
Sırbistandaki cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunu Nikoliçin kazanması, çoğu kişi için sürpriz olmadı. Gerçekten de, seçim öncesinde yapılan bazı önemli kamuoyu yoklamaları, birinci turda Nikoliçin zaferine işaret ediyordu. Ancak, söz konusu seçimle ilgili sürpriz olan, önceki seçimlere kıyasla gerçekleşen yüksek katılım oranı. Genel olarak daha yüksek katılım oranının, Sırbistandaki demokrat güçlerin lehine işleyebileceği yönünde yaygın bir inanç vardı. Ancak, bu sefer yüksek katılım oranından milliyetçi aday Nikoliç önemli ölçüde yararlandı.
Nikoliçin aldığı yüksek oya, Kosova sorunu karşısındaki katı tutumu ve yürüttüğü seçim kampanyasının önemli etkisinin olduğu söylenebilir. Nikoliçin seçim kampanyasında verdiği temel mesajlardan biri, 1990lı yıllarda Sırbistanı savaştan savaşa sürükleyen Sırp Radikal Partisinin değiştiği yönündeydi. Hatırlatmak gerekirse, savaş suçlarıyla itham edilen Sırp Radikal Partisinin lideri Voyislav Şeşely, Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmaya devam ediyor.
Daha önce Sırbistanın Rusya Federasyonu ile yakınlaşması gerektiğini savunan Nikoliç, seçim kampanyasında Sırbistanın Avrupa Birliği üyeliğine karşı olmadığını da söyledi. Kulağa hoş gelen bu sloganlarla Nikoliçin yapmaya çalıştığı demokratik sağın oylarını almaktı. Ancak gerçekteSırp Radikal Partisinin değişmediği ortada. Bu parti hâlâ Büyük Sırbistan ideolojisini destekliyor. Sırp savaş suçlularından Radovan Karaciç ve Ratko Mladiçe ise ulusal kahramanlarmış gibi yaklaşıyor. Ayrıca, birkaç ay önce Kosovaya Sırp askerlerinin gönderilmesini isteyen yine Sırp Radikal Partisi olmuştu. Bütün bunlardan hareketle, Nikoliçe oy verenlerin büyük bir kısmının, 1990lı yıllarda Sırp lider Slobodan Miloşeviçin savaş politikalarını destekleyenler olduğu söylenebilir.
Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere, Sırbistan Başbakanı Voyislav Koştunitsanın hangi adayı destekleyeceği hususu sadece cumhurbaşkanlık seçiminin ikinci turunun sonucunu değil, Sırbistanın geleceğini de belirleyecek. Seçimin ikinci turu Batı yanlısı Boris Tadiç ile Batı karşıtı Tomislav Nikoliç arasında gerçekleşeceği için , ülkenin yörüngesini belirleyecek olan bir çeşit halkoylaması olarak da görülebilir. Bu nedenle, ülkeyi Nikoliçin eline teslim etmek istemeyenlerin daha yüksek bir oranda seçime katılımı ve bunun sonucunda ikinci turdan Boris Tadiçin galip çıkması bekleniyor. Gerçi bu husus, Sırbistandaki demokratik eğilimli siyasi güçlerin kendi aralarında birlik olup olamayacaklarına da bağlı. Çünkü, Sırbistandaki demokratik bloğun ne zaman kendi arasında bazı anlaşmazlıkları olsa, bu ülkenin siyasi sahnesine Sırp Radikal Partisi egemen olabiliyor.
Nikoliç Sırbistanın yeni cumhurbaşkanı olarak seçilirse, Sırp Radikal Partisi Sırbistan hükümetine karşı baskılarını arttırabilir. Kosovanın statüsü üzerine gelişmelere bağlı olarak da, Sırbistanda erken seçimlere veya hükümet değişikliğine gidilebilir. Sonuç olarak, Sırbistanda daha radikal bir duruşa kayan bir hükümet işbaşına gelebilir. Böyle bir hükümet ise, Sırbistanın Avrupa Birliği ve NATO üyeliğini daha çok geciktirebilir, Sırbistanın komşu ülkeleriyle ilişkilerinde bazı sorunlara yol açabilir. Ama ne olursa olsun, Sırbistanın Kosova konusunda yeni çatışmaları başlatmayı göze almayacağı tahmin ediliyor.
Erhan TÜRBEDAR / 28 Ocak 2008
