile ilgili olarak, "O bölgeden içinde önemli PKK üst yöneticilerinin de içinde bulunduğu çok sayıda teröristin sızma yapacağı konusunda aldığı istihbaratı hem TSK, hem de PKK ile paylaştığı" söylentileri ortada dolaşmaktadır. PKK'nın, MİT'ten aldığı bu istihbarat sonucu, terörist gurubu yerine kaçakçıları yönlendirdiği ve ölen 35 kişinin üzerinden, Türk ordusunun ve devletin suçlandığı da ifade edilmektedir.

****
Zamanlamanın en önemli yanı ise Suriye'dir. Beşar Esad yönetimi Suriye'de direnmekte ve cepheyi terk etmemektedir. Aslında Suriye, Lübnan ve Irak 1. Paylaşım Savaşı'nın senaryosu gereği kurulan ve zamanı gelince defteri dürülecek taşeron devletler olarak listede yer almıştır.

Suriye üzerinde oynanan oyunun farkındadır. BOP gereği, bizim Eş başkanlarında dahil olduğu cephe, el altından Suriye'yi karıştırmaya devam ederken, diğer taraftan iki ileri bir geri attığı adımlarla savaş cephesini oluşturmak için çaba göstermektedirler.

Amerika, gene onun çıkarları için ölmemizi ve öldürmemizi istemektedir. Pensilvanya'daki vatandaşlık yemini etmiş, Amerikalı Hoca ile bu konuda mutabakata varılmıştır.

Evangelist Protestan Amerika, bir Ortadoğu'daki bir Müslüman ülkeye doğrudan, doğruya saldırmayı göze alamamaktadır. Çünkü bölgede büyük bir güce sahip olan İran ve hatta bazı Arap ülkelerinin yanı sıra Yeni Soğuk Savaş'ın önemli aktörü Rusya'da ABD'nin karşısında yer alacak ve Suriye'yi savunacaklardır.

Ancak bir Müslüman ülke Türkiye Suriye'ye, hele hele Arap Birliği'ni de yanı da alarak müdahale ederse Amerika elini kirletmeyecek ve Suriye'deki iç savaş Türkiye'ye de sıçrayacaktır. Yani bir taşla iki kuş vurulacaktır.

Ancak bazı MİT mensupları- ki onlar çoğunluktadır- Suriye'den gelen istihbaratı değerlendirerek, savaşın Türkiye'nin aleyhine olacağını da belgelemişlerdir. Bunun yanı sıra Suriyeli bir muhalif albayın MİT tarafından Beşar Esad güçlerine teslim edilmesi bardağı taşıran son damla olmuştur. Ayrıca iktidarın içinde olan bir grup da bu savaşa karşıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri de Suriye konusunda direnç gösterdiği de bilinmektedir.

Erdoğan ise Suriye konusunda kamudan gerekli desteği bulamadığı içindir ki, yağmadan gürlemekte ve gündemi geçiştirmeye çalışmaktadır.

Hakan Fidan, Erdoğan'ın en sadık memurlarından biridir. Hakan Fidan var oldukça MİT'in Amerikancı F Tipi Gladyo tarafından ele geçirilmesi de gecikmektedir. MİT'e düzenlenen operasyonun kilit noktası F tipi Emniyet ve MİT çatışmasıdır.

MİT'e yapılan operasyon, "uzun, ince bir yol"un sonundaki kişiyi, Erdoğan'ı da işaret etmektedir.

ABD, çıkar savaşında iktidarı "tembel öğrenci" olarak nitelendirmekte ve etrafındaki çemberi de gittikçe daraltmaktadır.

Erdoğan, daralan bu çemberin farkındadır. Önündeki camdaki metini mimikleri destekleyerek okuyan "Büyük Usta", hamaseti bir kenara bırakarak sessizliğe gömülmüştür.

Türk milleti bu süreci son derece dikkatli izlemek ve değerlendirmek zorundadır. Yapılan her operasyon ulus devletin ve milletin milli kimliği üzerinde küresel güçlerin oynadığı korkunç bir oyundur.

Bu nedenle olayları daha iyi analiz ederek, milli güçlerin ulus devleti ve milli kimliğimizi korumak adına bir araya gelmeleri zorunluluğu bir kez daha kendini ön plana çıkarmıştır.

Cumhuriyet'in MİT de dahil tüm kurumları yerden yere vurulmakta, istihbarat ağımız çökertilmek istenmekte, en başta Atatürk olmak üzere tüm milli değerlerimiz küresel bir operasyon tarafından kuşatmaya alınmak istenmektedir.

Türk milleti "Gençliğe Hitabe" de Atatürk'ün verdiği göreve sahip çıkmalıdır. Tek yol Kemalist Devrim'in yeniden inşasıdır.

Silah geri tepmiştir.

Figen ÖZEN, 12 Şubat 2012