Siyasal İslam'ın çöküşü
ABD füzelerle nokta atışı yaptı; İran'ın Yemen'de, Lübnan'da, Irak ve Suriye'deki “vekalet savaşının” koordinatörü General Kasım Süleymani öldü.
İran devleti Süleymani için günler süren cenaze töreni düzenledi, törenlerde 56 İran vatandaşı feci şekilde öldü.
İran, “intikam” için Irak'ta Amerikan askerlerinin konuşlandığı iki ayrı üsse füze saldırısı düzenlendi. Sadece Amerikalıların değil, üsteki Norveç ve Kanada askerlerinin de, Iraklıların da burnu bile kanamadı.
Olan, yolcularının yüzde 90'ı İranlı olan Ukrayna sivil havayolu uçağına oldu. İran'ın molla yönetiminin askerleri, sivil uçağı füze sandı, düşürdü. 176 kişi öldü.
İran, Ortadoğu'da 1980'lerden bu yana Şii siyasal İslam'ın kalesiydi.
Siyasal İslam'ın likayata değil, rejime sadakata dayanan yönetim şekli, belli ki ülkeyi içten içe çürüttü, bu duruma getirdi.
Tahran sokaklarında bugünlerdeki protestoların ana hedefi-ilk kez bu kadar açıkça- Şii siyasal İslam rejiminin ikonu durumundaki ruhani lideri Hamaney.
Sünni siyasal İslam da farklı değil
Arap baharıyla birlikte en güçlü haline bürünen Sünni siyasal İslam'ın durumu da bugünlerde farklı değil.
Müslüman Kardeşler/İhvan hareketi Mısır'da yönetimden askeri bir darbe ile kovuldu; Tunus'ta ve Filistin'de havlu attı; Cezayir'de can çekişiyor; Libya'da Trablus'a sıkışıp kalmış durumda.
Sünni siyasal İslam'ın hala en “güçlü” olduğu yer Türkiye. Ancak “güçlü” ifadesi elbette tırnak içinde. Çünkü daha geçen hafta, bir Putin ziyareti ile Türkiye'deki siyasal İslam hareketinin ne durumda olduğu ortaya çıkıverdi.
Rusya lideri Putin'in ziyareti sembollerle doluydu; İlk olarak, Türkiye'ye gelmeden bir gün önce Putin, AKP hükümetinin “en azılı düşmanı” konumundaki Esad'ın Suriye'sini ziyaret etti. Bitmedi;
AKP hükümetinin Suriye'deki iç savaşa taraf olurken slogan haline getirdiği “Üç günde Şam'daki Emevi Camii'nde namaz” hayaliyle alay edercesine, Beşar Esad, Putin'i Emevi Camii'ne ziyarete götürdü.
Kim uluslararası hukuk bilmiyor?
Putin'in ziyaretinde AKP hükümetini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en çok zora sokan konu ise Libya oldu. Erdoğan, Putin ziyaretinden sadece üç gün önce, pazar akşamı televizyona çıkıp “Libya'ya asker göndermeyin, diplomat gönderip arabuluculuk yapın” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu önerisini, üstelik alay eden ifadelerle reddetmiş, Kılıçdaroğlu'nu “Uluslararası hukuk bilmemekle” suçlamıştı.
Çarşamba günü Putin İstanbul'a geldi, Erdoğan'la görüştü. İki lider ortak bildiri yayınlayıp, “Libya'da arabuluculuk yapmaya” soyundular. Bildiride “Türkiye ve Rusya, arabulucular olarak, Libya'da ateşkes çağrısı yapıyoruz” denildi.
Kimin “Uluslararası hukuk bilmediği” sorusu da akıllara takıldı kaldı.
TürkAkım tavizleri, Atatürk Havalimanı ve Kıbrıs Boru Hattı
Putin'in ziyareti sırasında, AKP hükümetinin hiç beklenmedik alanlardaki zaafiyeti de sürpriz şekilde ortaya çıktı; Putin'in İstanbul'a geldiği saatlerde “Asrın projesi” diye lanse edilen İstanbul Havalimanı'na hava muhalefeti nedeniyle uçaklar inemiyordu. Putin, AKP hükümetinin anlamsız bir kararla kapattığı, söküp hurdacıya vermeye kalktığı Atatürk Havalimanı'na indi.
Rus gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyan TürkAkım boru hattının açılışı da Erdoğan ve Putin tarafından yapıldı. O hattın inşasında AKP hükümetinin Putin'e bir başka tavizi niteliğinde “KDV muafiyeti” sağladığı bir kez daha hatırlandı.
TürkAkım ile, Türkiye'nin Rusya'ya doğalgaz bağımlılığı arttı. Üstelik Putin Rusya'sı, Türkiye'ye ne topraklarından geçen gazı re-export hakkı tanıdı, ne de gaz fiyatında indirim yapıtı.
Türkiye, hâlâ Rus gazını Avrupa ülkelerinin tümünden daha pahalıya satın almaya devam ediyor, edecek.
Putin ziyaretinin yaşandığı günlerde, tesadüftür elbette, AKP'nin bir başka “Asrın Projesi” daha çöktü; Türkiye'den KKTC'ye Akdeniz'in altından su taşıyan boru hattı patladı, borular deniz yüzeyine çıktı. O kadar ki, gemi trafiği için bile tehlike oluşturmaya başladı.
Şimdi bunları alt alta koyup düşünün; Tüm dünyada Şii/Sünni siyasal İslam çökerken; İran'da, füze diye yolcu uçağı düşüren molla rejiminin nükleer silah sahibi olması tüylerinizi ürpertmiyor mu?
AKP'nin, aksi yöndeki tüm bilimsel verilere karşın, “İlle de Kanal İstanbul'u açacağım” ısrarı uykularınızı kaçırmıyor mu?
Zeynep GÜRCANLI, 13 Ocak 2020
zgurcanli@sozcu.com.tr