Sıra Sisi'de Daha sonra Esad

Sıra Sisi'de Daha sonra Esad

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr May 01, 2022 0:35

Sıra Sisi'de Daha sonra Esad

İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini normalleştirme adımları başlatan BOP eşbaşkalığı, barışma girişimlerine mesafeli yaklaşan Mısır’a dönük hamlelerini de sürdürüyor. BOP eşbaşkalığı üst düzey görüşme sinyali verirken, daha önce ‘Sisi yönetimini eleştirmeyin’ uyarısı yapılan ingiliz abd artığı Olan Müslüman Kardeşler denilen yayın organı Mekalemeen TV Türkiye’deki faaliyetini durdurdu.

Kaşıkçı cinayetinin baş şüphelisi Suudi Arabistan ve ‘15 Temmuz’un finansörü’ olmakla suçlanan BAE’nin ardından köprülerin atıldığı Mısır’la da yeni dönem arayışları sürüyor.

Dış politikadaki restorasyon adımlar Bunlar “Niye kavga ettiğini açıklayamayanların ellerindeki her argümana satışa müsait bir meta gibi yaklaşmaları kaçınılmaz”

Asıl soru Ne oldu da ABD İngiliz yönetimi Ortadoğu'nun en eski ve yaygın Siyasal İslamcı hareketlerinden Müslüman Kardeşler'i namı diğer İhvan'ı terk etmeye başladı?
İhvan üzerinden Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı restorasyona tabi tutmak isteyen ABD emperyalizminin “kardeşler”i yabancı terör örgütü ilan etmeye hazırlanması, siyasal İslamcılığın iflasından bağımsız değil. Sanılanın aksine ABD-İhvan “kardeşliği”nin temeli eskilere dayanır.

Ortadoğu halklarının başına bela olan bu ilişki “Arap Baharı” ile filizlenmedi. Soğuk Savaş ikliminin yeşerttiği bu ilişkinin kökeni 1950’li yıllara, iki kutuplu dünyanın inşasına kadar uzanır. 2011’deki Arap Baharı süreci bu ilişkinin kamuoyu önünde açık seçik yaşanmasına vesile oldu sadece.

Washington, bütün bir Soğuk Savaş döneminde tüm siyasal İslamcıları destekledi. Müslüman Kardeşler’in de olduğu İslamcılar, dönemin laik/seküler otoriter yönetimlere karşı alttan alta beslendi. Zaman zaman bu yapı üzerinden silahlı kalkışmalar da tertipledi. Suriye’de 81’deki Hama kalkışması bunun en somut örneğiydi. Libya’da Kaddafi’ye karşı, Suriye’de baba Esad’a karşı kullanıldı.

2010’da başlayan, 2011’de patlak veren Arap Baharı bu “özel ilişki”nin zirvesi oldu. Tunus’ta diplomalı bir seyyar satıcı Buazizi’nin bedenini ateşe vermesiyle tutuşan Ortadoğu sokaklarındaki öfkenin üzerinde sörf yapan siyasal İslamcılar, ABD’nin desteği ve teşvikiyle Tunus’tan Mısır ve Libya’ya kadar birçok ülkede işbaşına geldiler.

Suriye’de tutmayan benzer kalkışma sonucu ülke yakın tarihin en kanlı iç savaşına sürüklendi. Yemen hakeza siyasal İslamcıların gerici Arap monarşileriyle birlikte bölgesel bir savaşın merkezine dönüştürüldü. Washington-İhvan birlikteliği bir süre yolunda gitti. Bir süre rayında giden ilişki kısa sürede krize dönüşmeye başladı. Dönüm noktası Suriye direnişi olsa da, tek başına Suriye’deki iflas da değildi.
- Mısır’dan Tunus’a, Yemen’den Libya ve Suriye’ye birçok ülkede halkların direnişi İhvancı “ılımlı İslam” projesinin tökezlemesine yol açtı. Yoksul Arap sokakları ABD’nin desteğiyle hayata geçirilen siyasal İslamcı projeye her yerde her fırsatta direndi. Dayatılan “model”i reddetti. Kadınlar, çocuklar, öğrenciler, emekçiler meydan meydan, sokak sokak itirazlarını yükseltti. Mısır’daki tekstil işçilerinden, Tunus’taki emek ve meslek örgütlerine, Libya’daki ulusal/seküler muhalefetten Suriye’deki azınlıklara kadar herkes, söz birliği yapmışçasına ayağa kalktı. Bu başkaldırılar siyasal İslamcılığın sonunu getirdi. Geriye bir tek bunun ilanı kalmıştı.

