Silivri, Washington'u Da İlgilendiriyor
11 Mart günü Silivri''deki anarşiye tanık oldum.
Kartal yuvası gibi hapishane.
Jandarma cezaevine giden yolları birkaç kilometre öteden kesmiş.
Arabayla girmek yasak.
E-5 Karayolu’na onlarca araba park etmiş her yaşta insan cezaevine giden yolda adeta dağcılık sporu yapar gibi tırmanıyor.
Bastonlu anne nefes nefese elindeki Mustafa Kemal'li Türk Bayrağını düşürmemeye çalışıyor.
Ter içinde demir ve tel engeller konmuş ikinci barikata ulaşıyoruz.
Barikatın karşı yakasında jandarma birlikleri var. Yarbay, yüzbaşı ve başçavuş komutasındaki güvenlik gücü savaş kıyafetleriyle bekliyor.
Saat sabahın dokuzu. Bir saattir bekliyoruz. 6'da 7'de gelenler var.
Kimi görüşüm, kimi duruşmam var diye yırtınıyor. Bastonlu anneyi izliyorum, kalabalığın arasında sağa sola yalpalıyor.
Gazeteciler ellerinde basın kartlarını sallıyor ama aldırış eden yok.
Demir barikat zorlanacak gibi değil.
Hava giderek bozuyor, homurdanmalar artıyor.
Üsteğmen "gaz sıkarım "diye tehdit ediyor, başçavuş onu izliyor. En makulü yarbay görünüyor ama belli ki, emir komutada da bir aksama var.
Saat 10'a yaklaşırken basın kartlılar içeri alınıyor .İtiş kakış giriyoruz. Yine bir süre yürüdükten sonra duruşma salonuna ulaşıyoruz.
Basın ve dinleyici bölümleri yan yana. Arada milletvekilleri için yer ayrılmış. Kısa sürede bölümler doluyor. Giriş kapısının önü ana baba günü, jandarma yer kalmadı diye yakınlarını görmeye gelenleri içeri almıyor. İçeri ve dışarı tıkış tıkış.
Büyük duruşma salonunda KCK davası varmış, onlara tahsis edilmiş.
Avukatların yarısı dinleyici bölümüne paylaştırılmış.
Bir süre sonra tutsaklar salona giriyor. Jandarmayla ayrılmış bölüme gidip yakınlarını yakından görmek isteyenlerin sesleri yankılanıyor.
Ben de fırsat bulup meslektaşlarım Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'la selamlaşıyorum, gözlerim Ergun Poyraz'ı arıyor.
Washington'da askeri ataşeliğinden tanıdığım Tuğamiral Alaaddin Sevim'i görüyorum. Mehmet Haberal ve Hurşit Tolon Paşa dikkatimi çekiyor.
Biraz sonra mahkeme heyeti giriyor. Hakim her şeye hakim. Avukatlar susturuluyor, tutuklulara savunma hakkı verilmiyor, mikrofonları kapatılıyor. Jandarma avukatlara müdahale ediyor, duruşma salonundan çıkartıyor.
İçeride tam bir anarşi var.
ABD ve Türk Adalet Bakanlıkları, uzun süredir işbirliği yapıyor.
ABD Adalet Bakanlığı AKP döneminde başlayan bir uygulamayla Ankara'da bir danışman savcı bulunduruyor.
Danışman Savcı Adalet Bakanlığı'nın kısa adı OPDAT olan (Office Of Overseas Prosecutorial Development Assistance and Training) Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi bünyesinde görev yapıyor.
Amerikalı hukukçular Silivri'de neler olduğunun farkında mı?
Yılmaz POLAT, 16 Mart 2013