Silahları İle Teslim Olanlara… / Zahide UÇAR

Silahları İle Teslim Olanlara… / Zahide UÇAR

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Mar 20, 2013 17:10

Silahları İle Teslim Olanlara…

Ergenekon tertibi başladığında, “Türklerin milli destanın adı bir terör örgütü adı olur mu” diye sorarak tuzağa düştüler. Oysa tertibin küresel sahipleri “bu sefer Ergenekon’dan çıkamayacaksınız” mesajı veriyordu, anlamadılar.

Emperyalist devletler simgeler üzerinden mesaj verir.

1- Kraliçe’ye refakat için 2008’de İstanbul’a gelen ve Türk bayrağı asmayan uçak gemisi “HMS İllustrious”, 1918’de işgalin simgesi olan İngiliz gemisiyle aynı yere demir atmıştı. Gül bu törenden önce Kraliçe tarafından Köşk’te Büyük Şövalye Nişanı’yla ödüllendirilmişti. Gül Frankını giyerek(!) Kraliçesinin ayağına gitti.

Kraliçe tarafından; “Biz geri geldik. Tepenize oturttuğumuz memurumuzu da ayağımıza çağırarak bir rövanş daha aldık.”


Mesajı verildi.

Yetmedi;

2- 2. Elizabeth, Anadolu’nun İngiliz İşgali’nin yıl dönümünde Londra’da “Chatham House ödülü” verdi. Gül’e 2. Ödül olan kristal ödülü, 1918’de İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı işgali ve İskenderun’a asker çıkardığı 9 Kasım seçilerek verildi.

3- 29 Ekim 2004 tarihinde Roma’da Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Papa’nın heykeli altında kurulu masaya oturdular ve AB Anayasasını imzaladılar.

Türklere mesaj 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tarihi seçilerek verilmişti. Müslüman görünümlü iki zata Papa önünde attırılan imza ile Vatikan’a biat mesajı verildi. AB Anayasasına imza attırılarak T.C.Devletinin boynuna Haçlı halkası geçirildi.


Erzurum kongresinden tutun, her tarihi günde bir ihanet anlaşması, toplantısı yapıldı.

18 Mart Çanakkale Şehitlerimizi Anma gününde Genelkurmay Başkanı’na müebbet hapis istenmesi bu yüzden bir mesajdır.

Mesaj;

“Dün kovmuştunuz, geri geldik. Sizi esir aldık.”

Emperyalist devletler 18 Mart hezimetinin rövanşını alıyordu.

Peki, silahları ile esir olanların hiç mi suçu yoktu?

Ergenekon adlı sanal örgüt MİT’e sorulmuş, MİT;

- “Böyle bir örgütün varlığı hakkında bilgimiz yoktur” diye cevap vermiş.

Ergenekon adlı sanal örgüt Emniyet İstihbarata sorulmuş, Emniyet;

- “Böyle bir örgütün varlığı hakkında bilgimiz yoktur” diye cevap vermiş.

Ergenekon adlı sanal örgüt Genel Kurmay Başkanlığına sorulmuş, Genel Kurmay;

- “Böyle bir örgütün varlığı hakkında bilgimiz yoktur” diye cevap vermiş.

Yanlış yerlere sormuş gariplerim. Nerede pişti ise, oradaki aşçıdan tarif alacaktınız.

Sorulacak adres;

“CİA, MOSSAD, M16“ olmalıydı şekerim.

Sunum;

F-CİA, F-MOSSAD, F-M16 yargı ve basını tarafından yapıldı…

Yardım ve yataklık;

Erdoğan ve F-Emniyet, F-Yargı…


Bir atasözümüz der ki;

“Kedi bokunun üzerinde dövülür.”

Küresel kedi yargının üzerini ilk pislettiğinde sesini çıkarmayanlar, sorumlu olduğu halde yetkisini kullanmayan kurumlar…

Şimdi kafayı dövmek neye yarar?


20 Temmuz 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı Yapıldı. Harekat sırasında bazı asker pilotların görev yerinde hapsedildiği söylendi. Sebebi neymiş biliyor musunuz?

8 Ağustos 1964 yılında Rumlar'ı Türk Halkı'na karşı işledikleri insanlık dışı eylemlerden caydırmak için Eskişehir'den Kıbrıs'a, 4'lü Filo Komutanı olarak gönderilen Cengiz Topel’in uçağı, uçuş esnasında yerden isabet alarak düşürülmüştü. Cengiz Topel, paraşütle atlamayı başardı fakat esir alındığı Rumlar tarafından şehit edildi. Pilotlar işkence ile şehit edilen Cengiz Topel’in intikamını almak için arkadaşları ile anlaşmış. Uçaklar ile 6. filonun bacasından gireceklermiş. Yani ölüme gideceklermiş. İntihar saldırısı.

Gelelim günümüze;

Ergenekon tertibi ile önce emekli askerler alındı. İçlerinde gaziler vardı. Baktılar kimsenin sesi çıkmıyor, Şener Eruygur ve Tolon Paşa alındı. Ahmet Takan’ın yazısından öğrendiğimize göre; o gün Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile Orgeneral Ergün Saygun gülücükler saçıyormuş(!)..

CİA tarafından esir alınan askerler bu tezgahın ne olduğunu bilmiyormuş gibi ciddi ciddi kendilerini savundular(!).. Afaki hapis cezaları yağdığında ise;

“Hukuk cinayeti, savunma hakkımız elimizden alındı” dediler.

Anlamak istemedikleri ise, kirli bir savaşın esiri olduklarıydı. Ve hiçbir savaş esirinin gerçek bir mahkemede yargılanmayacağı gerçeğini görememeleriydi.

Madem belinizde silahlarınızla tek bir mermi atmadan esir oldunuz, hiç olmazsa bu CİA mahkemelerini meşrulaştıracak bir savunma yapmasaydınız.

Yapacağınız savunma;


“Bu CİA güdümlü, Amerika’da planlanan kirli tezgahın yargı ayağını tanımıyoruz. Bu korsan mahkemeye karşı kendimizi savunmuyoruz. Bizler gerçekte Türk Devleti ve Türk Halkına karşı suç işledik. Silahlarımızla birlikte CİA güdümlü polislere, Amerikan yargısına teslim olduğumuz için suçluyuz. Suçumuz savaşmadan düşmana teslim olmaktır.“

Olmalıydı.

12 Eylül darbesi sadece gençlerin üzerinden geçmemiş. Askerimizi de “gece körü” yapmış.

İçinizde;


“6.filonun bacasından içeri girecek yürekte veya öngörüde bir tane bile asker yok muydu!?”

Zahide UÇAR, 20 Mart 2013
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Bing [Bot] ve 0 konuk

x