PROJENİN İFLASI, KARA LİSTENİN İLANI
Siyasal İslamcı proje iflas edince, ilişkinin de sonuna gelindi. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders’ın 30 Nisan’da Trump yönetiminin Müslüman Kardeşler’i yabancı terör örgütleri listesine almaya hazırlandığını açıklaması malumun ilanı oldu. ABD emperyalizmi İhvan’ı terk ederken, siyasal İslamcılar yerine kendisine bölgede yeni taşeronlar buldu.

9 Nisan’da Washington’da Trump’la özel bir görüşme yapan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah El Sissi’nin özel bir gayreti olmasa da bu karar gelecekti. ABD’den çok önce Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) İhvan’ı terör örgütü olarak kabul etmişti. 2013’te bir darbe ile Muhammed Mursi liderliğindeki Müslüman Kardeşler’den koltuğu devralan Sisi, “demir yumruk”la ülkeyi yönetirken, İhvan’a da göz açtırmıyordu. Benzer şekilde Arap monarşileri de İhvan ile tarihsel bir kapışma içerisindeydi. İhvan’ı rejimlerine karşı tehdit olarak gören BAE-Suudi Arabistan ikilisi İhvan’a özel destek sunan Katar ve Türkiye’yi dışlayarak bu konuda özel bir çalışma içerisine giriştiler.

İHVAN’IN TARİHSEL FİYASKOSU
Al Akhbar yazarı Yazn Zirik’in Gazete Duvar’da çıkan yazısında da belirtiği üzere yüz yıldır devam eden bir siyasi tecrübeye haiz Müslüman Kardeşler projesinin tarihsel süreçteki özeti, içeride fundamentalizm dışarıda boyun eğme ve işbirliğidir. Yüz yıl boyunca değişmeyen tek özellikleri, fikri, kültürel ve siyasi yetersizlikle birlikte Batılı sömürgeci planlara etkin bir şekilde hizmet etme kudretiydi. Şimdi bu sürecin de sonuna gelinmiş bulunuyor. En azından bir süreliğine böyle. Ortadoğu’nun hızla dönüşen, kaygan siyasi ikliminde her an her şey olabilir.

Ne Olmuştu Neden en sert tepki AKP/Saray rejiminden geldi?
Türkiye ve Katar’ın siyasal İslamcıların İhvan koluyla özel bir ilişkisi var. ABD’nin Müslüman Kardeşler’i yabancı terör grupları listesine alacak olmasına en sert tepkinin NATO müttefiki Türkiye’den tepkinin gelmesi İhvan-AKP kardeşliğinin bir sonucu. İhvan hareketi ile siyasi, ideolojik bir yakınlık içerisinde olan AKP/Saray rejimi, Sisi liderliğindeki Kahire yönetimi ile kanlı bıçaklı. Darbenin gerçekleştiği Haziran 2013’ten bu yana Kahire ile kavgalı olan Ankara, devletlerarası ilişkiyi de tamamen kesmiş durumda.

Müslüman Kardeşler’in Mısır’da yasaklanmasının ardından birçok üyesi Türkiye’ye kaçtı. Sadece örgütün üst düzey yöneticileri değil, binlerce üyesi de İstanbul’a sığınmış durumda. Komşu Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın baskıları sonucu İhvan’ın lider kadrosu ve üyeleri sığındığı Katar’ı terk ederken, yeni istikametleri İstanbul oluyor.

Fransa merkezli AFP haber ajansı da geçmiş yıllarda yaptığı haberde “Halihazırda bazı İhvan liderlerinin konuşlandığı İstanbul, 86 yıllık hareketin bölgesel karargahına ev sahipliği yapabilir” saptamasını yapmıştı. Haziran 2013’teki darbe sonrasında İhvan’a Katar’ın kucak açması Kahire-Doha ilişkilerini bozmuştu. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Körfez ülkeleri monarşik yapılarına tehdit olarak gördükleri İhvan’ı sahiplendiği için Katar’ı izole etmişlerdi. Katar’dan elçilerini çeken Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ilişkileri düzeltmek için İhvan kadrolarının kovulmasını ön şart olarak açıklamıştı.

AKP/Saray rejimini iç politika malzemesi de yaptığı İhvan ile ilişkisi “rabia” işaretiyle cisimleşmiş durumda.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x