Sizden Bunları Yapmanızı Milli İrade mi İstiyor?

Sizden Bunları Yapmanızı Milli İrade mi İstiyor?

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş Ara 01, 2010 13:07

1 Aralık 2010

SİZDEN BUNLARI YAPMANIZI ’’MİLLİ İRADE’’ Mİ İSTİYOR?

İrfan Tuna



Ey ’’Biz katile katil deriz’’ diyen Recep Tayyip Bey,

Irak’ı kan gölüne çeviren katil Amerikan askerlerine ’’kahraman’’ demenizi ve bu katiller sürüsünün ’’ evlerine sağ salim dönmeleri için dua etmenizi’’ sizden ’’milli irade’’ mi istedi?

Türk halkının yüzde 94’ünün karşı olduğunu bildiğiniz halde, Irak halkının tepesine nükleer bomba yağdıran Haçlı uçaklarına hava sahamızı kullandırmanızı sizden ’’milli irade’’ mi istedi?

Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesine Eşbaşkan olmanızı, bu proje içinde Diyarbakır’ımızı bu projenin merkezi ve yıldızı yapmanızı sizden ’’milli irade’’ mi istedi?

ABD’nin İran’a ve tehdit olarak algıladığı bölge ülkelerine karşı kullanacağı ‘Füze Savunma Sistemi’nin topraklarımıza yerleştirilmesini kabul etmenizi sizden ’’milli irade’’ mi istedi?

***

Durmadan ’’Halkın yüzde 47’sinin teveccühü bu... Milli irade bizi seçti... Milli irade böyle tecelli etti... Milli iradeye saygılı olun... Atanmışların değil, seçilmişlerin üstünlüğünü kurmaya çalışıyoruz...’’ deyip duruyorsunuz

Peki, gerçeğe uygun sözler midir bunlar?

Sırasıyla bakalım.

’’Halkın yüzde 47’sinin oyunu aldık’’ diyorsunuz. Peki, doğru mu bu?

Seçim rüşvetlerini, sandık hilelerini bir yana bırakarak, resmi rakamlar üzerinden aldığınız oyların gerçek yüzdesi hiç yüzde 47 olmuş mu, ona bakalım önce.

İş başına geldiğiniz 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde, toplam 41 milyon 407 bin 015 seçmenden, 10 milyon 848 bin 704 seçmenin oyunu almışsınız.

İşte 3 Kasım 2002 Seçimleri’nde aldığınız oyun gerçek yüzdesi:

10.848.704 x 100 / 41.407.015 = Yüzde 26,2

Çarpık seçim sisteminin sağladığı avantajla, aldığınız yüzde 26,2’lik oy oranına karşın, Meclis’teki 550 milletvekilliğinden 365’ini kazanmışsınız. Yani yüzde 26,2 oy oranıyla Meclis’te yüzde 66,4’lük temsil hakkı elde etmişsiniz. (365 x 100 / 550 = Meclis’in Yüzde 66.4’ü)

22 Temmuz 2007 Seçimleri’nde ise toplam 42 milyon 537 bin 305 seçmenden, 16 milyon 327 bin 291’inin oyunu almışsınız.

16, 327,291 x 100 / 42, 537,305= Yüzde 38,4

Yani 22 Temmuz Seçimlerinde de toplam oyların yüzde 38,4’ünü almışsınız.

Çarpık seçim sisteminin sağladığı avantajla, aldığınız yüzde 38,4’lük oy oranına karşın, Meclis’te 341 Milletvekili kazanmışsınız. (341x 100 / 550 = Meclis’in Yüzde 62’si) Yani toplam oyların yüzde 38,4’ünü alarak, Meclis’te yüzde 62’lik bir temsil hakkı elde etmişsiniz.

Peki, bu çarpıklığın neresi ‘demokrasiyle’ örtüşüyor? Kendine ‘demokratım’, ‘seçmen iradesine saygılıyım’ diyen hangi parti ya da politikacı bu çarpıklığı içine sindirebilir? Bu çarpıklığı gidermek için hiçbir şey yapmayıp, bu çarpıklığın üzerine bağdaş kurarak gönül rahatlığıyla oturabilir? İçiniz rahat olduğuna göre bu konuda ‘demokrasi’ anlayışınıza ters gelen bir durum yok demek ki...

Gelelim 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’ne. Bu seçimde de toplam seçmen sayısı 48 milyon 049 bin 446.

2007’den 2009’a iki yıl içinde seçmen sayısında 5 milyon 512 bin 141 kişilik bir artış olmuş. Bu anormal durumu da bir yana bırakarak, yine resmi rakamlar üzerinden, aldığınız oy yüzde 47 olmuş mu ona bakalım.

Toplam 48 milyon 049 bin 446 seçmenden, 15 milyon 353 bin 553 kişinin oyunu almışsınız.

15, 353, 553 x 100 / 48, 049, 446= Yüzde 31,9

Hani nerede, aldığınızı iddia ettiğiniz yüzde 47 oy?

***

Gelelim şu ‘milli irade’ işine.

Türk halkının Amerikan karşıtlığı en iyimser anketlerde bile yüzde 80’in üzerinde görünüyor.

Peki, halkın yüzde 80’inden fazlasının ABD politikalarına karşı olduğu bir ülkede nasıl oluyor da ‘milli irade’, ABD politikalarını uygulamakla yükümlü partileri ve politikacıları işbaşına getirecek biçimde ‘tecelli’ ediyor?

Nasıl oluyor da gerçek ’’milli irade’’ ABD politikalarına karşıyken, sandıkta tecelli eden ‘milli irade’ ABD'ye uyumlu politikacıları ve partileri işbaşına getiriyor?

Bir terslik yok mu bu işte?

’’Her şeyi yabancılara satın’’ diyebilecek bir ‘milli irade’ olabilir mi ki, Bakanınız Ali Babacan: Her şeyi yabancıya satarız diyebilmiştir?

Hiç, ülkenin varlıklarını ’’babalar gibi satan’’ bir ’’milli’’ irade olur mu ki, Maliye Bakanı’nız Kemal Unakıtan, ülke varlıklarını ’’Babalar gibi satmakla’’ övünebilmiştir?

Dahası hangi ’milli irade’, ABD tarafından 'Deliğe süpürülmeyip kullanılmayı' talep eder ki, danışmanınız Cüneyd Zapsu, sizin için ABD’ye ’’Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın’’ mesajını götürmüştür.

ABD tarafından deliğe süpürülmeyip kullanılan bir iradeye ‘milli’ irade mi denir, ABD iradesi mi denir?

ABD tarafından deliğe süpürülmeyip kullanılan bir iradenin ’’milli’’ olduğu söylenebilir mi? ABD tarafından deliğe süpürülmeyip kullanılan bir iradeye, ister ‘seçilmiş’ olsun, ister atanmış olsun nasıl saygı duyulabilir?

Bir de ’’Atanmışlara karşı, ‘seçilmişlerin’ üstünlüğünü kurmaya’’ çalıştığınızı söylüyorsunuz... Hangi seçilmişlerin, ’’milli irade’’ tarafından seçilmişlerin mi, ABD tarafından 'seçilmişlerin' mi?

Bu yazım,5 Aralık 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi'nde, Selcan Taşçı'nın hazırladığı Medya Polemik sayfasında yayımlandı

Suat Sayın - Yalan Gözlerin
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x