
Hangi aidiyeti taşıdığı pek de anlaşılmayan birtakım zevat kendi adlarına 1915te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felakete duyarsız kalınmasından dolayı özür diliyorlar. Adamlar, Türk toplumunun maruz kaldığı felaketleri büyük olarak görmedikleri için olacak, onlar için bir şeyler dilemek lüzumunu duymuyorlar. 20. yüzyılın başında büyük bir imparatorluk kaybeden, kaybettiği topraklardan da neredeyse son ferdine kadar sürülen ya da yok edilen milletin acısı onlar için acıdan sayılmamaktadır!
Aklı başında olan hiç kimse herhangi bir insanoğlunun acısına ya da felakete uğramasına duyarsız kalamaz. Ancak felakete uğradığı söylenenler ya da sanılanlar gerçekte hem kendi hem de başka insanların felaketine neden olmuşlarsa o zaman durum değişir. Hele hele Türk milletine en büyük acıyı, en güç durumda yaşatanları büyük felakete uğrayanlar olarak ilan ederseniz durum çok daha farklı bir hal alır.
Kaldı ki nasıl olmuş olursa olsun geçmişte olmuş bitmiş olaylarla ilgili özür ya da gönül alma yaşanmış acıları azaltmaz. Tarih olmuş olaylarla ancak tarih ilgilenir. Kaldı ki insanlar bugün hâlâ felakete uğramaya devam ederlerken sizin bundan yüz yıl önce yaşanmış olaylar için özür dilemeniz dürüst bir insan tavrı değildir.
Daha açıkçası şudur: Ermenilerin saldırısı ve işgali üzerine yerinden yurdundan olmuş olan Azerbaycandaki bir milyona aşkın kaçkının çektiği acılar sizi hiç ilgilendirmiyor. Hocalı Katliamı sizi hiç rahatsız etmiyor.
Öldürülmüş onlarca diplomatların yakınları ve çocuklarının çektikleri acılardan da zerre misali rahatsızlık duymuyorsunuz. Hele hele o özür dilediklerinizin öldürdüğü, yok ettiği ya da yaktığı şehitler de sizi hiç ilgilendirmiyor. Bunun nasıl bir vicdan ve duyarlılık olduğunu da içinde yaşadığınız toplum merak ediyor.
Kaldı ki, bu ucuz, uçuk ve yüzeysel tavrın herhangi bir anlamı da yok. Ermenilerin Türkiyeye ve Türklere bakışı sanıldığından da kötüdür. Bilindiği gibi bir yandan Cumhurbaşkanı Gülün maç dolayısıyla Erivanı ziyareti, diğer yandan gizli ya da açık olarak yapılan Kafkas Paktı görüşmeleri; Türkiye ile Ermenistanın barış aradığı intibaını veriyor. Ancak durum hiç de öyle değildir. Ermeniler, Türkiye ile olan her ilişkiyi soykırım iddialarını kabul ettirmenin aracı olarak görmektedir. Ayrıca Ermeniler, Türklere olan nefretlerini de her vesileyle ortaya koymaktadır.
Son olarak Eurovision Yarışmasına Ermenistan adına katılacak olan Tankyan, Eurovision Şarkı Yarışmasının sözde soykırımı dünyaya duyurmak için mükemmel bir fırsat olduğunu söylüyor. Tankyan sadece soykırımı desteklemekle kalmıyor, bu işi ırkçılığa kadar vardırıyor ve hemen her konserinde F..k the Turk diye bağırarak Türklere küfrediyor. Özürcülerin özrü ile Tankyanın küfrü bire bir örtüşür mahiyettedir. Özürcü zevat bu tavrıyla Türkiyeye karşı Ermeni tezlerine büyük bir destek verdiğini göstermiştir.
İşbirlikçi, mandacı, cuntacı, muhibbici ya da kışkırtıcıların bu tavırları tümüyle yararsız da değildir. Bu özürlü tavırlar sonunda Türk milletinin uyanmasına vesile olacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Özcan YENİÇERİ, 19 Aralık 2008