SİNE-İ MİLLET…
Dr. Noyan UMRUK
Baskı ve zulme karşı direnme toplumlar için nasıl evrensel bir haksa(1), sine-i millete dönüş de, toplumların bu eğilimine kararlı biçimde öncülük etmek açısından siyasiler için bir görev haline gelebilir.
Cumhuriyet Tarihinde Sine-i Millet:
Bu kavram siyasi literatürümüze Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları ile girmiş; Samsundan başlayarak, kongreler, Kurtuluş Savaşı, Kuvayı Milliye Destanı ile destansı bir süreç izleyerek Türkiye Cumhuriyetinin inşası ile en anlamlı sine- i millete dönüş örneği olarak akıl almaz bir başarı ile hepimizi çok gururlandıran bir dönem olarak tarihimizde yerini almıştır.
Daha sonra, Demokrat Parti, 1946 seçimini şaibeli bularak “sine-i millet” söylemini siyasi platforma taşımış, ardından 1966’da Sunay ve 1973’te Korutürk için AP ve CHP tarafından, 1989’da Özal’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde DYP’nin de desteğiyle SHP tarafından dayatmalara karşı gündeme getirilmiş; fakat uygulanamamıştı. Ancak bu aşamada ATATÜRK ve arkadaşlarından sonra Cumhuriyet tarihinde meclisin de onayı ile sine-i millete dönen tek kişi Özal’a karşı duruşu ile Hatay Eski Cumhurbaşkanın oğlu, o dönemde Hatay milletvekili Murat SÖKMENOĞLU olmuştu.
Bir sonraki sine-i millet tartışması; 28 Şubat muhtırası sürecinde ortaya çıkmış, istifa etmek zorunda kalan dönemin başbakanı Erbakan, “sine-i millet” kavramını telaffuz etmişse de devamını getirememiştir.
Ve nihayet Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet ortağı Tansu Çiller’e hükümet kurma görevini vermeyince, DYP ve Çiller sine-i millet kozunu kullanmaya kalkışmış, kamuoyu günlerce bu konuyu tartışmış, ama bundan da hiçbir sonuç alınamamıştır.
2009’da AYM’ce kapatılan DTP’nin de sine-i millete dönüş söylemi de havada kalmıştır.
Sine-i Millete Dönüşte Hukuki Çerçeve:
Anayasa'mızın 84'ncü maddesi "İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu TBMM Başkanlık Divanınca tespit edildikten sonra, TBMM Genel Kurulunca kararlaştırılır" hükmünü taşıyor.
Meclis İçtüzüğü ise 135nci md. si” Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin üyeliği, …138 inci maddelere göre düşer” diyerek, konumuz açısından atıf yaptığı 138 md.si devamsızlık nedeniyle vekilliğin düşmesini yine meclis salt çoğunluğunun iradesine bağlamış: "Bir milletvekili Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmazsa devamsızlığı Başkanlık Divanınca tespit edilir;Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu komisyona gönderilir. Komisyon raporunu hazırlar. Raporu görüşen Genel Kurul milletvekilliğinin düşmesi gerektiğine üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verirse, üyeliği düşer… “
Görülüyor ki; parlamento içi muhalefetin sine-i millete dönüşü devamsızlık halinde dahi hukuki açıdan iktidar çoğunluğunun iradesine tabi… Sözde demokratik görünümü bozacak böyle bir iradenin, bu sahte görünümden yararlanarak, tek adamın işaretine göre bildiğini okuyan iktidarın işine gelmeyeceği zaten çok açık…
Kaldı ki; bunca yolsuzluk, yoksulluk, adaletsizlik, hukuksuzluk içinde rejimi, kurbağanın yavaş yavaş ısıtılan suda haşlanması stratejisi ile dinci bir karşı devrimle otokratik bir rejime dönüştürme kararlılığına karşı, toplumun direnme hakkını demokratik biçimde kullanmasına öncülük edecek bir parlamento içi muhalefet iradesi henüz ufukta görünmüş değil… Lakin parlamento içi muhalefet, ilk kez karşıtlıkta birleştiği sınavın kapısında: İç Güvenlik Yasası ve de Vekillerin Özlük haklarını bayağı iyileştiren yasa…
Potansiyel parlamento dışı muhalefette…
Dolayısı ile son on yılda Cumhuriyet mitingleri, milli bayram kutlamaları ve Haziran direnişi ile gelişen süreç, daha ziyade dünyada hiçbir demokratik ülkede görülmemiş %10’luk baraj, “oyum ziyan olmasın” diye en yakın alternatife kerhen oy verme ve sandığa gitmeme gibi nedenlerle zaten sine-i millette olan parlamento dışı muhalefetin inisiyatifinde…
Aslında bunda pek şaşılacak pek bir şey yok… Süreğenleşmiş ekonomik durgunluk ya da krizin emekçilerini, gençlerini, orta sınıflarını işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya getirdiği tüm toplumlarda statükoyu aşamayan klasik partiler karşısında oluşan ve güçlenen parlamento dışı muhalefet dalgaları iktidara tırmanıyor… Komşuda Syriza, İspanya’da PODEMOS, İtalya’da Beş Yıldız Hareketi…
Ülkemizde de, dün örgütü, medyası ve gençliğiyle parlamento dışı muhalefetin en canlı ve diri odağı, Kuvayı Milliye’nin başkentinde bozkır’ın temiz havasını ciğerlerine çekip, yeniden soluklanarak büyük bir coşku içinde olağanüstü kongresini yaptı… Vatanımız, milletimiz için hayırlı olsun. Onlarca otobüsle birlikte bu kongreyi izlemek için birlikte yolculuk yaptığımız sevgili okurlarımın benden talep ettiği izlenim ve yorumlar ise haftaya...
(1)Umruk; “Direnme Hakkı”, Aydınlık G.; 08.02.2014